Jump to content

Beni Gerçekliğe Yönlendirecek Bir Rehbere İhtiyacım Var


0zguN

Önerilen Mesajlar

Gerçeği mi arıyorsun, gerçekten mi kaçıyorsun bilemedim. Sanırım materyalist biri olmak istemiyorsun ve mantığına uymasa da bazı şeylere inanmaya çalışarak bunu aşmayı deneyeceksin. 99'a 1 oranını biraz dengelesen iyi olabilir. Şayet doğaüstü bir varlığın ve gücün olmadığına ikna olursan nihilizme doğru mu yol alacaksın şimdiden merak ediyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gerçeği mi arıyorsun, gerçekten mi kaçıyorsun bilemedim. Sanırım materyalist biri olmak istemiyorsun ve mantığına uymasa da bazı şeylere inanmaya çalışarak bunu aşmayı deneyeceksin. 99'a 1 oranını biraz dengelesen iyi olabilir. Şayet doğaüstü bir varlığın ve gücün olmadığına ikna olursan nihilizme doğru mu yol alacaksın şimdiden merak ediyorum.

 

Materyalist olmayı isteme/istememe durumum yok aslında. Ben zaten materyalistim bundan da rahatsızlık duymuyorum. Fakat içimdeki o ufak kuşku beni acabaya itiyor. Eğer doğaüstülük mümkünse ve ben bunu reddedip materyalist gibi yaşamaya, düşünmeye devam edersem aptallık yapmış olurum ve gerçeklikten bağımı koparmış olurum. Doğaüstü şeyler mümkünse ve bir insan bunun farkında değilse kendisine yazık etmiş olur. Eğer doğaüstülük yoksa zaten bir sorun yok. Doğaüstülüğün olmadığına tamamen, kuşkusuz ikna olursam katı bir ateist olurum sanırım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anladığım kadarıyla biraz katı bir düşünce yapın var ve bir şeylerin farklı olduğunu gözlerinle görmedende bu düşünceleri değiştirmek pek mümkün değil gibi gözüküyor. Bir çok arkadaş bir çok şey söylemiş ısrarla bir varlıkla iletişim için yöntem istemişsin ama bu düşünce yapısı seni ne kadar tatmin eder acaba? Yani demek istediğim buraya şunu şunu yap diye bir davet yöntemi söylenirse bunu uygularken inanmayarak uygulayacaksın ve gerçekleşmeyecek çok büyük ihtimalle böyle oluncada bile bile şuan ki inancını gerçeğe dönüştürmüş gibi olacaksın. Burada ki arkadaşların sana net şunu şunu uygula dememesinin nedenide bu işte. Bu tür konularda inanç anahtar görevini oynuyor yani kilitli bir kapıyı o anahtar olmadan açamazsın gibi düşün. Ayrıca şöyle bir ihtimalde söz konusu bir varlıkla iletişime geçtiğinde yaşadıklarının gerçek olduğuna nasıl kendini inandıracaksın? Ben bir materyalist olsam ve bir varlık ile iletişime geçsem ön yargılı düşüncemle o deneyimi bir şekilde bir mantığa giydirip inanmak istediğime yani bilimsele bağlarım. Beynim bana oyun oynuyor derim mesela, yaşadıklarımı beynimin hayal gücüne bağlarım halüsinasyon diyebilirim. Yani şöyle bir şeyde var bu varlıklarla iletişim konusuda aşamalı oluyor beklentini karşılamayabilir, demek istediğim yaşadığın deneyim çok basit bir deneyim olur seni tatmin etmez ve kafandaki sorulara cevap veremez, ileri seviyede olan çalışmalarıda bu halde zaten yapamazsın. Yani olayı kilitleyen nokta burası.

 

Bence önce düşüncelerinden başla Serpentine arkadaşın dediği gibi oranlarını biraz dengelesen daha faydalı olur senin için. İnanmasan bile kuşkulu bakabilirsin çoğu şeye daha nötr kalmış olursun en azından. Bu arada Astral Seyahat çalışmaları yapsan bence davete göre biraz daha şansın olur ama düşünce yapını değiştirmediğin sürece her zaman yaşadığın olaylara bir kalıp giydirirsin bunu unutma. Bence insan bir şeyi deneyimlemeden ona ne inanmalı nede inanmamalıdır. Kesin bir tanı koymak için emin olman ispatlamış olman gerekir eğer ispat edememişsen bu demektir ki inanmak istediğine inanıyorsundur. Yani senin cevapların tamamen zihninde saklı. Bu arada çok felsefi konuştum üstelik bu kadar arkadaşın yazdıklarından sonra net bir şeyler istemene karşın bunları yazmam biraz gıcıkça olacak ama maalesef bu durumda yürümeyi bilmeden koşmayı istemek gibi oluyor istediğin. Sana bir kaç yöntem atıpta birileri bunları bu şekilde uygulayıp başarısızlıkla sonuçlanıp kendini kandıracağını kuşkuyla yaklaşman daha iyidir bence. Ben şunu bilirim şuna inanırım insan gerçektende inanmak istediğine inanıyor. Tıpkı din gibi çok katı bir müslümana Allahın var olmadığını ne yaparsan yap ispatlayamazsın inandıramazsında bir şekilde inanmak istediğini kendisine doğru kılar ve düşüncelerinde yaratır onu göklerin varlığı ispatı der şu der bu der vs. veya tam tersi ateistte aynı şekilde inanmak istemiyordur düşünceleri mantığı buna engeldir o kişiye ne yaparsan yap zıttını inandıramazsın.

 

Yıllar önce bende bir müslümandım mesela bende kuşku duydum bazı şeylerden çok direndim inandıklarımın doğru olmama ihtimalini kabul etmedim hiç bir şekilde ama bir zaman sonra farklı bir şey denemek istedim, kuşkularım, hislerim, düşüncelerim değişti ve bunlar ağır bastı. Sonra bazı şeyler yaşadım ve müslüman değilim artık ve çok şükür kendi yolumu bulabildim.(islama karşı bir ön yargım yoktur bu arada yanlış anlaşılma olmasın herkesin kendi inancı doğrultusunda bir yolu vardır hiç bir inanca yoktur, yalandır, yanlıştır demiyorum herkesin inancına saygılıyım.) kabullenmek zor oldu başlarda bu sadece düşünce meseleside değil çünkü ego devreye giriyor hiç bir insan asla yanılmak istemez herkes haklı olmak ister çünkü. Çok uzun yazdım farkındayım ama içinde bulunduğun durum çok kritik ciddi bir durum bir zamanlar bende aynı durumdaydım seninkiyle tamamen aynı olmasada ve hayatımda çok büyük bir etkisi oldu bunun, son derece önemli bir konu olduğu için ve söz konusu hayatın olduğu için çok önem verdim özen gösterdim yazıma. Kafanı şişirdiysem kusura bakma lütfen. Benden sana bir arkadaş tavsiyesidir bu ve insani bir görevdir, umarım sorularına cevap bulursun. Bu arada bence kendine bir rehber bulmak yerine kendini rehber yapman daha doğru olur çünkü rehber kişi sana kendi inancını yükleyecektir, bence bu pek sağlıklı değil başkasının yolunu izlemek yerine kendi yolunu izlemen daha iyidir her zaman diye düşünüyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anladığım kadarıyla biraz katı bir düşünce yapın var ve bir şeylerin farklı olduğunu gözlerinle görmedende bu düşünceleri değiştirmek pek mümkün değil gibi gözüküyor. Bir çok arkadaş bir çok şey söylemiş ısrarla bir varlıkla iletişim için yöntem istemişsin ama bu düşünce yapısı seni ne kadar tatmin eder acaba? Yani demek istediğim buraya şunu şunu yap diye bir davet yöntemi söylenirse bunu uygularken inanmayarak uygulayacaksın ve gerçekleşmeyecek çok büyük ihtimalle böyle oluncada bile bile şuan ki inancını gerçeğe dönüştürmüş gibi olacaksın. Burada ki arkadaşların sana net şunu şunu uygula dememesinin nedenide bu işte. Bu tür konularda inanç anahtar görevini oynuyor yani kilitli bir kapıyı o anahtar olmadan açamazsın gibi düşün. Ayrıca şöyle bir ihtimalde söz konusu bir varlıkla iletişime geçtiğinde yaşadıklarının gerçek olduğuna nasıl kendini inandıracaksın? Ben bir materyalist olsam ve bir varlık ile iletişime geçsem ön yargılı düşüncemle o deneyimi bir şekilde bir mantığa giydirip inanmak istediğime yani bilimsele bağlarım. Beynim bana oyun oynuyor derim mesela, yaşadıklarımı beynimin hayal gücüne bağlarım halüsinasyon diyebilirim. Yani şöyle bir şeyde var bu varlıklarla iletişim konusuda aşamalı oluyor beklentini karşılamayabilir, demek istediğim yaşadığın deneyim çok basit bir deneyim olur seni tatmin etmez ve kafandaki sorulara cevap veremez, ileri seviyede olan çalışmalarıda bu halde zaten yapamazsın. Yani olayı kilitleyen nokta burası.

 

Bence önce düşüncelerinden başla Serpentine arkadaşın dediği gibi oranlarını biraz dengelesen daha faydalı olur senin için. İnanmasan bile kuşkulu bakabilirsin çoğu şeye daha nötr kalmış olursun en azından. Bu arada Astral Seyahat çalışmaları yapsan bence davete göre biraz daha şansın olur ama düşünce yapını değiştirmediğin sürece her zaman yaşadığın olaylara bir kalıp giydirirsin bunu unutma. Bence insan bir şeyi deneyimlemeden ona ne inanmalı nede inanmamalıdır. Kesin bir tanı koymak için emin olman ispatlamış olman gerekir eğer ispat edememişsen bu demektir ki inanmak istediğine inanıyorsundur. Yani senin cevapların tamamen zihninde saklı. Bu arada çok felsefi konuştum üstelik bu kadar arkadaşın yazdıklarından sonra net bir şeyler istemene karşın bunları yazmam biraz gıcıkça olacak ama maalesef bu durumda yürümeyi bilmeden koşmayı istemek gibi oluyor istediğin. Sana bir kaç yöntem atıpta birileri bunları bu şekilde uygulayıp başarısızlıkla sonuçlanıp kendini kandıracağını kuşkuyla yaklaşman daha iyidir bence. Ben şunu bilirim şuna inanırım insan gerçektende inanmak istediğine inanıyor. Tıpkı din gibi çok katı bir müslümana Allahın var olmadığını ne yaparsan yap ispatlayamazsın inandıramazsında bir şekilde inanmak istediğini kendisine doğru kılar ve düşüncelerinde yaratır onu göklerin varlığı ispatı der şu der bu der vs. veya tam tersi ateistte aynı şekilde inanmak istemiyordur düşünceleri mantığı buna engeldir o kişiye ne yaparsan yap zıttını inandıramazsın.

 

Yıllar önce bende bir müslümandım mesela bende kuşku duydum bazı şeylerden çok direndim inandıklarımın doğru olmama ihtimalini kabul etmedim hiç bir şekilde ama bir zaman sonra farklı bir şey denemek istedim, kuşkularım, hislerim, düşüncelerim değişti ve bunlar ağır bastı. Sonra bazı şeyler yaşadım ve müslüman değilim artık ve çok şükür kendi yolumu bulabildim.(islama karşı bir ön yargım yoktur bu arada yanlış anlaşılma olmasın herkesin kendi inancı doğrultusunda bir yolu vardır hiç bir inanca yoktur, yalandır, yanlıştır demiyorum herkesin inancına saygılıyım.) kabullenmek zor oldu başlarda bu sadece düşünce meseleside değil çünkü ego devreye giriyor hiç bir insan asla yanılmak istemez herkes haklı olmak ister çünkü. Çok uzun yazdım farkındayım ama içinde bulunduğun durum çok kritik ciddi bir durum bir zamanlar bende aynı durumdaydım seninkiyle tamamen aynı olmasada ve hayatımda çok büyük bir etkisi oldu bunun, son derece önemli bir konu olduğu için ve söz konusu hayatın olduğu için çok önem verdim özen gösterdim yazıma. Kafanı şişirdiysem kusura bakma lütfen. Benden sana bir arkadaş tavsiyesidir bu ve insani bir görevdir, umarım sorularına cevap bulursun. Bu arada bence kendine bir rehber bulmak yerine kendini rehber yapman daha doğru olur çünkü rehber kişi sana kendi inancını yükleyecektir, bence bu pek sağlıklı değil başkasının yolunu izlemek yerine kendi yolunu izlemen daha iyidir her zaman diye düşünüyorum.

 

Çok teşekkür ederim yazı için. Birçok konuda aynı fikirdeyiz. Bazı şeylere ikna olmadığım sürece düşünce yapımı değiştiremem sanırım. Söylendiği gibi bu işe olan inancımı arttırmam, en azından denildiği gibi o %1 verdiğim ihtimali arttırmam gerekiyor bunun farkındayım. Kendi yolum materyalist bir görüşe çıkıyor. Bir rehbere ihtiyacım var çünkü ruhani anlamda hiç bilgim yok.

 

Bu arada aslında astral seyahate benzer bir şeyi bir kez yaşadım gibi ama tam olarak ne yaşadığımı bilmiyorum rüyaydı sanırım yada uyur-gezerim :). Nedense bende uyku felci-karabasan çok olur. Artık alıştım kriz anında panik yapmıyorum. Birden aklıma astral seyahat yapmak geldi nedense o anda yükseldiğimi hissettim, sonra odadan çıkarak evde gezdim, uçtuğumu hissediyordum. 5-10 saniye sonra tekrar odama döndüm yatağıma baktığımda denildiği gibi kendimi görmedim yatak boştu. O anda panikledim her şey karardı birden bire yatağa çakıldım gibi oldu yine uyku felci durumundaydım tahminen bir iki dakika sonra uyandım. Uyandığımda çok yorgundum. Gerçi ne zaman uyku felci geçirsem kalktığımda çok yorgun oluyorum. Kusura bakmayın asıl konudan koptum ama, konusu açılmışken yaşadığım bir şeyi anlatmak istedim sadece :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Doğaüstü varlıklar tanrının varlığını kanıtlar mı? Ateizm açıklayabilir mi paranormal varlıkları?Merak ettim inancını değiştirmen gerekicek o halde

 

Doğaüstü varlıkların olması bana göre tanrı nın varlığını kanıtlamaz, tanrı nın gerçek olma ihtimalini arttırır. Bu ihtimal de muhtemelen inanca dönüşür. Bir insan doğaüstü varlıklara inanıp, tanrı yada tanrı ya denk herhangi bir kavramı kabul etmeyebilir. Her ateistin birbirinden farklı görüşü, düşüncesi vardır. Çünkü ateizm belirli dogmalara, kurallara bağlı değil. Zaten bence ateizm bir inanç değil bir görüş. Ben kendimi ateist olarak tanımlamıyorum. Arayışta olan bir insan olarak görebilirsiniz beni.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kardeşim korunnm ihtimalin 0 ama istersen cin çağırma dua sı var onu uygulayabilirisin ama çok dikkatli olman gerek

 

Korunma ihtimalim sıfırsa nasıl dikkatli olabilirim, neye dikkat edeceğim ? Bu duayı kendiniz denediniz mi yoksa başkasından mı duydunuz ? Duanın gerçekten işe yaradığını nereden biliyorsunuz ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben İslam inancına sahibim. Ama materyalist dediğimiz düşünce bende de var. Yani görmeden inanmam aslında birçok şeye. (O halde Tanrı'ya nasıl inanıyorsun gördün mü derseniz şimdi bu konuda uzun uzun konuşamam, başka bir şeyden bahsetmek istiyorum izninizle:) Yani önüme gelen her bilgiye kuşkuyla yaklaşırım. Yine de dünyada benim algıladığımdan başka güçlerin olması düşüncesi imkansız gelmiyor.

Yukarıda arkadaşlar aslında çok güzel açıklamış. İnsan ne kadar deneyim yaşarsan yaşasın, eğer doğaüstü dediğimiz güce inanmıyorsa bunlara neden olabilecek fiziksel bir gerçeklik muhakkak bulabiliyor. Ama;

rüyada görülen bir olayın gerçekleşmesi, düşündüğünüz bir insanın araması veya onunla karşılaşmanın fiziksel bir açıklaması yok. Düşünün bakalım hiç başınızdan böyle bir olay geçti mi?

Ben beynimizin çok değişik güçlere sahip olduğunu, zamanla teknolojinin birçok şeyi bizim için yaptığından bu gücü kaybettiğimizi düşünüyorum. Birde farklı kültürlerde aynı doğaüstü güce dair anlatılan ortak motifler beni hep etkilemiştir. Nedense bana yoktan yere böyle bir "ortak" olay ortaya çıkamaz gibi geliyor.

Ben T. Lobsang Rampa'nın Üçüncü Göz adlı kitabını okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim. Birkaç günde okuyabileceğiniz akıcı bir kitap.

Şimdi yine soracaksınız ben varlıklarla iletişim kuracağım bunların ilgisi yok. Bence var. Neden derseniz önce gördüğümüz dünyanın haricinde görmediğimiz, bilmediğimiz bir dünya olduğuna dair inancınız kuvvetlenecek. İşte bu bence yapmak istediğiniz işin ilk adımını elde etmenizi sağlayacak. Benim tavsiyem de bu. Ama lütfen buraya tecrübelerinizi yazmaya devam edin. Bir şeyler öğrenmek istiyorum ben de sayenizde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben İslam inancına sahibim. Ama materyalist dediğimiz düşünce bende de var. Yani görmeden inanmam aslında birçok şeye. (O halde Tanrı'ya nasıl inanıyorsun gördün mü derseniz şimdi bu konuda uzun uzun konuşamam, başka bir şeyden bahsetmek istiyorum izninizle:) Yani önüme gelen her bilgiye kuşkuyla yaklaşırım. Yine de dünyada benim algıladığımdan başka güçlerin olması düşüncesi imkansız gelmiyor.

Yukarıda arkadaşlar aslında çok güzel açıklamış. İnsan ne kadar deneyim yaşarsan yaşasın, eğer doğaüstü dediğimiz güce inanmıyorsa bunlara neden olabilecek fiziksel bir gerçeklik muhakkak bulabiliyor. Ama;

rüyada görülen bir olayın gerçekleşmesi, düşündüğünüz bir insanın araması veya onunla karşılaşmanın fiziksel bir açıklaması yok. Düşünün bakalım hiç başınızdan böyle bir olay geçti mi?

Ben beynimizin çok değişik güçlere sahip olduğunu, zamanla teknolojinin birçok şeyi bizim için yaptığından bu gücü kaybettiğimizi düşünüyorum. Birde farklı kültürlerde aynı doğaüstü güce dair anlatılan ortak motifler beni hep etkilemiştir. Nedense bana yoktan yere böyle bir "ortak" olay ortaya çıkamaz gibi geliyor.

Ben T. Lobsang Rampa'nın Üçüncü Göz adlı kitabını okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim. Birkaç günde okuyabileceğiniz akıcı bir kitap.

Şimdi yine soracaksınız ben varlıklarla iletişim kuracağım bunların ilgisi yok. Bence var. Neden derseniz önce gördüğümüz dünyanın haricinde görmediğimiz, bilmediğimiz bir dünya olduğuna dair inancınız kuvvetlenecek. İşte bu bence yapmak istediğiniz işin ilk adımını elde etmenizi sağlayacak. Benim tavsiyem de bu. Ama lütfen buraya tecrübelerinizi yazmaya devam edin. Bir şeyler öğrenmek istiyorum ben de sayenizde.

 

Öncelikle teşekkür ederim yazı için. Algımız dışında güçler bence de olabilir bunu imkansız görmüyorum, o yüzden böyle bir iş içine girmek istiyorum. Dediğiniz gibi düşünce yapımdan dolayı ben dediklerinizi şöyle yorumluyorum, sayısız rüya görüyoruz bir tanesi gerçekleştiği zaman gerçekleşmemiş olanları görmezden gelip, işte rüyam çıktı diyoruz. Kısacası tesadüf gözüyle bakıyorum. Tabi gördüğüm bütün rüyalar çıkıyor diye bir iddia varsa ortada onu bir tartışmak, düşünmek gerek sanırım :) Aynı şekilde hayatımız boyunca sayısız insanı düşünüyoruz. Bu durumda yine düşündüğümüz bir insanının araması, düşündüğümüz bir insanla karşılaşmamız bir tesadüftür. Her düşündüğüm insanla karşılaşıyorum diye bir iddiada olamaz sanırım.

 

Beyin ve teknoloji hakkında söylediğinizi mantıklı buluyorum. Fakat insanlar ne gibi özelliklerini kaybetti bunu düşünmek gerekir. Mesela geçmişte insanlar rahatlıkla telepati kurabiliyordu artık kuramıyorlar gibi bir şey söz konusu olabilir mi bilmiyorum.

 

Bence farklı kültürlerde aynı doğaüstü motiflere rastlamak çok doğal. Çünkü tarih boyunca insanlar, kültürler birbirlerini etkiledi. Hemen hemen bütün dinler birbirleriyle bazı konularda ortaklık gösterirler. Çünkü dinler birbirlerinden türemişlerdir. İslam da inanılan bazı doğaüstü olaylar sümer dininde de vardır mesela. Yanlış bilmiyorsam Nuh Tufanı sümer kaynaklı. Tevrat' dada bahsediliyor. Şimdi nuh tufanı birkaç dinde geçiyor diye bu olayın doğru olduğunu kanıtlar mı ? Araştırdıkça bunun gibi örnekler çoğalacaktır muhakkak.

 

Kitabı okumadım, en yakın zamanda okuyacağım bunun için teşekkür ederim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Sirius her şeyi özetleyen çok güzel bir söz eklemiş aslında mesajına: "İnanç görmediğine inanmaktır, inancın ödülü ise inandığını görmektir."

 

Varlık davetleri basit ritüeller değildir, bir takım süreçlerden geçmeniz gerekir. Bu süreçlerden geçebilmeniz için de inanç şarttır. İnancınızın oluşması için de düzenli meditasyon ile öncelikle farkındalığınızı arttırmanız gerekir. Farkındalık arttığında ne kadar materyalist düşünceniz olursa olsun, bu alandaki düşünceleriniz etkilenmeden inancınız yavaş yavaş kendiliğinden artmaya başlayacaktır. Bunu bir süre sonra kendiniz de hissedersiniz. Her ne kadar tekamül için çok yanlış bir yol olsa da isteğinizi karşılayabilmek için şu aşamalardan geçmelisiniz:

 

1)Bol bol araştırma, teorik bilgi edinme safhası (inanmadıktan sonra ne gereği var diyebilirsiniz ancak işin kilit noktasıdır, kalem kılıçtan keskindir.)

 

2)Düzenli meditasyon çalışmaları. Kendinize bir program hazırlamalısınız. İlk önce nefes tekniklerini öğrenmeli, daha sonra nefese dayalı meditasyonlara geçmeli ve elemental meditasyonlar ile devam etmelisiniz. Tercihe göre uzak doğu ve mantraya dayalı meditasyonlar da sonraki aşamalarda kullanılabilir.

 

3)Sezgilerinizi arttırmak için çakra çalışmaları, tercihe göre telepati, vizyon, 3. göz çalışmaları yapmalısınız. Vizyon ve imajinasyon çalışmalarının beklediğinizden fazla faydasını göreceksiniz.

 

4)Kendinizi ruhsal ve psikolojik anlamda hazır hissettiğiniz zamanı anlayacaksınız. Bu zaman geldiğinde bir çok davet ritüelini incelemiş, en basit anlamda işleyişini kavramış olmanız gerekmekte. Bu ritüellerden kendiniz için uygun olanını seçip gerekli korunma önlemlerini de aldıktan sonra daveti gerçekleştirmeyi deneyebilirsiniz.

 

Bu sitede yukarıda bahsettiğim tüm gerekli bilgileri bulabilirsiniz, direkt link vermedim. Bunun dışında site dışı online veya basılı kaynaklardan da yararlanabilirsiniz.

 

Gireceğiniz yol basit bir yol değil. Bu ne arkadaş %1 lik ihtimal için bunlara değer mi diye düşünüyorsanız hiç bulaşmayın bence. Çok daha kolay bir şekilde davet gerçekleştiremez miyim diye soracak olursanız, düşük başarı ihtimalleriyle bunu yapabileceğiniz yollar mevcut, lakin yukarıdaki yoldan ilerlemeniz çok daha güvenli olacaktır. Lütfen bu halinizle basit de olsa hiçbir davete girişmeyin.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Sirius her şeyi özetleyen çok güzel bir söz eklemiş aslında mesajına: "İnanç görmediğine inanmaktır, inancın ödülü ise inandığını görmektir."

 

Varlık davetleri basit ritüeller değildir, bir takım süreçlerden geçmeniz gerekir. Bu süreçlerden geçebilmeniz için de inanç şarttır. İnancınızın oluşması için de düzenli meditasyon ile öncelikle farkındalığınızı arttırmanız gerekir. Farkındalık arttığında ne kadar materyalist düşünceniz olursa olsun, bu alandaki düşünceleriniz etkilenmeden inancınız yavaş yavaş kendiliğinden artmaya başlayacaktır. Bunu bir süre sonra kendiniz de hissedersiniz. Her ne kadar tekamül için çok yanlış bir yol olsa da isteğinizi karşılayabilmek için şu aşamalardan geçmelisiniz:

 

1)Bol bol araştırma, teorik bilgi edinme safhası (inanmadıktan sonra ne gereği var diyebilirsiniz ancak işin kilit noktasıdır, kalem kılıçtan keskindir.)

 

2)Düzenli meditasyon çalışmaları. Kendinize bir program hazırlamalısınız. İlk önce nefes tekniklerini öğrenmeli, daha sonra nefese dayalı meditasyonlara geçmeli ve elemental meditasyonlar ile devam etmelisiniz. Tercihe göre uzak doğu ve mantraya dayalı meditasyonlar da sonraki aşamalarda kullanılabilir.

 

3)Sezgilerinizi arttırmak için çakra çalışmaları, tercihe göre telepati, vizyon, 3. göz çalışmaları yapmalısınız. Vizyon ve imajinasyon çalışmalarının beklediğinizden fazla faydasını göreceksiniz.

 

4)Kendinizi ruhsal ve psikolojik anlamda hazır hissettiğiniz zamanı anlayacaksınız. Bu zaman geldiğinde bir çok davet ritüelini incelemiş, en basit anlamda işleyişini kavramış olmanız gerekmekte. Bu ritüellerden kendiniz için uygun olanını seçip gerekli korunma önlemlerini de aldıktan sonra daveti gerçekleştirmeyi deneyebilirsiniz.

 

Bu sitede yukarıda bahsettiğim tüm gerekli bilgileri bulabilirsiniz, direkt link vermedim. Bunun dışında site dışı online veya basılı kaynaklardan da yararlanabilirsiniz.

 

Gireceğiniz yol basit bir yol değil. Bu ne arkadaş %1 lik ihtimal için bunlara değer mi diye düşünüyorsanız hiç bulaşmayın bence. Çok daha kolay bir şekilde davet gerçekleştiremez miyim diye soracak olursanız, düşük başarı ihtimalleriyle bunu yapabileceğiniz yollar mevcut, lakin yukarıdaki yoldan ilerlemeniz çok daha güvenli olacaktır. Lütfen bu halinizle basit de olsa hiçbir davete girişmeyin.

 

Teşekkür ederim. Şimdilik teorik bilgi toplama aşamasındayım. En kısa zamanda farkındalık çalışmalarına başlamaya karar verdim. Madem bir işe kalkıştım, bunu en doğru şekilde yapmaya çalışacağım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senin sorunun çok fazla soru sormak. Hayatını olduğu gibi yaşayamıyorsun. Bu kadar soru sormak yararlı değil. Elbette koyun gibi her önüne itileni kabul et demiyorum, lakin bu kadar çok soru sorup nasıl mutlu olabiliyorsun? Ya yanılıyorsam ne demek? Ruhani olarak nitelendirdiğin olaylar ile ilgilenen bizler, bu tür sorulardan uzak dururuz genelde. Yanılıyorsam, yanılıyorumdur. Böyle bir şeyi hiç bir zaman sorgulamam. Yani neden sorgulayayım ki? Yanılıyorsam ne olacak? Ateşlerde mi yanacağım? Cehennem azabı mı çekeceğim? Nedir yani? Şayet hani düşük bir ihtimal, böyle bir şey olsa dahi, zevk ile yaşadığım hayat kardır bana. İki çifte kavrulmaktan zarar geleceğini düşünmüyorum. Hem boşversene cehennemde kimler olur öyle bir durumda hayal et. Zeki insanların %99'u cehenneme tıkılırdı muhtemelen. Senin korkun yanılmak değil. Bıraktığını, dinden koptuğunu söylüyorsun ama içinde bir parça hala müslüman ve ahiret korkusu duyuyorsun. Boş versene.

 

Sonuç olarak. Yanılıyorsun ya da yanılmıyorsun. İnandığın şey ne? Sana güç veren şey ne? Neyden zevk alıyorsun. Bunu bil ve o yolda emin adımlarla yürü. Hatta biraz zorlarsak Yoda'nın sözü bile çok şey ifade edebilir.

 

[/b]http://www.rogersv.com/wp-content/uploads/2014/01/try-not.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senin sorunun çok fazla soru sormak. Hayatını olduğu gibi yaşayamıyorsun. Bu kadar soru sormak yararlı değil. Elbette koyun gibi her önüne itileni kabul et demiyorum, lakin bu kadar çok soru sorup nasıl mutlu olabiliyorsun? Ya yanılıyorsam ne demek? Ruhani olarak nitelendirdiğin olaylar ile ilgilenen bizler, bu tür sorulardan uzak dururuz genelde. Yanılıyorsam, yanılıyorumdur. Böyle bir şeyi hiç bir zaman sorgulamam. Yani neden sorgulayayım ki? Yanılıyorsam ne olacak? Ateşlerde mi yanacağım? Cehennem azabı mı çekeceğim? Nedir yani? Şayet hani düşük bir ihtimal, böyle bir şey olsa dahi, zevk ile yaşadığım hayat kardır bana. İki çifte kavrulmaktan zarar geleceğini düşünmüyorum. Hem boşversene cehennemde kimler olur öyle bir durumda hayal et. Zeki insanların %99'u cehenneme tıkılırdı muhtemelen. Senin korkun yanılmak değil. Bıraktığını, dinden koptuğunu söylüyorsun ama içinde bir parça hala müslüman ve ahiret korkusu duyuyorsun. Boş versene.

 

Sonuç olarak. Yanılıyorsun ya da yanılmıyorsun. İnandığın şey ne? Sana güç veren şey ne? Neyden zevk alıyorsun. Bunu bil ve o yolda emin adımlarla yürü. Hatta biraz zorlarsak Yoda'nın sözü bile çok şey ifade edebilir.

 

[/b]http://www.rogersv.com/wp-content/uploads/2014/01/try-not.jpg

 

Sorgulamak, soru sormak ve bu sorulara cevap aramak her zaman iyidir. İnsanların varoluşlarından beri yaptığı şeydir bu. İnsanlar bu sorulara cevap aradıkları için bilim ortaya çıktı. Ortalama 70 yıl yaşıyoruz diyelim. Evrenimizin yaşının 14 milyar yıl olduğu tahmin ediliyor. Kıyasladığımızda 70 yıl ne kadar az bir zaman değil mi ? Bir şekilde bu hayata geldiysek yapabildiğimiz kadar çok şey keşfetmeliyiz, her şeyi anlamaya çalışmalıyız. Bu bir mutluluktur. Yanılmamın benim için bir önemi yok diye düşünürsek sahteliklerle şu kısacık hayatımıza yazık etmiş oluruz. Benim düşüncem bu yönde. Yani ruhani şeyler varsa ve ben bu gerçekliği kabul etmeden yaşıyorsam çok büyük hata yapıyorum, kısacık hayatımı bir yalan olarak boşa harcıyorum demektir.

 

İslami anlayışta bir cehennemin varlığına ufak bir ihtimal veriyorsan, bu ihtimal gerçekleşirse zaten hapı yuttun demektir :) bu durumda söylediklerin sadece kendini kandırmak olur. Sonsuzluğun karşısında 70 yıl istediğin gibi yaşasan ne olur yaşamasan ne olur burada bir kar söz konusu olamaz. Sonsuzluğun karşısında 70 yıl sıfıra eşittir. Çifte kavrulmaktan zarar gelmez gibi laflarında islami cehennem inancına göre ne kadar anlamsız kaldığını sende biliyorsun. Zeki insanların cehenneme tıkılması da aynı şekilde hiçbir önemi yok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Tanrı şüphesiz var, böyle bir mükemmel düzen tesadüfen ortaya çıkmış olamaz. Kendimizi kandırmanın anlamı yok.

 

Ancak asıl sorun şu ki O hepimizi unuttu..

 

Tanrı şüphesiz var diyerek kenara çekilmek en kolayı. Tesadüf meselesini kavrayamıyoruz çünkü evrenin, daha doğrusu evrenlerin büyüklüğünü kavrayamıyoruz. Bu da demektir ki ihtimallerin büyüklüğünü kavrayamıyoruz. Büyüklüğünü kavrayamadığımız evrenimiz gibi belkide sonsuz sayıda başka evren var. Bu muazzam büyüklükte ne kadar fazla olasılığın bir araya gelebileceğini kavramak gerekir aslında. Mesela muhtemelen galaksilerden birindeki bir güneş sistemi içinde, güneşe benzer bir yıldız dünya ya benzer olan bir gezegene yeterli uzaklıkta olmadığı için canlılık ortaya çıkmamıştır. Farklı evrenlerde sürekli bigbang e benzer patlamalar oluyor kimisinde (muhtemelen büyük oranında) canlılık için gerekli ihtimaller denk gelmiyor. Kısacası dünya gibi bir ortamın oluşması için gereken tesadüflerin bir araya gelmesi için sonsuz sayıda, sürekli patlamalar oluyor. İhtimaller çakıştığında dünya gibi bir canlılık ortamı oluşuyor.

 

Bütün bunlara rağmen tanrı kesinlikle vardır/yoktur diyemem. Aslında kimse diyemez. Bana kalırsa Tanrı' nın varlığı/yokluğu hakkında içimde hiç şüphe yok diyen yalan söylüyordur. İşte burada inanç devreye giriyor. Ayrıca bana kalırsa Tanrı' nın yokluğu fikri bizi unuttuğu fikrinden daha mantıklıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paralel evrenler teori bile değil,hipotez.Yani elle tutulur hiçbir kanıtı yok.Tabii neden olmasın olabilir de ama tek evren olması da mümkün ve korkutucu.Tesadüfe gelince bigbangden dünyanın oluşumuna kadar 9 milyar yıl var.Dünyanın oluşumundan canlılığın ortaya çıkmasına kadar da 2 milyar yıl var yaklaşık.Hani pat diye olsa anlıcam ama pat diye olmamış ki.:rolleyes:Mesele düzen değil zaten mesele doğaüstünü açıklamak.Cehennemden de korkmayın yok öyle bi şey.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sorgulamak, soru sormak ve bu sorulara cevap aramak her zaman iyidir. İnsanların varoluşlarından beri yaptığı şeydir bu. İnsanlar bu sorulara cevap aradıkları için bilim ortaya çıktı. Ortalama 70 yıl yaşıyoruz diyelim. Evrenimizin yaşının 14 milyar yıl olduğu tahmin ediliyor. Kıyasladığımızda 70 yıl ne kadar az bir zaman değil mi ? Bir şekilde bu hayata geldiysek yapabildiğimiz kadar çok şey keşfetmeliyiz, her şeyi anlamaya çalışmalıyız. Bu bir mutluluktur. Yanılmamın benim için bir önemi yok diye düşünürsek sahteliklerle şu kısacık hayatımıza yazık etmiş oluruz. Benim düşüncem bu yönde. Yani ruhani şeyler varsa ve ben bu gerçekliği kabul etmeden yaşıyorsam çok büyük hata yapıyorum, kısacık hayatımı bir yalan olarak boşa harcıyorum demektir.

 

İslami anlayışta bir cehennemin varlığına ufak bir ihtimal veriyorsan, bu ihtimal gerçekleşirse zaten hapı yuttun demektir :) bu durumda söylediklerin sadece kendini kandırmak olur. Sonsuzluğun karşısında 70 yıl istediğin gibi yaşasan ne olur yaşamasan ne olur burada bir kar söz konusu olamaz. Sonsuzluğun karşısında 70 yıl sıfıra eşittir. Çifte kavrulmaktan zarar gelmez gibi laflarında islami cehennem inancına göre ne kadar anlamsız kaldığını sende biliyorsun. Zeki insanların cehenneme tıkılması da aynı şekilde hiçbir önemi yok.

 

Sorgulamak kötüdür demedim zaten. Her şeyi sorgulamak kötüdür dedim. Kaldı ki bana bilimden bahsediyorsunuz. Bilim, başlangıcından bu yana insanlara hiç bir el ile tutulur yarar sağlamadı. Bilim bilim diyip duruyoruz da. Bütün bu teknoloji ve bilim hastalığı bizim arzuladığımız kadar var. Bilimin insanlara sağladığı tek yarar, hastalıklar ile ilgili olanlar. İlaçlar vs. Kaldı ki bilim ortaya çıkmadan önce insanlar doğal besleniyordu, doğal ilaçlar kullanıyordu. Hayatta kalma süreleri bu yüzden daha uzun bile sürüyordu. Şimdi uzadı diyoruz lakin, bir yerde kısalmış durumda insan hayatı farkında değiliz.

 

Bilimi eskiden çok severdim. Lakin inceledikçe bana hiç bir getirisi olmadığını keşfettim. Sorun şu ki bilim dediğiniz şey, geliştikçe insanların başına bir takım sorunlar çıkartıyor, sonra bu sorunların çözümlerini arıyor. Daha sonra bu sorunları başka sorunlar yardımı ile çözüyor. Bu bir devir daim. Bitmeyecek bir yol. Bana kimse gelip bunun aksini söyleyemez. Söyleyene derim ki kardeşim çevir kafanı bak, bilim dediğin, teknoloji dediğin şeyin en büyük hizmet alanı savaşlar.

 

Ayrıca tabii ki de islam inancına ihtimal vermiyorum. Dalga geçiyorum sadece. Söylediğim gibi buna ihtimal veren sizsiniz, bana hala korku dolu sözler ile cehennemden bahsediyorsunuz. Bahsettiğim şey bu. Sizin içinizde hala islam inancı var ne yazık ki.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yanlış anlaşılacak şimdi. Bilimi karalamıyorum. Ama bahsetmek istediğim,bu her gün gençlerin zehirlenmesine sebep olan kimyasal ilaçlar, koca bir kültürün yok olmasını sağlayan kimyasal bombalar, insanları birer android haline getiren android cihazlar vs. hep bilimin ürünü. Şimdi de kalkmışlar Mars'a koloni kuracağız diyorlar. Neden? Dünya'da kaynak bitiyor. Hmm... Dünya'da kaynak neden bitti acaba? Bu mutluluk dediğin şey yüzünden olabilir mi? Zenginlerin, zenginliklerini arttırmak için büyük paralar yatırdığı projeler sayesinde ortaya çıkan icatlar, buluşlar, beton binalar. Bunların hepsi bilimin eseri değil mi? Ne kadar ironik. Bahsettiğim şey de bu. En basitinden kola diye bir içecek icat ediyoruz, sonra bu içecek kansere yol açıyor diye insanları uyarıyoruz, sonra kansere tedavi arıyoruz, sonra insanlar ölmüyor ve çekirge sürüsü gibi dünyayı yok ediyor diyoruz. Arkasından savaşlar uydurup bombalar atıyoruz. Sonra bu bombaların etkisinden kurtulmak için çeşitli ilaçlar vs hazırlıyoruz. Sonuç? Sivil halkın elinde hiç bir şey yok. Bu işlerin başında ki insanlar parayı götürüyor. Hani mutluluk? Ne mutluluğu? En basitinden Japonya. Bak Hiroshima'dan sonra ne hale geldi adamlar. Bir tanesi mutlu mu git bak bakalım. Hepsi deli gibi çalışıyor, ülkeyi kalkındırıcaz, icatlar yapıcaz, intikamımızı alıcaz modundalar. Dediğim gibi. Bu sonu gelmeyecek bir devir daim. Başka bir şey değil. Keşke her şey ateşin icadında kalsaydı da insan olarak yaşasaydık. Canımız sıkıldıkça ihtiyaçlar doğurmasaydık kendimize. Bulaşık makinası hayatımızı kolaylaştırıyormuş örneğin. Hadi oradan. O insanı vakti olmayacak duruma sen soktun. Şimdi vakti yok diye ona yeni yöntemler öneriyorsun. Az açık gözlü olmak gerekir. İnsanlar yanlış. Yobazlığın her türlüsü yanlış. SOnuna kadar dini savunan adama da tepki gösteririm, sonuna kadar bilimi savunan adama da. Önemli olan yaşamak. Yaşamaktan zevk almak. Anlatabiliyor muyum bilmiyorum.

 

EDIT: Big Bang diyorsunuz, canlılık diyorsunuz ve bir de bilimden bahsediyorsunuz. Anlıyorum ki bilim hakkında sadece kulaktan dolma haberleri takip ediyorsunuz. Big Bang teorisi yalanlandı yine bilim adamları tarafından, çöpe atıldı. Bir araştırın isterseniz. Henüz savunduğunuz şeyin güncel haberlerini takip etmiyorsunuz. Bu başlık altında bir noktaya nasıl varacağız emin değilim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sorgulamanın sınırı nedir öyleyse ? Mesela neleri sorgulamamalıyız ? Benim bilimden kastettiğim çevremizi, evreni anlamak, açıklık getirmek. Elle tutulur bir faydası yok demek ne demek ? Bilim olmasaydı avrupa orta çağdan çıkamazdı. Dinlerin yobazlık düzeyindeki tesiri tüm dünya yı sarmaya devam ederdi. Bugünkü gibi bilgi elde edemezdik ve sadece bize öğretileni yani bulunduğumuz coğrafyadaki dini kabullenirdik. Belkide güneşi tanrı sanacaktık. Bilimsiz insan cahil insandır. Ortaçağ zihniyetine sahip olan insandır. Dünya nın nasıl oluştuğu, insanların nasıl oluştuğunu, interneti, gezegenleri, yıldızları aklınıza gelebilecek her şeyin bilgisini bilime borçluyuz. Bilim olmasaydı çok sınırlı bir insan olup hapis hayatı yaşamış olurduk. Bilimsiz insan sömürülmeye açık insandır. Elle tutulur bir faydası yok ne demek ? Sizin eleştirileriniz daha çok bilimle değil, kapitalizmle alakalı. Sistemin getirdiği tüketim çılgınlığı, daha fazla kar elde etmek için çok meyve sebze üretiminde ilaç kullanmak, zenginlerin daha çok zengin olması uğruna dünya yı mahvetmesi, duyulan aşırı rekabet duygusu, hammadde için silah yapımı, savaşlar, para para para, tüketim tüketim tüketim. Bunların sorumlusu bilim değilki, bunların sorumlusu bilimi insanların tüketimi arttırması için manipule eden kapitalizm. Bilim kavramını çok yanlış anlamışsınız diye düşünüyorum. Burada suçlayacağımız şey bilim değil kapitalizm. Bilimi sonuna kadar savunuyorum ve bilimin değişken olduğunu sürekli bir şeyler eklendiğini biliyorum. Bu beni yobaz yapmaz. Bu arada evet haklısınız önemli olan mutlu olmak. Ben de böyle mutlu oluyorum galiba :)

 

Bigbang teorisi çöpe mi atıldı ? Ne zaman çöpe atıldı ? En çok kabul gören teoridir. Kaynak belirtir misiniz ?

 

Aslında bu başlığın benim için çok faydası oldu. Ben kendi açımdan sonuca varmaya başladım. Bu işlerin başı dediğiniz meditasyona başladım mesela :)

 

Düzeltme: Konu çok olunca bahsetmeyi unutmuşum. İslamın doğruluğuna ihtimal veriyorum burada haklısınız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilim deyince aklımıza gelen örnekleri değil, bilimin felsefesini düşünmeliyiz. İnsanlığı ayakta tutacak bilim olacaktır, söylenceler değil. Haa bu arada gerçekliğine inandığımız herhangi bir olay bir buluşla yerle bir olabilir. Bu neyi değiştirir. Bilim budur işte. Ispatlanan dünya haricinde henüz ıspatlanmamış bir dünya için de çalışmalar yapar. Hipotezler üretir.

İnsanın ruh yapısı da ayrıca çok ilginçtir. Bir de duygu dünyası vardır ve hisleri devreye girer. Kimi insan da yok sayamaz hislerini, kulak verir onlara. Bu da insan gerçeğinin ta kendisidir. Gördükleri haricinde görmediklerine de merakıdır.

Ben de bilimi temel alan yaşamıma rağmen his dünyamı yok sayamadım. Genel olarak insanların bir kısmının da benim gibi düşündüğünü gördüğümden buna insanlık gerçeği diyerek bir kılıf da uydurdum ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Big Bang için çok fazla kaynak bulabilirsiniz. Google kullanmayı biliyorsunuzdur eminim ki. Bunun dışında Bana kalkıp ortaçağdan bahsediyorsunuz. Bilim olmasaydı insanlar ortaçağda kalır klise baskısı olurdu diyorsunuz. Lakin atladığınız şey, insanları orta çağ denilen şeye sokan da bilimin ta kendisi. Lütfen at gözlükleri ile bakmayın her şeye. Ben katiyen bilim kötüdür demiyorum lakin, benim gözümde zararı, yararından daha fazla. Kapitalizmden söz etmeyin bana. Kapitalizm bir düşünce akımıdır, düşünce akımları felsefeden koparlar. Felsefe dediğiniz şey bir bilim dalıdır. Nasıl bir kısır döngü içerisinde olduğunuzu fark edemiyorsunuz sanırım. Ne örnek verirseniz verin, sonu yine bilime çıkacak. Kapı hep oradan patlak verecek. Size şöyle izah edeyim o zaman. Madem mantıklı düşünmek yerine sadece örnekler üzerinden tartışacağız, öyle olsun. Çevrenize bir bakın, dünyaya bir bakın. Hayvanlar dahi halen evrim geçirmekte. Fakat insan diyip kalıplara sığdıramadığımız yüce, zeki varlık. Bilim ortaya ilk çıktığından beri ilerleme katedemedi. Yerimizde sayıyoruz. Var mı evrimleşen insan? Hani nerede? Yok. Olamaz. Nedeni basit. İnsanlar doğayı kucaklamayı reddetti. Hep taşın altına baktı. Dengeleri hiçe saydı. Doğanın var oluşunu değiştirdi. Doğayı katletti, kendi doğasına zarar verdi. Şuan hiç kimse doğal beslenmiyor, doğal yaşamıyor. Evrime neden olan şey doğadır. O baş tacı ettiğin bilim değil maalesef dostum. Doğa her zaman bilimden üstündü ve hala da üstün. İstediğini araştır. Bir noktaya varamayacaksın. Hep daha büyük problemlerle karşılaşacaksın. Dünya'Nın nasıl oluştuğuna emin olsan bile, bu sefer onu oluşturan şeyin ne odluğunu araştıracaksın. Bitmeyecek. Bu yüzden bi an önce doğayla kucaklamalı ve kendini deliliğin içerisine sürüklemekten vazgeçmelisin. Kaldı ki bu bahsettiğin araştırmaların vs hiç birinde senin parmağın yok. Dahası %90 ileride de olmayacak. Sadece bilim adamları bir şeyler bulacak, sen arkada şakşakçılık yapacaksın. Şimdi sadece izleyici konumunda olduğun bir dünyanın, sana bu kadar yararı olduğuna nasıl emin olabiliyorsun otur bi onu düşün bakalım. Her neyse benneden uğraşıyorum ki. Açık konuşmak gerekirse sen şuan inanılmaz derece de ideoloji karmaşası yaşıyorsun. Dinden kopalı henüz iki yıl olmuş. Bu iki yıl içerisinde sen ne ara kendini bilime adadın da yığınlarca bilgi topladın da bu denli çıkarımlar elde ettin anlam veremiyorum. Maalesef ki halk arasında buna özentilik deniliyor. Ne olduğunu, nerede olduğunu kendin dahi bilmiyorsun. Duruşun ne? Maalesef ki gençliğin en büyük sorunu bu. Başımıza o kadar çok bilgi tatavası yığıyorlar ki, bilgiler içerisinde boğuluyoruz. O yüzden lütfen. Ne bizi, ne de kendini daha fazla kandırma. Kendini bir inanca adayacaksan ona ada, o yolda yürü. Ya da kendini bilime ada. İkisini dengeli de götürebilirsin. Yol sana kalmış. Ama gelip burada, hiç bir şeye açık olmadan yardım istemen son derece saçma bir kişilik bozukluğu ne yazık ki. İnanmak istiyorum diyorsun, görmeden inanmam diyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Önce bir gidip inanmak teriminin sözcük anlamını oku istersen. Buyur bu da bilim dini. Belki işini görür.

 

Scientology - Vikipedi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Scientology bilim dini değil.Bilim kurgu yazarının uydurduğu sonra ünlülerin de katılıp kilisesinin bile kurulduğu bi inanç.Bilim dini olsaydı benim dinim olurdu.Doğa ile iç içe olmaktan bahsetmek ve bilimle zıt düşürmek çok saçma.Bilim beton binalar yapmayı doğayı katletmeyi vs öngörmez.Kolu bacağı kopanlara protez geliştirmek mesela.Önce bilim kopardı sonra o çözdü mü diyeceğiz.Bilimi değil kapitalizmi anlatmışsınız zaten ifade etmiş 0zguN .İnsan ömrü de bilim sayesinde uzadı her zaman 70-80 değildi.insanmrvedinler.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu buralara getirmeyi hiç istememiştim. Benim bahsetmeye çalıştığım şey, arkadaş kendini gerçekliğe yönlendirecek bir rehber aradığından bahsetmiş. Sirius'da altına meditasyon yapması gerektiğini söylemiş. Bu başlangıç için en doğru yol evet, fakat. Anlatmaya çalışıyorum ki, etrafını bu derece kalın duvarlarla ören insan, her karşılaştığını sorgulayan insan mutsuz olur. Size uzatılan tatlının sadece tadına bakın. Neyden yapılmış, nasıl yapılmış, şeker oranı ne gibi şeyleri araştırmak, sizin o tatlıdan alacağınız zevki değiştirmeyecek. Anlatabiliyor muyum? Bu yüzden. Bu derece kuşkulu bir insanın meditasyon yapması da bir şey değiştirmeyecektir. Bir etki altına girecek ama bunu hep farklı nedenlere bağlayacaktır. Yorgundum, alkollüydüm, şuydu, buydu. Ama zevk alamayacak. Sürekli düşünecek. Ruhani gelişimin ve öğretilerin yegane temeli, algıların açık olmasıdır. Algılarınız açık olacak ki size yöneltileni algılayabilin. Bu yüzden diyorum ki bu düşünce yapısıyla bu arkadaş o %1'lik ihtimalin peşine düşemez. Kafayı değiştirmek gerek. Bilmem anlatabiliyor muyum? Bana hala gelmiş bilimi savunuyorsunuz. Yahu ben bilimi tamamen siyah bir çarşafın içerisine tıkmıyorum ki. Lütfen yapmayın. Olayın başında sorgulamaktan bahsettim. Olay nereye geldi. Sorun bu. Arkadaş ne konuştuğunu, ne okudğunu bikmiyor. Sürekli farklı yönlere çekiyor. Ben de salak kafam, o yönlere gidiyorum ister istemez. Her neyse. Son mesajım da budur. Mesajım açık ve net.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...