Jump to content

Kainattaki Geri Tesir Planları


nevermore

Önerilen Mesajlar

Aslında sadık olan kendine de sadıktır. Kimin ahı, kimin zulmü yerde kadı ki!.. Şeytanın ortak olduğu işten semere bekleyenler… Ne yiyip ne de yedirmeyenler…

“Rab'biniz ufukta görüldüğü zaman, ona doğru koşmakta tereddüt edeceksiniz… Çünkü utancınız vardır. Ne yaparsanız yapınız kendinizi ta can evinizden yakalayacak olandan kurtulmak ne mümkün…

 

Sadıklar Planı 25-8-1980…k-6..Özel Celse

Kademe: 6…Celse: 24…1-1-1965

Geri Tesir Planına Varlığın Adaptasyonu

Nefsaniyetten ve şeytandan bahsedildiği zaman bir geri planın tutucu tesirlerini mi anlamak gerekir?

Hayır. Sizin zaten bizatihi mevcut olan geri plan’ın bu tesirlerine olan şu veya bu türlü adaptasyonunuz anlaşılır. O sabittir. Muayyen bir mekânın veya muayyen bir tesir şebekesinin içerisinde belirli bir fonksiyon icra etmektedir. Ona muhtaç sonsuz varlık sistemi bardır. Herkes buradan geçecektir. Ondan tesir alacaktır.

Kademe: 3… Celse: 7…7-4-1967

Kâinat İçerisindeki Geri Tesir Alanı

Yüksek ve geri tesir tefriki, behemehâl yapılması gerekir. Fakat bunarlın menşe’leri hakkında hemen bilgiye ulaşmış görünerek bir kanaat iler sürmeniz nakıstır. Mamafih üstün tesirler, insanda vicdan tarzında tecelli etmektedir. Geri tesirler ise nefis tarzında tecelli etmezler. Zira nefis bizatihi varlığın özünde bulunan bir şey değildir. Bencillik arızidir. Ve ruhun bedenlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Bedenlenmek ise sadece bir kalıp içerisinde bulunmak değil tekâmül realiteleri içerisinde belirli noktaları temsil eder.

Geri tesir, insanı; iradesini ve müessiriyetini İlahi Kanunlar istikametinde kullanmaya sarf eden insanı saptırmaya çalışır. Bu da insanlık realitesinin bir icabıdır. Şüphesiz insanın mücadele ettiği en zayıf tarafı, bencilliği ile ortaya çıkan taraflarıdır. Görünüşte geri tesirlerin beslendiği kaynak mahal, nefislenmiş gibi gözükmektedir. Hâlbuki kâinat içerisinde bu vazifeyi gören bir tesir alanı mevcuttur. Bu mukaddes metinlerde, iğvaya düşürücü şeytan ile sembolize edilir. Dolayısıyla madden yayılan tesir, bizim ifade etmek istediğimiz tesire müşabih değildir.( geri tesire müşabih değildir) madde muayyen bir realitenin ifadesidir. Onun da kendi arasında yüksek ve geri tarzında sınıflandırılacak tesir kademeleri mevcuttur. Nasıl ki aynı şey ruhi r planlar için de caridir.

Siz maddi bir avranın içerisinde bulunmanızdan dolayı, bu tesirlerle sıkı irtibattasınız. Yani karşılıklı bir alışverişiniz mevcuttur. Fakat esas olarak maddi tesir sizi saptıramaz. İnsan ruhu daima bedenine hâkimdir. Yalnız bu hâkimiyeti; bazen bir otomatizme içerisinde, bazen bir takım pratiklerle, daha ileri safhalarda da idrakli olarak, şuurlu olarak yapar. Hâlbuki insanı saptırıcı mahiyette olan gerçek geri tesirlere insan hâkim değildir. Farkı anlayabildiniz mi? (maddenin bizatihi tesirleri ile menfi olarak gelen tesirler maddeden geliyor gibi intiba bıraktığına göre aralarında bir irtibat var mıdır?)

Aralarındaki irtibat insana göredir. Yani Yüksek Ruhi Tesir dediğimiz bir mahsur tesir, nasıl tefrik etmeden her var olana tesir ediyor ise, mesela dünyanıza menfi olarak isimlendirdiğiniz tesir de aynı derecede nüfuz eder. İşte nüfuz edilen şey(olan) canlı, istikametini en geri otomatizmadan en ileri olan idrakli safhaya kadar bizatihi yapmak mecburiyetindedir, tayin etmek mecburiyetindedir. Tekâmülün ana prensiplerinden biri budur. Bu bakımdan bir irtibat düşünebilirsiniz. (bir ev imajine etmede, o evin tam imajine edilmeyişinde geri tesirler mi etken olarak düşünülecektir?)

Hayır. Kudretsizliği düşüneceksiniz

(kudretsizliğin geri tesirlerle münasebeti var mıdır?)

Kudretsizliğin geri tesirle olan münasebeti şöyledir ki, sizler müspet istikamette inkişaf etmek üzere cehit sarf ederken, sizi bu cehdinizi boşa çıkaran bir husus olarak değil, cehid hadisesinden evvel sizi, cehdetmenize ve yahut cehdetmemenize bir takım mazeretler uyduran husus olarak düşünebilirsiniz.

(Maddi veya ruhi geri tesirler, kademeler mi oluşturmaktadır?)

Şüphesiz öyledir. O da eğer bütün şiddetiyle insanlar veyahut varlıklar üzerinde tesir icra etmiş olsa idi, tekâmül etmenize daha doğrusu hür tekâmül etmenize hemen hemen imkân kalmazdı. İşte Allah’ın Rahim ve Rahman oluşu, tesirler noktayı nazarından bunu ifade eder. Yani sizin ruhi gelişmenize gene bir mekanizma olarak tertip edilmiş bulunan menfi tesirin şiddet ve müdahalesine, darbelenmesine gene bir mekanizma olarak tesis edilen müspet tesirle mani olunur. Şefaati bir bakıma böyle anlayabiliriz.

Kâinat içerisinde tekâmül realitelerinin kalite ve fonksiyonları itibariyle içlerinde sakladıkları bir hususiyet vardır. Bu hususiyeti tesir noktayı nazarından tespit etmek istesiniz, orada geri veya yüksek tesirlerin bulunuş nispetlerini bilmeniz icap eder. Yükselen realitelerde yükselen tesirlerin yanı sıra, menfi tesirler çok az yer işgal der. Bunu bir projeksiyon olarak varlıklar üzerine tespit ederseniz, nefsaniyetin bulunduğu nispette de orada menfi tesirin icra sahasına tespit edebilirsiniz. Realite de ancak müşahedenize çarpan böyle bir sahnedir. Ve onun için sizler, izafi olmakla beraber geri tesirleri nefsaniyetle paralel olarak görmeye eğilimlisinizdir.

-(realiteler yükseldikçe o realitelerde geri tesirlerin azaldığı ve üstün tesirlerin çoğaldığı ve sonunda, daha üstün realitelerde sadece üstün tesirlerin bulunduğu şeklinde düşünmek doğru mudur?)

- evet öyledir. Çünkü sizler, kâinat içerisinde meknuz bulunan tesir şebekeleri hakkında hiçbir bilgiye sahip değilsiniz. Sizler dünyanızın ve onun temsil ettiği bir realite kuşağının hususi bir hale tabi olduğunu da bilmezsiniz. Bu hususi halin başlıcası, bir dualitenin mevcudiyetidir ki, bu da bir menfi tesir planının etkisi altında olmaktadır.

Kademe:3…celse:7…1-1-1966

Müspet Menfi Tesir Planları ve Hz. Musa

Âdem sembolü sizin üç boyutlu realitesinde ve sizden gayrilerin realitesinde büyük bir dengeyi ifade eder. İkili denge unsurunun aktif sembolleridir.

a-) Gerek madde gerekse madde üstü durumlarda, kâinat nizamı içerisindeki genel ahengi temin, ancak birbirine müessir olan ayrı ayrı kuvvetlerin mevcudiyeti ile kaimdir.

b-) İnsan, yani psişik kudreti haiz müessiriyete sahip varlık, tecrübe sahası itibarıyla müspet ve menfi iki tesir planı arasındadır. Müspet ve menfi olan bu iki tesir planı, insandan habersiz olarak, daha doğrusu kendi sahasında bulunan varlıklar zümresinin mukadderiyle doğrudan doğruya ilgilenmeden, kendi aralarındaki cidali yürütürler. İşte insan ve cidalin arasından geçmek ve kendini yükseltmek mecburiyetinde olan bir varlıktır.

Âdem’in cennet bunuşu, varlığın bu iki tesir planının haricinde yaşayışını temsil eder. Cennet’teki kovulma unsuru ise içinde bulunduğu planın dışında mevcut olan realite hakkında gerçekler hakkında varlığın, bir takım tahayyül ve tasavvurlara ulaşması ve bunu istemesidir. Her istek cevaplandırılır.

Havva hem varlığın içinde bulunduğu müspet ve menfi iki planın karışımını ifade eder, hem de onun yani varlığın(burada Âdemin) içinde bulunduğu sistemdeki fonksiyonu çizer. Bu fonksiyon Âdem’in aynı zamanda hem müspet, hem menfi karakterleri haiz olarak bu cidal sahasında başarıya ulaşabileceğini gösterir.

Yılan sembolü insanlara iki manada verilmiştir:

a-) Müspet. Müspet manada yılan, Ruhi İdare Mekanizmasının koruyuculuğunu, hâkimiyetini ve her şeyi kapsadığını anlatmak içindir.

b-)Menfi. Menfi manada yılan, menfi tesir planlarının müspet tesir planı karşısındaki insana kıyasla hareket tarzını gösterir.

(kademe:3…celse:18…26-3-1966…ek-a)

Ben-i İsrail’e, Ben-i İsrail’de sembolize olmuş nefsaniyet insanına, herkese şamil bir sevginin ve(zorlayıcı şeriatın dışında) bir vicdanın izahı gayri kabil idi. Bu yüzden Musa ve yoldaşı yani Harun, böyle bir kademeyi ruhi evolüsyonları içerisinde itmam ettiklerinden, tatbikat sahasında bunu göstermemişlerdir. Balığın unutuluşunda şeytana yapılan atıf, şu manayı ihtiva eder: balık ancak yüksek duyguda, sevgide ve vicdanda olan bir kimsenin yanında bulunabilir. Ve (sevginin ve vicdanın geçerli olduğu bir) muhit de bunu gerektirir.(sevginin ve vicdanın olmadığı bir ortamda bunların) beslenmesine ve büyümesine imkân yoktur. Halbuki Musa ve Harun’un, insanlığın tekamülünde onu menfi yoldan baskı altına almak suretiyle geliştiren diğer bir mekanizmanın tesiri altında kaldıklarını görüyoruz. Bu bir icaptı. Bu icap Musa şeriatının teessüsünde, bu şeraite çok yakın bir haleti ruhiye içerisinde bulunmak mecburiyeti var idi. Yani menfi bir idare mekanizmasının darbesi altında imtihanlar geçirmek zarureti vardır. Hiçbir peygamber bu bapta, Musa kadar meşakkatli bir hayat geçirmemiştir.

Kademe:3…celse:3…2-2-1968

Zakkum Şoku ve Şeytan’ın Temsilcileri

Zakkum nedir bilir misiniz? Zakkum, her Din Devresinin sonunda, insanlığın bütün ağırlığı ve acılığı ile altında kaldığı bir şoktur. Şok, Ruhi İdare Mekanizmasının ayırt edici tesirinin ta kendisidir. Tesir hem içten hem dıştan görünür:

a-) İçten, nefsinizin kalabalık ağırlığı altında, vicdanınızın soluğunuzu kesmesi ile bilginin ağzınızı tıkaması ile meydana gelir. Acıdır.

b-) Dıştan, tabii ve suni afetledir. Onlar da ayırt edici, tüketici tesirlerdir.

Şimdi dünya insanlarına muhakkak ki zakkum nasip olacaktır. Çünkü bir Din Devresi başladı ve son bulacaktır. Menfiliğin ve şerrin zincirleri gevşetilmiştir; sınanmak için… Menfiliğin ve şerrin ipleri uzatılmıştır; sınanmak için. Bunun karşısında sizi kösteklenmekten ve sizi köstek olmaktan kurtarmak için müspet tesirlerin müspet düşüncelerin hazinesi açılmıştır. İşte siz yer ve gök arasında mütemadiyen darbelenen bir varlık olarak göğü seçmelisiniz. Çünkü biliyorsunuz ve sorumluluğunuz var.

Şeytan’ın muhakkak ki yeryüzünde temsilcileri vardır. Muhakkak ki onlar birçok şeyleri bilerek, birçok şeyleri bilmeden yapmakta ve bu menfi intişarlarını ve köstek olmalarını da devam ettirmektedirler. Vesvesenizin büyük bir kısmı arza ait, nefse ait tesir ve telkinatın sizde ortaya çıkmasından başka bir şey değildir. Bahsettiğimiz bu hususları selim düşünceyle iyi tetkik ediniz.

Kademe:3…celse:5…16-2-1968

Şeytan’ın İğvası ve Devre Sonu Ayıklanımı

- Şeytan’ın iğvası menfi tesir olarak düşünülebilir mi?

- Öyledir. Daha evvelki celselerimizde prensip olarak, insanın menfi ve müspet tesirler sahasında cidal içerisinde bulunduğunu söylemiştik. Kâinat içerisinde varlıkların tekâmülüne hususi bir maksatla hizmet eden ve fakat onları daima çelmeleyen bir prensip çalışır. Bu prensip gerek ruhi olarak gerek se maddi olarak tezahür eder. Şüphesiz Kaadir-i Mutlak’ın Rahim ve Rahman oluşu, müspet olanların en büyük desteği ve galibiyetinin garantisidir. Şüphesiz her devrenin sonunda müspetin ve hayrın varlıklarını, içinde bulundukları realitenin şeraitinden kurtarıp, üstün bir hayata ithal edecektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...