sirius Oluşturma zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 4, 2011 Ruh Eşi http://picsneed.co.cc/data/2011-05-10/soul-mate.jpg Dünyanın bir yerinde sizin de en iyi yanlarınızı ortaya çıkaracak, birlikteyken kendinizi tamamlanmış hissedeceğiniz, sizi olduğunuz gibi kabul edecek bir erkek/kadın var. Eğer siz onu aramaya başladıysanız, buluşma vaktiniz gelmiş demektir. Onu simdi bulmaya ne dersiniz? . Kimi çiftler "birbirlerinin en iyi yönlerini" ortaya çıkarırlar. Düşük bir olasılık ama belki siz de rastladınız; onları birlikte gördüğünüz her seferinde şeffaf bir sevinçle çevrelenmiş olduklarına ve ışıklı bir hale içinde olduklarına yemin edebilirdiniz. İnsan varlığının fiziksel, duygusal ve mental boyutlarının dışındaki diğer alanlarıyla da ilgilenen "ezoterik" bilim filozoflarına göre onlar ideal eşlerini bulmuş olan çiftler. Bu çiftlerin birlikteyken, tek başlarına ulaşabileceklerinden çok daha yüksek gelişim düzeylerini yakaladıkları, insan doğasını yakından gözlemleyen ezoterisyenler tarafından iddia ediliyor. Ancak bu çiftler birbirlerinden ayrıldıklarında neredeyse sönükleşiyor ve kuruyorlar. Onların çoğu kez normal düzeyin altında sürdürülen bir yaşama tahammül ettiklerini görebiliyorsunuz. İnsan varlığının farklı planlarının iletişimi konusunda literatüre geçmiş araştırmaları bulunan, "Aşkın ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi" kitabının yazarı Dion Fortune'a göre aslında çiftler iki ayrı varlıklar değiller; tek bir bütünün iki yarısını oluşturuyorlar. Önemli olan diğer yarınızı bulmak. Bunu başarabilmiş olanlarda, iki insanın arasındaki yakın duygudaşlık ve mükemmel bağlantı, birindeki duyguların diğerine yansımasını sağlıyor. Birinin üzüntüsü her ikisini de acıya boğarken, birinin neşeli olmasından her ikisi de haz duyuyor. Bilinçli ya da bilinçsiz hepimizin içinde ideal eş arayışının olduğunu belirten Dion Fortune, "Aslında genelde her yürekte bu duruma ulaşma umudu saklıdır. Hayal kırıklığıyla sonuçlanmış deneyimleriniz her ne kadar bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını bugüne kadar göstermiş olsa da, bu umudun her zaman yeniden doğması, kökleri çok derinde yatan bir güdüden kaynaklandığını gösterir" diyor. Bu isteğin gerçekleşmesi için neler gerektiğini Dion Fortune şöyle özetliyor: "Başkasıyla tam birleşmenin olabilmesi için benlikten tam anlamıyla vazgeçilmesi gerekir. Bunu yapabilen insan sayısı o kadar az ki, şaşırırsınız." Bu tür bir birliktelik benliğini aynı derecede göz ardı eden iki ruhun bir araya gelmesini gerektiriyor. Ancak ideal eşleşmenin söz konusu olması için, örneğin eşlerden birinin kendini tümüyle vermesi ve diğerinin yalnızca alması yeterli değil. Hatta her ikisinin kendilerini bütünüyle vermeleri de önemsiz. İdeal eşleşme ancak eşlerden birinin, diğerinin sadece gereksindiğini vermesi durumunda gerçekleşiyor. Tersi durumda her tür özveri yararsız hale geliyor. İDEAL EŞİNİZİ BULMAK İÇİN Peki o zaman siz ideal eşinizi nasıl bulacaksınız? Eşinizin erkeğin/kadının ya da hayatınızdaki yakışıklının/güzelin sizin için ideal olduğunu nereden bileceksiniz? İnsanın kendi çabalarıyla ideal eşini bulması olanaklı mı, yoksa bu durum öylesine kendiliğinden mi oluşuveriyor? Aslında sizin de kolayca tahmin edeceğiniz gibi ideal evliliklere nadiren rastlanıyor. Buna karşın evlilik kararını veren herkes, bunun kendisine yeryüzündeki en büyük mutluluğu getireceğine inanıyor. İnsanlar umutlarını bu tek maceraya bağlıyor ve nadiren ruhlarının arzu ettiğini elde ediyorlar. Evliliklerin çoğu, karşılıklı hoşgörüden başka bir şeye dayanmıyor. Çoğu çift yalnızca toplumun baskısı nedeniyle bir arada olmayı sürdürüyor. Bunlar birbirlerine karşılıklı uyum ilkesinden daha yüce bir bağla bağlanmış değiller. Evliliklerde tutkunun ateşinin, fiziksel güzelliğin çekiciliğinin azalması veya yitirilmesiyle birlikte sönmesinden sonra, çoğu erkek ve kadının bekleyebileceği en iyi şey, geriye iyi bir arkadaşlığın kalması oluyor. Böylesi arkadaşlık dünyanın en soylu ve güzel birlikteliklerinden olmasına karşın, bu durumu paylaştığınız insan, ideal eşiniz demek değil. Ezoterik bilimlerle uğraşanlar bunun için ideal eşini bulmuş olanları "eş ruhlar" olarak adlandırıyor; bu birliğin evlilikteki sevgiden çok daha büyük boyutlara ulaştığını söylüyorlar. BİLİNÇALTI GERÇEK EŞİNİ TALEP EDİYOR Evlilikteki sevginin yakın ve yaşam boyu süren bağı, karşılıklı binlerce gereksinim, şefkat duyguları, anılar ve arkadaşlıktan doğan duygudaşlık temeline dayanıyor. Oysa eş ruhların birbirlerine duydukları aşk, herhangi bir oluşuma bağlı değil. Bu aşk, tam olgun olarak doğuyor ve diğer tüm bağları aşıyor. Araştırmaları sırasında bu deneyimi yaşamış pek çok insanla tanışmış olan Dion Fortune bu bağı şöyle tanımlıyor: "Bu o denli kuvvetli bir bağ ki, yeni bir oluşum olarak kabul edilemez. Bu daha çok geçmiş yaşamlarda gelişen bir tutkunun reenkarnasyonudur. Bilinçli zihin her ne kadar bunun farkında olmasa da bilinçaltı bunu anımsar ve eşini talep eder." Peki diyelim ki, birlikte olduğunuz insana aşıksınız, onunla uyum içindesiniz; aranızdaki hiç bir tarz farkının sizin için önemi yok. Her an birbirinizi düşünüyor ve arzuluyorsunuz. Acaba o sizin eş ruhunuz mu? Değilse aradaki farkı nasıl anlayacaksınız? Dion Fortune, çoğu kez sıradan tutku ya da ani duygusal çekiciliklerin, kolayca abartılarak olduğundan daha yüksek bir düzeydeymiş gibi algılanabildiğini söylüyor. Ruhsal evrimin alt süreçlerinde olan bireyler, ani ve denetlenemez tutkulara fazla eğilimli oluyorlar. Herhangi biriyle sürekli ve uyumlu bir beraberlik sürdüremeyecek kadar benmerkezci, kendi sınırlamaları ve tensel zevklerine bağımlı olan bu insanların eş ruhlarını bulma yolunda katedecekleri çok fazla aşama var. Eğer onlardan biriyle birlikteyseniz ve ideal eşinizi arıyorsanız, onunla hemen "belki başka zaman" diyerek vedalaşın. Çünkü bu tiplerin arzuları karşılığında verebilecekleri pek az şeyleri oluyor ve bunları yönlendirmeyi üstlenen biri çok geçmeden karşılığını alamadığı bu ilişkiden bıkıyor. Ezoterik felsefeye göre insanların çoğu kendileriyle aynı "ışın düzeyinde" olan herkesle mükemmel ve tatmin edici bir birliktelik yaşama gücüne sahip. Kendi ışın düzeyimizde olan herhangi biriyle karşılaştığımızda da temel bir uyum duygusu oluşuyor. Çünkü ruhsal evrim sürecinin aldığı yol ve spritiüel nitelikler, bunlar ister gelişmiş, isterse ilkel düzeyde olsunlar, temelde aynı içeriğe sahipler. Ancak spiritüel eşleşme, yalnızca aynı ışın renginde olanlar arasında gerçekleşebiliyor. Dion Fortune, "Gelişim sürecinin farklı yönlerde oluştuğu bireylerde bu bağın güçlenmesini beklemek yararsızdır. Bir insan yaşamını askerlik mesleğine adamışsa, yaşamını ülkeler arasında barışın sağlanmasına adayan eşiyle yan yana yürümesi mümkün olmayacaktır" diyor. RUHEŞİNİN DE ZAMANI VAR Ezoterisyenler insan varlığının spiritüel gelişiminin yedi aşaması olduğunu söylüyorlar. Fiziksel dünya bunlardan yalnızca biri. Oysa ezoterik felsefe tarafından tanınan eşleşme yasaları, fiziksel birliktelikten daha fazlasını kapsıyor. Buna göre bir insan, işlev görecek aşamaya ulaşan yedi bedenini de aynı kişiyle eşleştiremediği sürece yaşadığı her birliktelik eksik kalıyor ve cinselliğe aç biçimde eşini aramayı sürdürüyor. Çünkü doğal olarak tüm insanlar eşit şekilde gelişmiyorlar. Günümüzde ortalama bir insanın ancak ilk üç bedeni yani fiziksel bedeni, sezgisel bedeni ve duygusal bedeni eşleşmeye yatkın oluyor. Fiziksel beden ergenlik çağında daha aktif hale geliyor. Şefkat duyguları 10'lu yaşlardan itibaren aktifleşirken, somut mental beden 20'li yaşlarda gelişiyor. Soyut düşünce 30'lu yaşlarda oturmaya başlıyor ve spritüel yapı 40'lı yaşların sonuna kadar tüm yönleriyle olgunluğa ulaşmış olmuyor. Bu nedenle gelişim derecesi yüksek kişilerin, gelişimlerinin aldığı yön belli olana kadar evlenmeyi geciktirmelerine sıkça rastlanıyor. Çoğu insan ne yazık ki, arzu-bedeninin kendine eziyet eden baskısına dayanamayarak sürekli birliktelik kurmakta acele ediyor ve karşı cinsten ilk uygun kişiyle evliliğe sığınıyor. Fiziksel olan ilk planda birleşme, üreme organlarının karşılıklı etkileşiminle bağlı. İkinci planda eşleşme, arzular karşılıklı olarak tutuştuğunda, bir erkek kadına şehvetle baktığında ve kadın da ona benzer bir tutku duyduğunda gerçekleşiyor. Üçüncü planda birleşme heyecanların duygudaşlığına bağlı. Dördüncü planda eşleşme için ortak konularla ilgili bilinç ve ilgi gerekli. Beşinci planda entelektüel duygudaşlık, altıncı planda karşılıklı spritüel idealler eşleşmeyi belirliyor. İdeal birliktelik ise yedinci planda oluşuyor. Eş ruh birlikteliğinde ilginç bir durum daha var: Bazı planlarda eşleşmeler benzerlikler sayesinde kurulurken, bazılarında zıt olanlar birbirlerine çekiliyorlar. Birinci planda zıtlıklar, ikinci planda benzerlikler, üçüncü planda yine farklılıklar çekim gücünü yaratıyor. Dördüncü planda benzer zihinler birbirini çekerken, beşinci planda farklı yaklaşımlar çekimi artırıyor. Bu bağıntılar sona erdiğinde eşleşme de sona eriyor. Altıncı plan üzerinde eşleşme tamamen ışın rengine dayanıyor. Benzer spritüel türde olanlar kendilerine benzeyen ruhlarla eşleşiyorlar. Işın türleri farklı olanlar arasında birleşme mümkün olamıyor.Ruhların farklı yaşamlarda birbirini beklemesini sağlayan; birbirini izleyen yaşamlarda buluşarak, bir kez oluştuğunda onları daima bir araya getirecek olan bağ ise ancak beşinci gelişim aşamasından sonra kurulabiliyor. EŞ RUHUNUZLA KARŞILAŞTIĞINIZ AN Birbirlerinin ruh eşleri olan insanlar, üst bedenleri'nin her biriyle karşılıklı eşleşiyor ve her eşleşmeyle de sevginin yeni boyutlarını keşfediyorlar. Karşılıklı arzulama anlamında fiziksel birliktelik, uyumu sağlıyor ve sinir sistemini dengeliyor. Sevgi, arzuları ve amaçları tek bir bütün içinde birleştiriyor ve iki kişiliği birbirine bağlıyor. Ortak bilgi hazinesinin oluşturulması, arkadaşlığın yakınlaşmasını sağlıyor. Benzer kavram ve ilkelere duydukları inanç yaşamlarını aynı kanala yönlendiriyor, aynı düzeydeki ruhsal amaç ve idealler onların birlikteliklerini tamamlıyor. Bilinç saf ruh düzeyine yükselene dek, iki ruh arasında doğan bu büyük aşk tüm sınırlamaları aşıyor ve tüm evreni, kurdukları birliğin sınırları içine çekiyor. Ezoterik filozoflar, o anda fiziksel planda gerçekleşebilecek en büyük uyarımlardan birinin başlayacağını söylüyorlar. Böylece çift "tüm planlarda" eşleşerek, "ışığa adım atıyor" ve bundan böyle artık yollarına ayrı ayrı devam etmiyorlar. Ezoterisyenler bu "kutsal birlikteliğin" ancak aynı evrim sürecinde olan bireyler arasında yaşanabileceğini kabul ediyor. Bu tür birliktelikler ölümle bile sona ermiyor. Ezoterik filozoflar, eş ruhların karşılaşmasının, daha önce var olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesine de gerekçe olarak gösterilebileceğini söylüyorlar. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız, yapmanız gereken şu: ?Her ne kadar insan yaşamının olgularıyla ya da kozmik yasalarla pek bağlantılı olmasa da, boşanmaya ilişkin yasaları çiğnemek toplumsal yaptırımlara yol açacağı ve masum birini güç duruma sokmak, kesinlikle aydınlanma yolunun bir parçası olamayacağı için durum uygun değilse vazgeçmelisiniz. Çünkü bu dünyadaki bu yaşamınız, ruhsal evrim sürecindeki ruhun yolculuğunda sadece bir aşamadan ibaret. Bu nedenle varlığınızın bu kısa gününden, bir işin onurlu biçimde tamamlanması için özveride bulunmak en iyi yol. Böylece gelecek yaşamlar için ? karma yaratmak? olarak nitelenen "geçmiş borçlar" altına girmekten kurtulabilir ve büyük aşka uyumlu bir biçimde ulaşabilirsiniz. EŞ RUHUNUZU BULUNCAYA KADAR "Düşüncelerinizin Gücü" kitabının yazarı olan, 1974'ten bu yana Münih'te kurduğu Hipnoz Araştırmaları Enstitüsü'nün başında bulunan, Almanya'nın en tanınmış hipnoz terapistlerinden Erhard F. Freitag'ın ideal eşini buluncaya kadar diğer erkeklere/kadınlara burun kıvırmaya karar vermiş olan kadınlara/erkeklere önerileri var:? Yaşamın şu yasasını aklınızdan çıkarmayın: Birisini arıyorsanız, yeryüzünde sizi de arayan biri var demektir. Eğer öyle olmasaydı siz de arayış içinde olmazdınız. Çünkü spritüel planda boşluğa giden tek bir içtepi bile yoktur. Her şey birbirine bağlıdır. İsterseniz kısa boylu, şişko ve evlilik dışı üç çocuk annesi olun. Bir erkeğin özlemini çekiyorsanız, dünyada öyle bir adam var demektir. Ufak tefek tombul kadınları seven, çocuklara bayılan ve sizin sıcak yüreğinizin ona verebileceklerini özleyen bir adam. Bir eş isteyen ve bulamayan insanların çoğu boş yere aşağılık duygusunun pençesinde kıvranırlar. Hatta bazıları, mankenler gibi genç ve alımlı olmadıkları ya da sigara reklamlarının yıldızları gibi cool ve kendinden emin görünmedikleri için hiç kimsenin onlarla ilgilenmeyeceğine inanmışlardır. Halbuki inanılmaz güzel görünen, başarılı insanların hayatı sizinkinden, benimkinden çok daha mutlu değil ki. Onlar biraz daha şanslılar belki; ama sizin de mutlaka farkında olmadığınız ve onlarda bulunmayan avantajlarınız var. Belki de bunları kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor." Erhard F. Freitag 'n, eş ruhunu bulmak isteyenler için basit önerileri var. Bunun için önce, verebileceklerinizi kafanızda netleştirmelisiniz. Kim olduğunuzu bilin, olmadığınız bir insanmış gibi davranmak için boş yere kendinizi yormayın. Kalitenizin bilincinde olun, hangi yönünüzle başka insanları çektiğinizin farkına varın. Mizahi yanınız mı, cazibeniz mi, zekânız mı, sadakatiniz mi, güven uyandıran kişiliğiniz mi, anaçlığınız mı, sportifliğiniz mi, duyarlılığınız mı, pratik yönünüz mü? Kişiliğinizin sandığının gizli köşelerini karıştırdığınızda hazine bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Erhard F. Freitag, bunu dostlara sormanın da iyi bir yöntem olacağını söylüyor. Çünkü o zaman ortaya çok şaşırtıcı sonuçlar çıkabiliyor. Doğal gördüğünüz için sizin farkında bile olmadığınız bazı özelliklerinizi onlar yüceltiyor olabilirler. Sonra sıra pratik çalışmaya geliyor. Kendinizi dünyaya, kozmosa mesaj yollayan bir verici gibi farz edin. Her sabah uyandıktan sonra yollayacağınız mesajın özü şöyle olacak: " Selam ideal eşim, eş ruhum. Ben buradayım. Sana sesleniyorum."Sonra o gün neler yapacağınızı ona anlatacaksınız. Örneğin: "Sabah onbirde kuafördeyim. Saat beşte istasyonda bir arkadaşımı karşılayacağım. Akşam köşedeki kafede oturacağım. Eğer benimle karşılaşmak istiyorsan, bugün beni nerede bulacağını biliyorsun." Tamam, kabul. Böyle okuyunca insana komik geliyor; ama Erhard F. Freitag, spiritüel olarak hazır olan bazı insanlar için sonuçların tecrübeyle sabit olduğunu söylüyor. Aslında denemekten kimseye zarar gelmez. Bu yöntemi uygulamak için aşmanız gereken tek engel mantığınız. O size daha şimdiden, hiç tanımadığınız birini bu şekilde çağırmanın mümkün olmadığını, " ruhsal telefonla " böylesi bir randevulaşmanın zırvalamaktan öte anlam taşımadığını söylemeye başladı bile değil mi? Oysa binlerce yıllık birikime sahip olan bilge filozoflar, sadece kendi üstünlüğünü tanıyan mantığın bu konuda da dar kalıplar içinde sıkışıp kalmış olduğunu söylüyorlar. Spritüel dünyada aslında " rüzgara seslendiğiniz " pek çok şeyi, başkalarının ve özellikle buna ihtiyacı olanların algıladıklarından emin olabilirsiniz. Peki bu mesajlar doğru alıcıya nasıl ulaşıyor? "Bu sadece bir dalga boyu meselesi" diyor, Erhard F. Freitag ve şöyle devam ediyor: "Aynı frekanslar buluşur, birbirlerine uyum sağlar ve güçlenirler. Alıcı ve verici, tıpkı geceyle gündüz, kadınla erkek, yaşamla ölüm gibi birbirlerine aittirler. " "Bir eş arıyorsanız bilin ki buluşmanız, ilk önce ruhsal boyutta olur, sonra bedensele geçer. Yani onunla cismen karşı karşıya geldiğinizde aranızdaki ruhsal bağlantı aslında geçmişe dayanmaktadır. Birbirini sevenler, yeni karşılaşmış olsalar bile uzun zamandır tanışıyormuş gibi hissederler." Ancak eş ararken kesinlikle yapmamanız gereken bir yanlış var: İlle de sahip olmak istediğiniz bir insana kendinizi odaklamak. Çünkü özellikle kadınlar, nedense son zamanlarda bir eşi olan ya da kendilerine ilgi göstermeyen şu ya da bu erkeği kafalarına takmaya çok eğilimliler. Sizin yapmanız gereken tek şey, ruhen uyumlu bir beraberlik kurabileceğiniz bir eş istemek. Çünkü belirli bir insanı zorla kendinize yöneltmeye çalışırsanız, büyük olasılıkla ideal eş ruhunuzun size gelmesine de engel olacaksınız. Alıntıdır Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 "Spiritüel dünyada aslında "rüzgara seslendiğiniz" pek çok şeyin başkalarının ve özellikle buna ihtiyacı olanların algıladıklarından emin olabilirsiniz." İmzama bu kadar benzer bir yazı okuyacağım hiç aklıma gelmezdi.. Teşekkürler güzel ve gerekli bir yazıydı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
black_sabbath Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 keşke bu konuda eskisi kadar ümitli olabilseydim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 bir kitapta ruheşin sadece kadın-erkek bazında değerlendirilmeyeceğini okumuştum..bu yazı ideal eş ile alakalı daha çok..ramtha -eşruhlardı sanırım kitap,yıllar oldu kitabı yanlış anımsayabilirim ama içinde okuduğum fikir bu yönde idi.yanılıyor muyum ki ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 ruh eşi kavramı birçok spiritüel kavramın aksine çok derin ve belirsiz bir kavram. Genellikle tekamülün son basamaklarında ruh eşinizle karşılaştığınız söylenir. Ama bence umudunuzu kaybetmeyin. Bu o kadar yoğun bir çekimdir farkında olmadan sürekli hayatlarınız çakışır. Bu hayatta denk gelmesiniz bile başka bir hayatta denk geleceğiniz kesin. bu sırada bahsettiğiniz sanırım ruh eşi değil de ruh ikizi kavramı olsa gerek. RUh ikizi ile ruh eşi kavramları çok karıştırılır, ikisi bambaşkadır. Ruh ikizi birden fazla olbilir, genellikle enerjisel olarak birbirine çok benzeyen ruhlara ruh ikizi denir. Ruh ikizleri, birbirlerine yoldaş olurlar ve ruh eşine göre çok daha fazla denk gelirsiniz (genellikle ruh ikizleri aradaki güçlü bağı aşkla karıştırılır ve bu tehlikelidir.) Çok fazla benzer yönleri vardır. Ama ruh eşi kavramı daha farklıdır. Tabi ki kadın erkek diye ayıramayız, ruhun cinsiyeti yok sonuçta. Ama kesinlikle ruh eşinde, ilahi aşkın bir unsuru olan bütünleşme mevcuttur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 diyelim biri var. beni her türlü seven her türlü kabul eden. öyle ki hissettiği şeyler takıntı mı değil mi emin değilim ama bana karşı sürekli affedici hatta bazen bir ebeveynin çocuğuna baktığı gibi bakıp öyle sarıp öyle affediyor. emin değilim bir ruh eşinin olabileceği ihtimali sanki hayal gibi. güzel konu teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Benim daha birkaç kere enkarne olmam gerek ruheşimi bulmam için Ama ruh ikiz(leri)mi bulmuş olabilirim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perhaps Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Bulursak kaybedebilirmiyizki ben kesin kaybederim var bende o potansiyel :/neyse ben bi bulayımda umarım kaybetmem..:/ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MySToGaN Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Aslında sizin de kolayca tahmin edeceğiniz gibi ideal evliliklere nadiren rastlanıyor. Buna karşın evlilik kararını veren herkes, bunun kendisine yeryüzündeki en büyük mutluluğu getireceğine inanıyor. İnsanlar umutlarını bu tek maceraya bağlıyor ve nadiren ruhlarının arzu ettiğini elde ediyorlar. Evliliklerin çoğu, karşılıklı hoşgörüden başka bir şeye dayanmıyor. Çoğu çift yalnızca toplumun baskısı nedeniyle bir arada olmayı sürdürüyor.yazıdada belirttiği gibi Bu Devirde ruh eşini bulan çok çok az insan var demek çünkü boşanmalar gün geçtikçe artıyor Buda yazının doğru olduğunun kanıtı Paylaşım için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
I like myself Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 bulduk, kaybettik diyelim. ozaman başkasının da ruh eşi olabiliyomuş demek ki. bu da demek oluyo ki senin ruh eşin bikaç kişiye uyabiliyo ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 bulduk, kaybettik diyelim. ozaman başkasının da ruh eşi olabiliyomuş demek ki. bu da demek oluyo ki senin ruh eşin bikaç kişiye uyabiliyo ? genelde kaynaklar bir kere bulunduğunda, hiçbir yaşamda kaybedilmeyeceini söyler. (Esasında kaybolan bir durumda yok, sadece tekamül seviyesine göre plan dahilinde gerçekleşiyor.) Yukarıda da yazdığı gibi bir kere buluşan ruh eşleri ayrılırsa, tabiri caizse kuruyorlar ve yalnızlaşıyorlar. Haliyle böyle bir vaka var mı bilmiyorum, varsa bile ruh eşiniz başka birinin eşi olabilir ama ruh eşi olamaz. Herkesin tek ruh eşi vardır. Birbirine tam uyan iki yapboz parçası gibi, başka bir parçanın uyması imkansız. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rapit Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2011 okurken gözlerimin yorgunluktan okumayı istememesine ragmen sonuna kadaro kudum çok güzel bir konu emeğine sağlık dostum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
apocalypse Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 2 ihtimal var bence .. 1-tekamül süreci biter ve ruh eşine ebediyen kavuşuruz 2-tekamül süreci biter ve ruh eşine ihtiyaç duymayacak bir duruma geliriz.. (2. ihtimali daha gerçekci buluyorum) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Ruh eşin aslında fikri özgür düşüncesi özgür yüreğinde hissettiğin gerçek olan bu sensin! sen kendinle bütünleştiğinde güçlü bir pozitif enerji yaymakta olursun çekim yasası denen aslında sendeki bu seni farkedenlerin kendilerinde bu en saf halini görmektedirler! aşık olduğumuz aynada(insan) yansıyan içimizdir! insan kendi gibi olan kendi sevebileceği gibi, kendini olduğu gibi kabullenebileceği bir birlikteliktir ruh eşliliği. bir insan ruh eşinden önce kendini bulması(bilmesi) gerekiyor! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
smother Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 yazıdada belirttiği gibi Bu Devirde ruh eşini bulan çok çok az insan var demek çünkü boşanmalar gün geçtikçe artıyor Buda yazının doğru olduğunun kanıtı Paylaşım için teşekkürler. Yazıyı bir daha oku, her evlendiğin/aşık olduğun kişi ruh eşin diye birşey yok. Ruh eşinle illa evleniceksin diye birşey de yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MySToGaN Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2011 Yazıyı bir daha oku, her evlendiğin/aşık olduğun kişi ruh eşin diye birşey yok. Ruh eşinle illa evleniceksin diye birşey de yok. Yazıyı Birdaha Okumama Gerek yok Anlatmak istediğimi anlamamışsın alıntı yaptığım kısıma katıldığımı belirttim (insanların genelde birlikte olma sebeblerini). illa ruh eşiyle evlenmesinden bahsetmedim ztn Senin Yazdığınla Bnm yazdıklarım arasında bağlantı kuramadım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Güzel paylaşım... Teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Prophet Of Death Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Ruh eşim bir üstte ve onu kaybetmemek için ruhumu çıkartıp onu koydum yerine ruhum olması daha bir anlamlı geliyor eşim olması ayrı bir şey olurdu güzel bir şey Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sabrina Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 bu konuyla ilgili efsaneler bile var. Yunan mitolojisinde bir inanışa göre; Olimpos Tanrılarından önce kainatı yöneten Titanlar insanı ilk önce iki başlı, dört bacaklı, dört kollu yaratmışlar. Ancak Tanrılar,kendilerinden daha mükemmel olan bu yaratığı kıskanmışlar. Derken savurdukları şimşeklerle bu bütünleşmiş harikulade yaratığı ortadan ikiye ayırmışlar. O ayrılan bütünün bir parçası kadın diğer parçası erkek olarak yeryüzüne karıştırılarak dağıtılmış, dev tanrılar Titanlar tarafından... İşte o gün bu gündür kadın, erkek olsun yeryüzünde hep öteki yarısını yani ruh eşini arar dururmuş... diye... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
who cares Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2012 bu konuyla ilgili efsaneler bile var. Yunan mitolojisinde bir inanışa göre; Olimpos Tanrılarından önce kainatı yöneten Titanlar insanı ilk önce iki başlı, dört bacaklı, dört kollu yaratmışlar. Ancak Tanrılar,kendilerinden daha mükemmel olan bu yaratığı kıskanmışlar. Derken savurdukları şimşeklerle bu bütünleşmiş harikulade yaratığı ortadan ikiye ayırmışlar. O ayrılan bütünün bir parçası kadın diğer parçası erkek olarak yeryüzüne karıştırılarak dağıtılmış, dev tanrılar Titanlar tarafından... İşte o gün bu gündür kadın, erkek olsun yeryüzünde hep öteki yarısını yani ruh eşini arar dururmuş... diye... Banada annem böyle anlatmıştı bu yüzden herkesin bir erkek/kız arkadaşı olması gerekirmiş yani insanlar yalnız başlarına yapamazlarmış eş gerekliymiş yinede Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nazirella Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2012 Çok güzel safım ben umudumu ne olursa olsun yetirmiyorum seslenmekten vazgeçmiyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dominic Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2012 hala ruh eşi konusuna hayatımın aşkı diye bakıyorsunuz gerçekten çok ilginçsiniz. ruh eşi demek hayatının aşkını buldun git evlen demek değil ki.. yazı da da açık açık belirtmiş enerjinin tam halini oluşturan iki aynı yarım parçaların her biridir ruh eşi.. aşka vurmanız çok tuhaf geldi bana.. hepiniz aşk acısı çekiyorsunuz hepinizin kalbi kırık diye sanırım böyle bir şeyi aşk diye tanımlamak istiyorsunuz.. ama kendinizi daha fazla kandırmayın bence.. sana aşık olmak istiyorum ruh eşim bana gel diye çağırmak yerine meditasyon yapın, nerede olabileceğini tahmin edin.. kendinizi üzmeyin lütfen.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eccshadows Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2012 Ruh eşimi bulduğuma inanıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nazirella Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2012 hala ruh eşi konusuna hayatımın aşkı diye bakıyorsunuz gerçekten çok ilginçsiniz. ruh eşi demek hayatının aşkını buldun git evlen demek değil ki.. yazı da da açık açık belirtmiş enerjinin tam halini oluşturan iki aynı yarım parçaların her biridir ruh eşi.. aşka vurmanız çok tuhaf geldi bana.. hepiniz aşk acısı çekiyorsunuz hepinizin kalbi kırık diye sanırım böyle bir şeyi aşk diye tanımlamak istiyorsunuz.. ama kendinizi daha fazla kandırmayın bence.. sana aşık olmak istiyorum ruh eşim bana gel diye çağırmak yerine meditasyon yapın, nerede olabileceğini tahmin edin.. kendinizi üzmeyin lütfen.. bana cevap olarak yazdıysan aşktan bahsetmemiştim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dominic Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 14, 2012 bana cevap olarak yazdıysan aşktan bahsetmemiştim hayır sana cevap olarak değil bireysel algılama genel olarak cevap verdim.. böyle düşünenlere yada .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.