nevermore Oluşturma zamanı: Temmuz 4, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 4, 2010 Agartha’nın her zaman yer altında olmadığı ve her zaman orada kalmayacağı söylenmiştir. M. Osendowki’nin yazılarına göre Agartha cemaatlerinde yaşayanların mağaraları terk edip yüzeye dönecekleri bir vakit gelecektir. Görünür dünyada sırra kadem basmadan önce başka bir isimleri vardı, ancak ayrılışlarının ardından başka bir isim, ‘ulaşılamaz’, ‘erişilemez’ ‘dokunulmaz’ anlamlarına gelen Agartha ismini aldılar. Çünkü M. Ossendowski’ye göre altı bin yıl önce barış içinde yaşadıkları bir yer kurmayı daha uygun gördüler. Tesadüf bu ya bu tarihleme batı kültürünün Karanlık Çağları’na (Demir Çağı), yani Kali Yuga’nın başlangıcına tekabül etmektedir. Kali Yuga Manvantara’nın görüldüğü dört dönemden sonuncusudur. Onların tekrar ortaya çıkışı çağın genel amacıyla uyum içinde olacaktır. Daha önce başka yerlerde bütün tradisyonlarda farklı sembollerle temsil edilen gizli veya kayıp bir şeylerden bahsedildiğini daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Genel bir şekilde yaklaşırsak bu bütün dünyevi insanlık için geçerlidir ve Kali Yuga’nın tabiatına dair bir şeyler söyler. Çağımız belirsizlik ve kafa karışıklığı çağıdır. Bu şartlar egemen oldukça, ‘Gizem Okulları’nın erdirici bilgisinin ve bu döngünün veya çağın öncesinde yaşanan tarihin gizli kalması gereklidir. Doğru ve tradisyonel öğretiye göre inisiye etmeyi öneren gizli örgütler, bilginin ruhu, dünyanın Ruhani Merkezi denilen şeyle olan bağın dışsal temsillerinden başka bir şey olmayan sembollere artık can veremezken, bir gölgeden başka bir şey değildir. Böyle zamanlarda, özellikle ruhani merkezin doğrudan ve destekleyici gücünün hissedilmediği zamanlarda, tradisyonun eksikliği açıkça hissedilir. O halde, daha önce söylediğimiz gibi, mesele onun kaybolması değil, saklanmış olmasıdır. Üstelik herkes için saklı da değildir, bazıları ona tümüyle sahiptir. Bu durum isterse başkalarının da bulabileceğini vaat etmektedir. Herkes onu kendi başına aramaktadır, arayış içinde olanların çabası eylem ve tepki yasasına göre armonik titreşimi uyandırmaktır, bu uyum onları Mutlak Merkez ile ruhani birliğe sokacaktır. Bu, geleneksel olarak ritüellerde ‘Dünyanın Merkezi’ denilen bir ruhani merkeze yönelme şeklinde sembolize edilen iradenin yönlendirilmesidir. Fakat Kali Yuga’da ilerledikçe bu gizli merkezle birliği, dışsal doğayı temsil eden ikincil merkezlerden ayırmak zorlaşmaktadır. Tradisyona göre çağ kapanmaya başlarken aynı zamanda tamamlanır, bütünselliğe döner ve insan ilksel varlık haline yavaş yavaş dönüş yaparken yeni çağa karışarak kaybolur. Avrupa’da çeşitli örgütlenmelerin merkezle bilinçli birliği asırlardır kopuk görünmektedir. Bu kopma birden olmamış, birbirini takip eden çeşitli aşamalarda gerçekleşmiştir. Bu kopuş aşamalarından ilki XIV asrın başlangıcında yaşanmıştır. Şövalyeler Tarikatı hakkında daha önce başka bir yerde söylediklerimiz onların esas amaçlarından birinin Doğu ile Batı arasında iletişimi yeniden kurmak olduğunu açık kılmaktadır. Bu iletişim bahsettiğimiz gerçek merkezi anlamak için hayati bir önem arz etmektedir. tarih boyunca Merkez’in her zaman Doğu’da bir yerlerde olduğu söylenmiştir. Tapınak Şövalyeleri Tarikatı’nın yıkımından sonra, Gülhaçcılık veya bu adla kabul edilen şey, aynı gelenekte devam etmiş, ama daha gizli bir yol seçmiştir. Rönesans ve reform hareketi yeni bir aşamayı işaret eder. Son olarak Saint-Ives’in akla getirdiklerine göre, tam kopma 1648 yılında Westfalia paktına tesadüf eder ve Otuz Yıl Savaşları’yla sona erer. Otuz Yıl Savaşları’nın ardından birçok yazarın gerçek Gülhaçlıların Avrupa’yı terk ederek Asya’ya yerleştiklerini bildirmesi dikkat çekicidir. Agartha’daki iç halkayı oluşturan on iki Gülhaç Ustası olduğunu hatırlamak önemlidir, bu durum Mutlak Merkez etrafında oluşan birçok ruhani örgütlenmenin sistemiyle ortaktır. Bu zamandan beri gerçek erdirici bilginin korumacılığı batılı örgütlerde değildir, Swedenborg da bu vakitten sonra kayıp kelimeyi ararken Tibet ve Tartaria bilgeleriyle birlikte çalışmanın şart olduğunu ileri sürmüştür. Öteyandan Anna Caterina Emerich aynı bölgede kendisinin ‘Peygamberler Dağı’ dediği gizemli bir yere dair bir vizyon görmüştür. Bütün bunlara, Büyük Beyaz Loca fikrinin, Madam Blavatsky’nin gerçek anlamlarını bilmeden edindiği malumat kırıntılarından çıktığını ekleyelim. Kavrayıştan yoksun olanlar onu hayali Agartha, komik bir parodi olarak tarif ettiler. René Guenon Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar