Jump to content

Yaradılış İlahileri


nevermore

Önerilen Mesajlar

Paylaşacağım ilahiler Samuel Noah Kramer'in "SÜMERLERİN KURNAZ TANRISI ENKİ" kitabından alınmıştır . İlahiler tabletlerde ve ve parçalanmış parşömenlerde bulunduğu için bazı yerler eksik , doğal olarak ktabada eksik girmiş.

okumadıysanız tavsiye ederim:thumbsup:

 

 

ENKİ VE NİNHURSAG:

SÜMER CENNET MİTİ

 

Kent kutsaldır….. Dilmun ülkesi kutsaldır.

Sümer kutsaldır….. Dilmun ülkesi kutsaldır.

Dilmun ülkesi kutsaldır, Dilmun ülkesi saftır,

Dilmun ülkesi saftır, Dilmun ülkesi aydınlıktır.

 

 

O yalnız birisiyle Dilmun’da yattıktan sonra,

-

Enki karısıyla yattıktan sonra - yer,

O yer saftır,

o yer aydınlıktır.

O yalnız birisiyle Dilmun’da yattıktan sonra,

-Enki Ninsikila’yla yattıktan sonra-yer,

o yer saftır,

o yer aydınlıktır.

Dilmun’da kuzgun gaklama sesleri çıkarmaz,

Dar-kuşu, dar-kuşunun feryadını çıkarmaz.

Aslan öldürmez,

Kurt kuzuyu kapmaz.

Oğlakları kıskıvrak eden yabani köpek bilinmez.

Tahıl-yutan domuz bilinmez.

Dul kadın çatıya çimlendirilmiş arpa serer.

Yukarıdaki kuşlar onu yemez.

Güvercin boynunu bükmez.

Gözü ağrıyan, “gözüm ağrıyor” demez.

Başı ağrıyan, “başım ağrıyor” demez.

 

Yaşlı kadın, “Ben yaşlı bir kadınım,” demez.

Yaşlı erkek, “Ben yaşlı bir erkeğim” demez.

Kız yıkanmaz: akar sular kenti doldurmaz;

Irmağı geçen… demez.

Onun tarafında ağlayan dönüp durmaz;

Şarkıcı ağıt yakmaz;

Kentin yanında o hiç yas tutmaz.

 

 

Utu, gökyüzünde dikilen…

toprağın suyunu akıtan ağızdan

topraktan ona tatlı su getirdi.

Geniş sarnıçlarına su doldurur.

Onlardan [Ninsikilla’nın] kenti bol su içer,

Dilmun onlardan taşan suları içer.

 

Onun acı su kaynağı tatlı su kaynağıdır şimdi.

Onun ürün yüklü tarlaları ve çiftlikleri tahıl öbeklerine döner.

Onun kenti ülkenin setidir şimdi,

Dilmun ülkenin setidir.

Şimdi Utu tarafından, bu gün, tam da böyle olmuştur.

 

 

Yalnız olan kişi, kurnaz kişi, ülkenin anası Nintu’nun önünde,

Enki, kurnaz kişi, ülkenin anası Nintu’nun önünde,

ersuyuyla hendekleri dolduran penisi var,

meni seliyle sazlığı dolduran penisi var,

kucağı örten soylu örtüyü yırtıp açan penisi var.

 

“Bataklıkta kimse yürümesin” dedi yüksek sesle.

“Bataklıkta kimse yürümesin” dedi Enki.

An’ın hayatı üzerine yemin etti.

 

 

Nintu, ülkenin anası, halis yağ gibi,halis yağ gibi,

Kıymetli yağ gibi,

Ninmu’yu doğurdu.

 

Enki şimdi de, dokuz günlük gebelikten sonra tanrıça Ninkurra’yı doğuran Ninmu’yu döller

Ninmu ırmağın kıyısına çıkar.

Enki bataklığın dışında yol alır, yol alır.

Sukkal’ı İsimud’a şöyle der:

“Güzel genç kızı öpeyim mi?

Güzel Ninmu’yu öpeyim mi?

Sukkal’ı İsumud onu yanıtlar:

“Güzel genç kızı öp.

Güzel Ninmu’yu öp.

Kralım için kuvvetli bir rüzgar estireceğim.

Kuvvetli bir rüzgar estireceğim.”

 

Enki tek başına kayığa ayak basar,

Sonra onu kuru toprağa çeker.

Onu alır, öper onu,

Enki ersuyunu dölyatağına boşaltırl

 

O ersuyunu dölyatağına tutar, Enki’nin ersuyunu.

Bir gün ona bir aydır, iki gün ona iki aydır,

Dokuz gün ona dokuz aydır, Kadınlık ayıdır,

Halis yağ gibi, halis yağ gibi, kıymetli yağ gibi

Ninmu halis yağ gibi, halis yağ gibi, kıymetli yağ gibi,

Ninkurra’yı doğurdu.

 

 

Ninkurra ırmağın kıyısına çıkar,

Enki bataklığın dışında yol alır,yıl alır.

Sukkal’ı İsimud’a şöyle der:

“Güzel genç kızı öpeyim mi?

Güzel Ninkurra’yı öpeyim mi?

Sukkal’ı İsimud onu yanıtlar:

“Güzel genç kızı öp.

Güzel Ninkurra’yı öp.

Kralım için kuvvetli bir rüzgar estireceğim.

Kuvvetli bir rüzgar estireceğim.”

Enki tek başına kayığa ayak basar.

Sonra onu kuru toprağa çeker.

 

Onu alır, öper onu.

Enki ersuyunu dölyatağına boşaltır.

 

O ersuyunu dölyatağında tutar, Enki’nin ersuyunu.

Bir gün ona bir aydır.

İki gün ona iki aydır.

Dokuz gün ona dokuz aydır. Kadınlık Ayıdır.

Halis yağ gibi, halis yağ gibi, kıymetli yağ gibi.

Ninkurra halis yağ gibi, halis yağ gibi, kıymetli yağ gibi.

Şehvetli kadın Uttu’yu doğurdu.

 

 

İkinci bir defa suyla doldurarak,

Hendekleri suyla doldurdu,

Kanalları suyla doldurdu,

Ekilmemiş toprakları suyla doldurdu.

 

Keyiflenen bahçıvan

Onu kucaklar [ona şöyle der]:

“Kimsin sen bahçemi [sulayan]?”

 

Enki bahçıvanı yanıtlar:

“….[kırık dize]

[….’larındaki elmaları getir bana.]

[(?) Asmalarındaki üzümleri getir bana.]”

…[(?) ’larındaki salatalıkları getirdi ona],

….’larındaki elmaları getirdi ona,

(?) Asmalarındaki üzümleri getirdi ona,

Hepsini kucağına yığdı.

 

 

Enki - yüzünün rengi atmış-asayı kavradı,

Uttu’ya doğru yola koyuldu.

“Evinde ihtiyaçları olan[?]: Aç kapıyı!

Aç kapıyı!

“Sen- kimsin sen?”

“Ben sana ödül olarak salatalık, elma ve üzüm verecek olan bahçıvanım.”

Evinin kapısını açarken yüreği yerinden oynadı Uttu’nun.

Enki Uttu’ya, şehvetli kadına [?],

…[[?]’larındaki salatalıkları verdi,

….’larındaki elmaları verdi,

[?] asmalarındaki üzümleri verdi.

Şehvetli kadın [?] Uttu kab’ına vurur,

Ellerini çırpar.

Enki Uttu’yu kaldırdı,

Onu aldı, kucağına yattı,

Gövdesini okşadı, sıvazladı,

Onu aldı, kucağına yattı.

Körpenin içine işledi, öptü onu.

Enki ersuyunu dölyatağına boşalttı.

O ersuyunu dölyatağında tuttu,Enki’nin ersuyunu,

Baştan çıkarıcı kadın Uttu der ki: “Oh, güç [benim] gövdemde!”

Der ki: “Oh güç içerde!

Oh! Benim gücüm dışarıda!”

 

Ninhursag ersuyunu onun gövdesinden sildi [?].

 

 

Enki bataklığın dışında yol alır, yol alır.

Sukkal’ı , İsimud’a şöyle der:

“Yazgılarını [henüz ] belirlemediğim [?] bitkilerden.

Bu nedir tanrılar aşkına? Bu nedir tanrılar aşkına?”

Sukka’ı İsumud onu yanıtlar:

“Kralım, ağaç otudur,” der ona.

Onu Enki için keser. O da yer.

“Kralım bu bal-otudur,” der ona.

Onu Enki için koparar.O da yer.

“Kralım, bu yabani ottur,”der ona.

Onu Enki için koparır. O da yer.

“Kralım, bu yabani ottur,” der ona.

Onu Enki için keser. O da yer.

“Kralım, bu apasar-otudur,” der ona.

Onu Enki için koparır. Oda yer.

“Kralım, bu diken-otudur,”der ona.

Onu Enki için keser, O da yer.

“Kralım, bu kebere-otudur,” der ona.

Onu Enki için koparır. O da yer.

“Kralım, bu …-otudur,” der ona.

Onu Enki için keser. O da yer.

“Kralım, bu amharu-otudur,”der ona.

Onu Enki için koparır. O da yer.

 

 

 

Ninhursag Enki’yi vulvasına oturtu:

 

“Kardeş, neren ağrıyor?”

“Kafam ağrıyor.”

“Abu’yu doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Çenem ağrıyor.”

“Ninhulla’yı doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Ağzım ağrıyor.”

“Ninkasi’yi doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Boğazım ağrıyor.”

“Nazi’yi doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Kolum ağrıyor.”

“Azimua’yı doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Kaburgam ağrıyor.”

“Ninti’yi doğurdum senin için.”

“Kardeş neren ağrıyor?”

“Ag’ım ağrıyorl”

“Enşag’ı doğurdum senin için.”

 

Doğurduğun küçükler için…

Abu bitkilerin kralı olsun.

Nintulla Magan’ın efendisi olsun.

Ninsutu Ninazu’yla evlensin.

Ninkasi arzuyu doyuran olsun.

Nazi Nindara’yla evlensin.

Ninti ayların kraliçesi olsun.

Enşag, Dilmun’un efendisi olsun.

Ey Enki Baba sana şükürler olsun!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ENKİ VE NİNMAH:

İNSANIN YARATILIŞI

 

 

 

O günlerde

 

O gecelerde

 

Gök ile yer [kasvetliydi],

 

O yıllarda

 

Yazgılar belirlendikten sonraki yıllarda,

 

Anunna[lar] doğmuştu,

 

tanrıçalar evlilikle birleşmişti,

 

tanrıçalara gök ile yerden payları verilmişti,

 

tanrıçalar… döllendikten sonra [?],

 

doğum yaptılar,

 

tanrılar… yiyecekleri… kendi yemek odalarında

 

…yapmak zorunda kaldıktan sonra,

 

Büyük tanrılar çalışır,

 

genç tanrılar sepet taşır,

 

tanrılar kanal kazar,

 

kirli harali’lerini yığarlar,

 

tanrılar eziyet çeker,

 

hayatlarından şikayet ederler,

 

O günlerde, kurnaz kavrayışlı biri,

 

Var olan bütün tanrıları biçimleyen,

 

Enki, derin dalgaların kabardığı denizde-

 

Ortasına bakmaya kimsenin cesaret edemediği-

 

yatağında tembellik eder,

 

uykudan kalkmayacak,

 

tanrılar hayıflanır [ve] söylenirler [ ken].

 

Derinlerde yatana,

 

Yatağından kalkmayacak olana,

 

Nammu, ilksel ana,

 

bütün büyük tanrıları doğurmuş olan,

 

tanrıların gözyaşlarını oğluna getirdi:

 

“Sen, sere serpe yatan,

 

sen uykusundan kalkmayacak olan:

 

tanrılar- benim elimden çıkanlar-…(ini dövüyorlar.

 

 

 

Kalk oğlum, yatağından,

 

Göster hünerini zekice.

 

Tanrılar için hizmetkarlar[?] yarat.

 

Sepetlerini bir kenara atsınlar.”

 

Anasının sözüyle yatağından kalktı Enki.

 

 

 

Tanrı, semirmiş kutsal bir oğlağı gözden geçirdi…

 

kurnaz (ve) kavrayışlı olan,

 

arayanlara kılavuzluk eden,

 

şeylere biçim veren hünerli kişi,

 

sigensigdu’ları meydana getirdi,

 

 

 

Enki yanına dikti onları, dikkatle baktı onlara.

 

Enki, şekilleyici, onların kafalarına akıl koyduktan sonra,

 

Anası Nammu’ya şöyle dedi:

 

“Ana, adını koyduğun yaratık- var edildi.

 

Tanrıların angaryaları ona yüklendi.

 

Abzu’nun üzerinde bulunan kilin ‘öz’ünden yoğruldu.

 

Sigensigdu’lar bu kilden koparacaklar.

 

Sen ona biçim ver.

 

Ninmah senin yardımcın olsun.

 

Ninimma,

 

Suzianna,

 

Ninmada,

 

Ninbara,

 

Ninmug,

 

Musargaba,

 

Ningunna

 

Sen biçimlediğin gibi sana hizmet etsinler.

 

Anam, onun yazgısını belirle.

 

Ninmah tanrıların angaryalarını ona yüklesin.”

 

 

 

 

 

 

 

Enki onların…işlerine hoşgörüyle baktı.

 

Yürekleri sevinçle coştu.

 

Anası Nammu ve Ninmah için bir ziyafet düzenledi.

 

Namtar’ı soylu sigensigdu’ların önderi yaptı,

 

Ekmek olarak,gi-sag yediler,

 

An ve Enlil için, efendi Nudimmud kutsal oğlaklar kızarttı.

 

Bütün büyük tanrılar övdü onu.

 

“Ey derin kavrayışın efendisi: senin kavrayışın kimse de yoktur!

 

Ey Enki, yüce soylu: senin yaptığını kimse yapamaz!

 

Sen-babacan bir baba gibi-

 

Bütün ülkelerin….’ni, me’lerini koruyup kollayansın.”

 

 

 

Enki ve Ninmah bol bira içtiler, yürekleri coştu.

 

Ninmah Enki’ye şöyle dedi:

 

“Bir insanın biçimi üstüne, iyi ya da kötü,

 

İyi ya da kötü bir yazgı belirleyeceğim.

 

Canımın istediği gibi.”

 

 

 

Enki Ninmah’ya karşılık verdi:

 

“İyi ya da kötü, sana gelen yazgıya- karşı koyacağım.”

 

Ninmah abzu’yu kapsayan kilden aldı.

 

 

 

İlk olarak, uzattığı zaman kaskatı [?] ellerini bükemeyen bir erkek yaptı.

 

Uzattığı zaman kaskatı ellerini bükemeyen bu ilk adamı gören Enki,

 

Onun yazgısını belirledi, kralın hizmetkarlığına atadı onu.

 

 

 

İkinci olarak kör olmasına karşın görebilen bir adam yaptı,

 

Kör olmasına karşın görebilen bu adamı gören Enki,

 

Onun yazgısını belirledi, şarkı sanatını verdi ona,

 

Kralın önünde uşumgal-lirin baş [müzisyenliğine] atadı onu.

 

 

 

Üçüncü olarak tutmayan ayakları …lı bir adam yaptı.

 

Tutmayan ayakları…lı bu adamı gören Enki,

 

…gümüş gibi, melam’ını verdi ona.

 

 

 

Dördüncü olarak ersuyu damlayıp duran bir erkek yaptı.

 

Ersuyu damlayıp duran bu adamı gören Enki,

 

“büyü” sularında yıkadı onu…..

 

 

 

Beşinci olarak doğurganlığı olmayan bir kadın yaptı.

 

Onun yazgısını belirledi, ona bir harem yaptı.

 

 

 

Altıncı olarak, gövdesinde penisi ya da vulvası olmayan bir şey yaptı.

 

Gövdesinde penisi ya da vulvası olmayan bu şeyi gören Enki,

 

Koca yeryüzündeki adıyla seslendiği Enlil’e-

 

- krala- hizmet etmeyi yazgıladı ona.

 

 

 

 

 

Enki mangalı yere yıktı,

 

Fena halde hilekarlık etti.”

 

 

 

Yüce efendi Enki Ninmah’a şöyle dedi:

 

“Biçimlediklerinin her biri için, yazgı belirledim,

 

Onlara ekmek verdim.

 

Şimdi ben senin için bir tane yapacağım - ve sen

 

Yeni doğanın yazgısını belirleyeceksin!

 

Bir başı….ortasında [?] bir ağzı [?] olan bir şekil yaptı Enki.

 

 

 

Ninmah’a şöyle dedi:

 

“Kadının dölyatağına akan ersuyunu yapan penis

 

O kadına dölyatağında doğurganlık verdi.”

 

 

 

Ninmah….onun doğumunda hazır bulundu.

 

O kadın, onun ortasında [?] … bir ağız ortaya çıkardı.

 

 

 

İkinci olarak bir umul yaptı [Enki]- kafası hastalıklıydı

 

ve…-yeri hastalıklıydı,

 

hastalıklıydı gözleri, hastalıklıydı boynu,

 

soluğu tükenmişti, kaburgaları sallanıyordu, hastalıklıydı akciğerleri,

 

hastalıklıydı yüreği, hastalıklıydı iç organları.

 

 

 

Boynunu destekleyen [?] el ağzına ekmeği koyamadı,

 

Parçalanmış [?] omurgası acı içindeydi,

 

Omuzları düşüyor, ayakları titriyordu, tarlaya [?] yürüyemezdi [?].

 

 

 

Enki Ninmah’a şöyle dedi:

 

“Her biçimlediğinin yazgısını belirledim.

 

ekmek verdim.

 

Şimdi de sen benim biçimlediğimin yazgısını belirle.

 

Ekmek ver ona.”

 

 

 

Ninmah umul’u gördüğü zaman ona döndü.

 

Yaklaştı umul’a, ona sordu-ama o konuşamıyordu.

 

Ona yemesi için ekmek getirdi,

 

Uzanamıyordu.

 

…..yapamıyordu.

 

Ayağa kaldırdı, oturamıyordu,

 

uzanamıyordu,

 

ev inşa edemiyordu,

 

ekmek yiyemiyordu.”

 

 

 

Ninmah Enki’ye karşılık verdi:

 

Yaptığın ne canlıdır ne ölü.

 

Hiçbir şeyi kaldıramıyor.”

 

 

 

Enki Ninmah’yı yanıtladı:

 

“Bükülmez elli adamın yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

Kör adamın yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

sakat ayaklı adamın yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

ersuyu damlayıp duran adamın yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

doğurganlığı olmayan kadının yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

penisi ya da vulvası olmayanın yazgısını belirledim ben,

 

ona ekmek verdim;

 

Kardeşim, [şimdi de sen umul’un yazgısını belirle,

 

Ona ekmek ver.]

 

 

 

 

 

Bak, sen gökyüzünde oturmadın,

 

yeryüzünde oturmadın,

 

‘yükselmiş yüzünü’ ülkeye getirmedin.

 

Yeryüzünde oturmadın.

 

Sözlerin benim için yapılan evde duyulmadı.

 

Yeryüzünde yaşamadın.

 

Benim için yapılan kentte ihanet ettin bana

 

Kentim saldırıya uğradı,

 

Evim yerle bir edildi,

 

Oğlum esir alındı.

 

 

 

Şimdi burada bir mülteciyim,

 

Ekur’dan kaçmış biri.

 

Şimdi kendimi senin elinden kurtaramıyorum.”

 

 

 

Enki Ninmah’ı yanıtladı:

 

“Ağzından çıkan sözcüğü – kim değiştirebilir ki?

 

Umul, kötürüm[?] yaratık(?))-

 

kaldır onu kucağından.

 

…elbette hoşnutlukla bakar senin işine.

 

O bana kusurlu bir el verdi [?]-

 

Kim ona karşı çıkabilir ki!

 

Onun [?] sırtı [?] için benim ….’imi al,

 

Elini onun ağzına koy.”

 

 

 

 

 

“Ey kardeşim, kahramanca kuvvetimi [över misin]?

 

Şarkılar…[söyler misin]?

 

Onları işitecek tanrılar…

 

Bırakın umul benim evimi yapsın,

 

 

 

“Ninmah yüce efendi Enki’yle rekabet edemedi.

 

Ey Enki Baba, senin övgün tatlıdır.”

 

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Enki, Abzu’nun kralı- hakkı olduğu üzere-

 

Kendi azametini ilan eder-

 

“Babam,yukarının ve aşağının hükümdarı,

 

niteliklerimi yukarıya ve aşağıya saçtı.

 

 

 

“Yüce ağabeyim, bütün ülkelerin hükümdarı,

 

bütün me’leri bir araya topladı,

 

Benim ellerime koydu me’leri.

 

Enlil’in evi, Ekur’dan,

 

Abzu’ma, Eridu’ya, taşıdım güzel sanatları ve zanaatları.

 

 

 

“Ben gerçek dölüm, yabani öküzden fırlayan.

 

Ben An’ın yol gösteren oğluyum.

 

Ben “Aşağıdaki Büyük”ün üstünde kopan büyük fırtınayım:

 

Ben ülkenin üstündeki yüce efendiyim.

 

 

 

“Ben hükümdarlar arasında birinciyim.

 

Ben bütün ülkelerin babasıyım.

 

Ben tanrıların ağabeyiyim,

 

hegal benim içimde tamamlandı.

 

“Ben yukarda ve aşağıda mührü elinde tutanım.

 

Ben ülkelerde kurnaz ve bilgeyim.

 

“Ben kral An’ın yanında, An’ın kürsüsünde,

 

Adalet getirenim.

 

Ben kur’a gözünü dikenim,

 

Enlil’in yanında yazgıları belirleyenim:

 

Güneşin doğduğu yerde

 

Yazgıları belirlemeyi ellerime o koydu.

 

 

 

“Ben Nintu’nun gerçekten gözettiğiyim:

 

Ben Ninhursag’ın iyi bir ad verdiğiyim.

 

 

 

“Ben Anunna-tanrıların önderiyim.

 

Ben An’ın doğuştan yol gösteren oğluyum.”

 

 

 

 

 

Efendi yüceliklerini ilan ettikten sonra,

 

Ulu prens kendini methettikten sonra,

 

Anunna-tanrılar dua ve yakarışla ayağa kalktılar.

 

“Güzel sanatları ve zanaatları kollayan efendi,

 

karar vermede usta, çok sevilen-

 

Ey Enki, şükürler olsun sana.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İkinci kez aldığı zevk nedeniyle,

 

Enki, Abzu’nun kralı, kendi azametini ilan eder-

 

Hakkı olduğu üzere:

 

“Efendiyim be,

 

Sözü ebedi olan,

 

Ben ölümsüzüm.

 

 

 

Benim emrimle ahırlar kuruldu,

 

ağıllar çevrildi:

 

yukarıya yanaştığı z aman,

 

hegal-yağmuru yukarıdan boşaldı.

 

Aşağıya yanaştığı zaman,

 

Yüksek bir sazan - tufanı oldu.

 

Yeşil tarlalara yanaştığı zaman,

 

tahıl öbekleri ve yığınları istiflendi sözümle.

 

 

 

Evimi, kutsal alanı inşa ettim saf bir yerde,

 

iyi bir ad verdim ona.

 

Abzu’mu, kutsal alanı inşa ettim,….’de.

 

 

 

İyi bir yazgı belirledim ona.

 

Evim-gölgesi yılan bataklığının [?] üzerine yayılır.

 

Evim- orada suhurmaş-balıkları, bal-otlarının arasında

 

sakallarını dalgalandırır,

 

gud- balıkları benim için kuyruklarını sallar [?]

 

küçük gizi- kamışlarının arasında,

 

kuş sürüleri yuvalarında ötüşür….

 

Kutsal şarkılar ve büyüler, Abzu’mu doldurur.

 

Magur-kayığı, taç, Abzu’nun Dağkeçisi,

 

Büyük zevkle beni onun ortasına getirdi:

 

muazzam bataklığın üzerinde, seçtiğim yerde,

 

kollarını sallar benim için,

 

boynunun uzatır [?] benim için.

 

 

 

Kusursuz kürekçiler [?] kürekleri çeker.

 

Tatlı şarkılar söylerler, ırmağı sevindiren.

 

Nimgirsig, magur-kayığın ensi’si

 

Altun asayı tutar benim için,

 

Kayığımı yönetir – Abzu’nun Dağkeçisini- ben, Enki için.

 

Ben -efendi- gideceğim,

 

Ben,Enki,

 

ülkeme yanaşacağım….

 

 

 

Magan ve Dilmun [ülkeleri]

 

Beni-Enki’yi görsünler.

 

Dilmun’un kayıkları keresteyle [?] yüklü olsun [?]

 

Magan’ın kayıkları gökyüzüne kadar dolsun.

 

Meluhha’nın magilum- kayıkları,

 

altın ve gümüş taşısın,

 

Bunlar Nippur’a gitsin,

 

ülkelerin kralı Enlil için.

 

 

 

Kenti olmayan,

 

evi olmayan

 

Martu’ya-armağan olarak sığır verdim.

 

 

 

 

 

Ülkesine doğru yol alan büyük prense,

 

Anunna –tanrılar sevgiyle konuşurlar.

 

“Yüce me’leri,

 

Saf me’leri yöneten efendi,

 

yüce me’leri,

 

sayısız me’yi kollayan,

 

yukarıda ve aşağıda her yerde önde gelen,

 

saf yer, Eridu’da,

 

en değerli yerde,

 

Ey Enki, yukarının ve aşağının efendisi, şükürler olsun sana!”

 

 

 

 

 

Ülkesini baştan başa geçen yüce prens için,

 

Bütün efendiler, bütün hükümdarlar,

 

Eridu’nun bütün şamanları,

 

Sümer’in “keten giyenler” i,

 

Abzu’nun yıkayıp, temizleme ayinlerini tamamlarlar,

 

Kalkıp kutsal yerlere bakarlar,

 

Enki Baba için[?] değerli yerlere,

 

prensin büyük evini temizlerler,

 

“duraklar”ına ad verirler,

 

Soylu kutsal alan Abzu’yu temizlerler,

 

Ortasına uzun ardıcı taşırlar,

 

Saf bitkiyi,

 

Kutsal….’ı koyarlar,

 

Enki Baba’nın soylu su yollarını,

 

Eridu’nun merdivenini ustalıkla güzel iskeleye inşa ederler,

 

Abzu’nun Dağkeçisi’ni güzel iskeleye,

 

soylu iskeleye, bağlarlar [?],

 

kutsal usga-alanının kurarlar,

 

ona dua üstüne dua okurlar orada….

 

 

 

 

 

Kral gururla ilerler,

 

Enki Baba ülkeye varır.

 

Yüce prens ülkesine vardığı için,

 

Yukarda ve aşağıda hegal yaygınlaşır.

 

Enki onun yazgısını belirler.

 

“Sümer, Koca Kur,

 

Yukarda ve aşağıda olanan mada’sı

 

 

 

 

 

Sonsuz ışığı kuşanan,

 

Halkın üstünde me’leri kuran

 

Gün doğumundan günbatımına,

 

me’lerin yüce, erişilmez me’lerdir,

 

yüreğin esrarlı bir labirenttir,

 

yaşam veren dölyatağın,

 

tanrıların doğurduğu yer:

 

cennet gibi dokunulmazdır.

 

Sürekli hükümdarlık tacını taşıyan krallar doğurur o.

 

Başa taç koyan yüksek rahipler doğurur o.

 

 

 

Senin efendin, kutlu efendi, Kral An’la birlikte oturur,

 

“Senin kralın, Koca Kur,

 

Enlil Baba,

 

Ülkelerin babası,

 

…’yı kapatır yeşil bir ağaç gibi.

 

Anunna-tanrılar, yüce tanrılar,

 

Senin ortanı mesken tutmuşlardır,

 

Yiyeceklerini giguna’dan sağlarlar

 

ender [?] bulunur ağaçlarının arasında.

 

 

 

“Yurt, Sümer,

 

Kurulan ahırlarının sayısı arta,

 

İneklerin çoğala,

 

Çevrilen ağıllarının sayısı arta,

 

Koyunların çoğala,

 

giguna’n gökyüzüne erişe,

 

kalıcı kutsal alanın elini göğe uzata!”

 

 

 

 

 

O kutsal alana, Ur’a geçer,

 

Enki, Abzu’nun kralı,onun yazgısını belirler:

 

“Her şeyin ona layık olduğu kent, suyla yıkanmış.

 

Sağlam yapılı bir boğa,

 

Kur’daki bolluk kürsüsü, “dizler alabildiğine açık,”

 

Bir dağ kadar yüce,

 

Geniş gölgeli haşur-koruluğu,

 

Kendi bileğien güvenir,

 

Senin için tamamlanan me’leri hakkıyla yönetebilirsin,

 

Enlil,Koca Kur, yukarda ve aşağıda senin yüce adını bildirir.

 

Yazgısını Enki’nin belirlediği kent,

 

Kutsal alan Ur, göğe kadar yüksel!”

 

 

 

 

 

Kur Meluhha’ya geçer o.

 

Enki, Abzu’nun kralı, onun yazgısını belirler.

 

Kara kur, ağaçların iri ağaçlar olacak,

 

kur’un mes-korulukları olacak onlar.

 

onların tahtları muhteşem saraylara kurulacak.

 

Kamışların iri kamışlar olacak,

 

kur’un kamışları olacak onlar,

 

savaş meydanlarında kahramanlar onlardan yapılmış silahlar kullanacak.

 

Boğaların iri boğalar olacak,

 

kur’un boğaları olacak onlar,

 

kükreyişleri kur’un boğalarının kükreyişi olacak.

 

Tanrıların yüce me’leri senin için tamamlanacak.

 

Kur’un dar-kuşlarının hepsi akik taşından sakallar[takar];

 

kuşların haya-kuşları olacak.

 

 

 

Sesleri muhteşem sarayları dolduracak.

 

Gümüşün altın olacak.

 

Bakırın tunç-kalay olacak.

 

Kur, sahip olduğun her şey [artacak].

 

İnsanların [çoğalacak],

 

Erkeklerin bir boğa gibi hemcinslerinin peşinden gidecek.

 

 

 

O kur-Dilmun’u teizledi ve arındırdı,

 

Ninsikilla’yı ondan sorumlu tuttu.

 

Lagünleri prenslere yaraşır kutsal alanlara böldü.

 

Dilmun onun balığını yer.

 

Hurma ağaçlarını verimli tarlalarına ayırdı.

 

Dilmun onların hurmalarını yer.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

…Elam ve Marhaşi…..

 

…her şeyi yutup yok edenler,

 

Enlil’in güç verdiği kral

 

Onların evlerine saldırdı, duvarlarına saldırdı,

 

Gümüşlerini, lacivert taşlarını, [ve] ambarlarını

 

Bütün ülkelerin kralı, enlil için Nippur’a getirdi.

 

Kenti olmayan,

 

evi olmayan,

 

Martu’ya –armağan olarak sığır verdi Enki.

 

 

 

(250.73. dizeler):

 

 

 

Gözlerini o noktadan ayırdıktan sonra,(75)

 

Enki Baba Fırat’a yöneldikten sonra,

 

Saldıran bir boğa gibi şehvetle doğruldu.

 

penisini kaldırdı, fışkırttı-

 

Dicle’yi kabaran suyla doldurdu.

 

 

 

Yabani bir inek otlaklardaki yavrusuna böğürüyor,

 

Akrepler sardı ahırı,

 

Dicle saldıran bir boğa gibi onun yanına yanaştı.

 

O penisini kaldırdı, düğün armağanını getirdi-

 

Kocaman bir boğa gibi Dicle’nin yüreğini titretti,

 

doğum yaparken [hazır bulundu]

 

Onun getirdiği su kabaran sudur,

 

“şarap”ı tatlıdır.

 

Onun getirdiği tahıl gunu-tahılıdır.(76)

 

halk bunu yer.

 

Ekur’u, Enlil’in evini ağzına kadar eşyayla doldurdu.

 

Enlil Enki’yle sevindi.

 

Nippur coştu.

 

Efendi en’in hükümdarlık tacını taktı,

 

Kralın ebedi takısını koydu,

 

Onun solunda yürüdü:

 

Topraktan onun için hegal fışkırdı.

 

Sağ elinde bir asa tutan,(77)

 

Dicle ve Fırat’ın “birlikte yemelerini” sağlayan,

 

Sözcükleri coşkulu[ ?] bir ağızla [?] söyleyen, (78)

 

Saraylardan refahı yağ gibi çeken,

 

Yazgıları belirleyen efendi,

 

Enki, Abzu’nun kralı,

 

Enbilulu, kanalların müfettişine,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

 

 

 

 

(274.84. dizeler):

 

Bataklığa seslendi:

 

Suhurhi ve suhur-balığıyla doldurdu onu.(79)

 

 

 

Kamışlığa seslendi:

 

Olgun kamışlar ve yeşil kamışlarla doldurdu onu…..(80)

 

Ağından hiçbir balığın kurtulamadığı

 

Tuzağından hiçbir … kurtulamadığı, (81)

 

Kapanından hiçbir kuşun kurtulamadığı,

 

…’nın oğlu…,(82)

 

…(83) balıkların sevdiğine,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

 

 

( 285 - 309. dizeler):

 

Bir kutsal alan inşa etti enki:

 

kutsal bir alandır o, labirent gibidir içi;

 

Denizin içinde[?] kutsal bir alan inşa etti.(84)

 

Kutsal bir alandır o, labirent gibidir içi;

 

İçi bükülmüş bir ip olan bir kutsal alan,

 

İnsanın bilmediği bir şey,

 

alt [?] durağı bükülen [?] iku-takımyıldızı olan bir kutsal alan,(85)

 

üst [?] durağı arabacı-takımyıldızına doğru alabildiğine yayılan[?]

 

kutsal bir alan,

 

çalkantılı bir tufan dalgası…

 

melam’ı dehşet vericidir[?].(86)

 

anunna-tanrılar, büyük tanrılar yanaşmaya cesaret edemez.

 

O… kurar,

 

Saray [sevinç veren(?)].

 

Anunna-tanrılar dua ve yakarışla onun huzurunda durur,

 

Enki için [Deniz-evi (?)]’nde yüce [?] bir kürsü kurarlar.

 

…efendi için,

 

…yüce prens,

 

… u-kuşu.(87)

 

Ekur’u, enlil’in evini ağzına kadar eşyayla doldurdu.

 

Enlil Enki’yle sevindi

 

Nippur coştu.

 

Denize açılana…(88)

 

Kutsal alanın içinde [?]

 

…sevişmeye ikna eden innin’e,

 

Denizin kocaman taşkın dalgasına,

 

Çalkantılı tufan dalgasına,

 

…deniz köpüğünü ortaya çıkarana[?] (89)

 

Sirara’nın innin’ine,

 

Nanşe anaya,

 

Denizini bütün enginliğinin

 

Sorumluluğunu verdi Enki.

 

 

 

 

 

 

 

(308-16. dizeleri):

 

Yağmura seslendi,

 

yukarıdaki sulara,

 

Yüzen bulutlar olarak yerleştirdi onları,

 

[yaşam(?)]soluklarını ufka gönderdi,(90)

 

Tepecikleri kırmızı buğday [yetişen(?) tarlalara çevirdi,(91)

 

Büyük fırtınalara binen,

 

Şimşekten sorumlu olan,

 

Kutsal kilitle göğün içini kapayan,

 

An’ın oğluna,

 

Göğün ve yerin kanal müfettişine,

 

Bolluğun [?] adamı İşkur’a,(92)

 

An’ın oğluna,

 

Enki bunun sorumlulğunu verdi.

 

yüce prens Enki… öküzler verdi onlara. (93)

 

kutsal karığın ağzını açtı,

 

ekili tarlada tahılı büyüttü.

 

 

 

Taçtan gözünü ayırmayan efendi,

 

Yüksel ovanın süsü,

 

alet ustası, (94)

 

Enlil’in çiftçisi,

 

Hendek ve kanalların adamı Enkimdu’ya,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

 

(325-33. dizeler):

 

Tohum ekili tarlaya seslendi efendi,

 

gunu-arpasıyla doldurdu onu;

 

nohutla, mercimekle,…’le doldurdu onu Enki,(95)

 

eştub-arpası,

 

gunu-arpası,

 

innuha-arpasını(96) tepeleme yığdı.

 

tahıl öbeklerini ve yığınlarını çoğalttı Enki;

 

Enlil ile birlikte ülkeye hegal yaydı.

 

 

 

Başı ve gövdesi benekli olana,

 

Yüzünden bal damlayana,

 

İnnin’e,(97)

 

cinsel birleşmeyi,

 

ülkenin dinçliğini,

 

Kara Kafalar’ın hayatını verene,

 

Aşnan’a, güzel ekmeğe,

 

bütün dünyanın ekmeğine,

 

Enki bunun sorumluluğunu verdi.

 

 

 

(334 - 47. dizeler):

 

Kazmanın üstüne bir ip koydu yüce prens,

 

Tuğla kalıbına yol gösterdi,

 

Sanki değerli bir yağmış gibi toprak ananın içine işletti onu.

 

Sivri uçlu kazması ceset-yutan bir yılan olana,

 

ki…,

 

Sağlamca kurulmuş tuğla kalıbı bir ….olana,

 

ki…’yi düzeltir.

 

Kulla’ya, ülkenin kudretli [?] tuğlacısına,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

O ipleri yerleştirdi, kazıkları çaktı,

 

Meclisin yanına bir ev inşa etti,

 

Yıkayıp temizleme ayinlerine yol gösterdi. (98)

 

Yüce prens kazıkları yerleştirdi,

 

Tuğla işlerini onların üzerine koydu.

 

Kazıkları bir kez konunca bel vermeyene,

 

Sonsuz evi bir kez inşa edilince çökmeyene,

 

Çatı kemeri gökyüzünün ortasına bir gökkuşağı gibi uzanana,

 

Enlil’in yüce inşaatçısı Muşdamma’ya,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

 

(348-56. dizeler):

 

Yüce bozkıra takması için kutsal tacı verdi.(99)

 

Yüksek bozkıra lacivert taşından sakal bağladı,

 

üzerine lacivert taşından bir saltanat tacı taktı.

 

Verimli bitki örtüsünü iyi toprağa bol bol dağıttı.(100)

 

Yüksek bozkırın sürülerini çoğalttı,

 

Olmaları gereken yerlere koydu onları,

 

Çayırlarda koçları ve yabani kocları çoğalttı,

 

onları yavrulattı.

 

Yüksek bozkırın tacı olan kahramana,

 

Bozkırın kralına, yüksek bozkırın yüce aslanına,

 

Enli’in,

 

Güçlü, yüce eline,

 

hursag’ın kralı Sumugan’a,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

(357-66. dizeler):

 

Ahırlar kurdu,

 

Onların temizlenmesini emretti.

 

Ağıllar çevirdi,

 

Onları en iyisinden yağ ve sütle doldurdu.

 

Tanrıların yemek salonlarına bolluk yığdı.

 

Yeşil bozkırlara hegal dağıttı.

 

Krala,

 

Eanna’nın yorulmak bilmez bakıcısı,

 

An’ın dostuna,

 

yiğit Sin’in sevgili damadına,

 

kutsal İnanna’nın kocasına-

 

innin,

 

Bütün gece me’lerin kraliçesi - (101)

 

Kullab’ın geniş caddelerinde çiftleşmeyi teşvik eden-

 

Göğün uşumgal’ı Dumuzi’ye, (102)

 

An’ın dostuna,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

 

 

 

(369-79. dizeler):

 

Sınırları kararlaştırdı,

 

Onları çizdi.

 

Anunna – tanrılar için,

 

Kentin yanında kiurra’yı (103) yükseltti Enki,

 

Tarlalar ve çiftlikler kurdu göz alabildiğine,

 

Kahraman, haşur- ormanından fırlayan boğa, (104)

 

Bir aslan gibi kükreyen,

 

yiğit Utu’ya, sağlam yapılı boğaya

 

güçlerini gururla süsleyene,

 

yüce kentin babası,

 

güneşin doğduğu yer, (105)

 

Kutsal An’ın büyük ulağına,

 

tanrılar için karar veren hakime,

 

lacivert taşından sakal bağlayana,

 

Ufkun ötesinde,

 

kutsal gökte ateş saçana,

 

Ningal oğlu Utu’ya,

 

Enki bütünüyle evrenin sorumluluğunu verdi.

 

 

 

(380-85. dizeler):

 

Mug- giysisini dokudu, (106)

 

Te’yi gösterdi, (107)

 

Kadın sanatını kusursuzlaştırdı enki.

 

Enki için halk…,…-giysi.

 

Sarayın kıymetlisi, (108)

 

Kralın edeplisi, (109),

 

Sadık,sessiz kadın Uttu’ya,

 

Enki bunların sorumluluğunu verdi.

 

 

 

(386-422. dizeler):

 

Sonra tek bir görev verilmemiş olan,

 

…-kadın [?], genç İnana,

 

tek bir görev verilmemiş olan,

 

İnanna, Enki’nin, babasının,

 

evine girdi,

 

göz yaşı döktü,

 

bir yakınma koyuverdi [?]: (110)

 

“Anunnaların- yüce tanrıların-yazgısını

 

Enlil senin elinde kesin olarak kararlaştırdı.

 

Bana,kadına, niye farklı davrandın?

 

Ben, kutsal İnanna: benim görevlerim nerede?(111)

 

Enlil’in kız kardaşe Aruru,

 

Doğum kraliçesi Nintu,

 

Kutsal doğum tuğlasını [?] (112) alan,

 

En-liği için,

 

Ve göbek kordonu neşterini kazanan,

 

İman- taşını, (113)

 

Pırasaları,

 

Yeşilimsi lacivert taşından silagarra- kabını (114) alan,

 

Ve takdis edilmiş kutsal ala-kabını kazanan, (115)

 

Ülkenin ebesidir şimdi.

 

Kralların doğumu,

 

en’in doğumu onun eline olur.

 

Soylu kardeşim, kutsal Ninnisinna,

 

suba-mücevherini takan,(116)

 

An’ın sevgilisidir şimdi,

 

Ve An’ın yanında [?] durur, (117)

 

yüreğin arzularını kışkırtarak. (118)

 

Soylu kardeşim, kutsal Ninmug, (119)

 

altın keskiyi,

 

gümüş çekici [?],

 

çakmaktaşından büyük bıçağı,

 

antasurra’sını (120) kazanan,

 

ülkenin metal/ağaç işçisidir şimdi.

 

Doğan krala ebedi saltanat tacını takmak,

 

doğan en’in başına tacı koymak,

 

onun elinden olur,

 

Soylu kardeşim, kutsal Nidaba, (121)

 

ölçü değneğini elde eden,

 

ve kollarının çevresine ölçü sicimini bağlayan,

 

bütün yüce me’leri bildirir, (122)

 

sınırları kararlaştırır,

 

sınır çizgilerini çizer,

 

ülkenin yazmanıdır şimdi.

 

Tanrıları beslemek onun ellerine bırakılmıştır.

 

Nanşe, soylu nin/en, (123)

 

Ayaklarında kutsal u-kuşu (124) duran,

 

Denizin gümrük müfettişidir şimdi.

 

İyi balığı, lezzetli kuşları. (125)

 

Nippur’da babası Enlil’e verir.

 

 

 

Bana, kadına, niye farklı davrandın?

 

Ben, kutsal İnana; benim görevlerim nerede?

 

 

 

(423-26. dizeler):

 

Enki kızına, kutsal İnanna’ya karşılık verir.

 

“Ben senden ne esirgedim?

 

İnnin, ben senden ne esirgedim?

 

Sana daha fazla ne katabilirdik?

 

 

 

(427-43. dizeler):

 

“… sen bildirirsin

 

Senin için bir … gibi süslenmiş….

 

“ ‘Genç erkeğin kuvveti’ giysisini sen oraya koyarsın.(128)

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Genç erkeğin sözlerini,

 

Söylenen sözleri sen öğretirsin.

 

“Çoban değneğinin,

 

Asanın,

 

Çobanlık asasının sorumluluğu sana verildi.

 

Genç İnana, ben senden ne esirgedim?

 

Sana daha fazla ne katabilirdik?

 

“Savaş ve çarpışmaların gizli kehanetlerini (129) sen yorumlarsın.

 

Kuzgun değilsin,(130)

 

ama onların ortasında kötü kehanette bulunan sözler sarf edersin.

 

Sen düz ipliği düğüm edersin orada.

 

Genç İnana, sen düğümlü ipliği düzeltirsin orada. .(131)

 

“Sen orada üstüne bir giysi geçirdin,

 

sen orada ketenler kuşandın,

 

sen orada mug-giysisi dokudun,

 

sen orada kirmende yün eğirdin.

 

Senin…’de çok renkli…iplikler boyadın.

 

“İnana, sen kafaları toz gibi yığdın,

 

sen kafaları tohum gibi etrafa savurdun.(132)

 

İnanna,sen mahvedilemeyeni mahvettin;

 

Sen akıl sır ermeyeni [?] kavradın [?]. (133)

 

“Sen feryatları şem’inden örtüyü kaldırdın, (134)

 

Genç İnana, sen tigi ve adab’ı

 

‘evler’ine geri gönderdin.” (135)

 

 

 

 

 

 

 

(444-49. dizeler):

 

“Aşıklarının gözlerini usandırmayan sen,

 

Genç İnanna, uzak kuyulara halatlar bağlamaktan

 

habersiz olan sen, (137)

 

Şimdi Enlil’in yüreği kıyılarından aştı,

 

onu eski yerine koyar.(138)

 

İnsanoğlu için [?] yürek kıyılarını aşar, (139)

sıkılmadan ve dikkatlice okursanız çok tanıdık cümlelerle karşılaşacaksınız.

Sümerlerin ilahi olarak söyledikleri bu dizeler aynı zamanda Akada Sammaru ismi ile anılan yaradılış bölümünün bir parçası.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aşağıdaki satırlar yine aynı tabletlerden çıkmış sanatın , zannatın insana verilmesini anlatıyor.

Yanlız tüm insani işlerin innannaya verilmesi o amanlarda anaerkil toplumun ne kadar yaygın olduğununda göstergesi.

Ayrıca verilen öğretiler içinde , şimdiki ahlak anlayışına göre tuhaf gelecek bilgilerde var.

Bakış açımızı o tarihe göre ayarlamak gerek, duvar ustacılığından, kutsal fahişeliğe kadar tüm bilgilerin verilişi .. okuyun mutlaka..

 

 

 

Uygarlık Sanatlarının Eridu’dan İnnanna’ya Aktarılışı

 

 

O günlerde, genç İnana

 

Enki’nin Eridu’daki Abzi’suna

 

Adımını attı: kutsal İnana bir başına.

 

O günlerde, yüce bilge olan-

 

Göğün ve yerin me’lerini bilen,

 

Oturduğu yerden

 

Tanrıların “yürek”inin okuyan-

 

Kutsal İnanna’nın eridu’daki tapınağa varmasına

 

Bin metreden az kala,

 

Abzu’nun kralı Enki,

 

Bunları bilen,

 

Sukkal’ı İsimud’u çağırdı,

 

Şu talimatları verdi ona:

 

“Buraya gel, sukkal’ım.

 

Diyeceklerimi dinle.

 

yaklaşık altı dizenin büyük bölümü kırıktır

 

O, genç olan, Eridu’ya,

 

Abzu’ya girmek üzere.

 

 

 

Abzu’ya girince,

 

İnanna Eridu’ya,

 

Abzu’ya girince,

 

yemesi için tereyağlı çörek ikram et ona,

 

onlar onun için yüreği serinleten

 

soğuk sular döksünler.

 

İçmesi için aslanın ortasında bira sun ona,

 

ona bir arkadaş gibi davran, bir meslektaşın davranacağı gibi

 

davran ona.

 

Kutsal sofrada,

 

An’ın sofrasında.

 

kutsal İnanna için karşılama hazırla.”

 

 

 

 

 

Onunla bu şekilde konuştuğu zaman,

 

Sukkal İsimud kralının sözlerini can kulağıyla dinledi.

 

O, genç olan, Eridu’ya,

 

Abzu’ya girer.

 

İnanna Eridu’ya,

 

Abzu’ya girince,

 

Tereyağlı çörek yer,

 

Onlar onun için yüreği serinleten soğuk sular dökerler.

 

İçmesi için aslanın ortasında bira sunar ona,

 

Ona bir arkadaş gibi davranır, bir meslektaşın davranacağı gibi davranır ona.

 

Kutsal sofrada,

 

An’ın sofrasında,

 

Kutsal İnanna için karşılama hazırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Enki ile İnanna,

 

İkisi birlikte

 

Abzu’da bira içerler,

 

Şarapla keyiflenirler,

 

Tunçtan aga-taslarını ağzına kadar dolu tutarlar,

 

Yere göğe meydan okur tunçları,

 

[ tilimda- taslarını, kutsal magur-kayıklarını

 

İçip bitirirler yavaşça (?) ].

 

[ Biralar içildikten sonra,

 

şarapla keyiflendikten sonra],

 

[“Buraya gel, sukkal’ım.

 

Diyeceklerimi dinle.

 

Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

en-lik,

 

lagal-lık,

 

tanrılık,

 

Soylu,ebedi taç,

 

Krallık tahtı”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

Kızıma vereceğim şunları-

 

Ve buna karşı gelinmeyecek

 

soylu asa,

 

değnek ve pruva halatı,

 

çobanlık,

 

krallık.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya

 

kızıma vereceğim şunları_

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

egizi-lik

 

mindingir-lik,

 

işib-lik,

 

lumah-lık,

 

gudu-luk.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

Kızıma vereceğim şunları-

 

Ve buna karşı gelinmeyecek:

 

Doğruluk,

 

?,

 

?,

 

Ölüler Diyarına İniş,

 

Ölüler Diyarından Çıkış,

 

kurgarra.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

hançer ve bıçak,

 

sagursag,

 

kara giysi,

 

alaca giysi,

 

ensedeki (saçların) salıverilmesi,

 

ensedeki (saçların) toplanması.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

Ve buna karşı gelinmeyecek:

 

 

 

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

sancak,

 

sadak,

 

penisin “işlenmesi,”

 

penisin öpülmesi,

 

fahişelik sanatı,

 

sürat sanatı.”

 

 

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretin adına!

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

Kızıma vereceğim şunları-

 

Ve buna karşı gelinmeyecek:

 

doğru söz söyleme sanatı,

 

iftira atma sanatı,

 

süslü söz söyleme sanatı,

 

?,

 

kült fahişeliği,

 

kutsal meyhane.”

 

 

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

kutsal nigingar-alanı,

 

kutsal….,

An’ın aşıklığı,

 

çınlayan müzik aletleri,

 

şarkı sanatı,

yaşlılık.”

 

 

 

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

kahramanlık,

 

kudretli olma sanatı,

 

ikiyüzlülük sanatı,

 

dürüst olma sanatı,

 

kentlerin yağmalanması,

 

ağıtların yükselmesi,

 

yüreğin sevinci.”

 

 

 

 

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

hile,

 

asi ülke,

 

iyi olma sanatı,

 

güvenli oturma yeri.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

 

 

“Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya.

 

kızıma vereceğim şunları-

 

ve buna karşı gelinmeyecek:

 

marangozluk zanaatı,

 

bakır işçiliği zanaatı,

yazmanlık zanaatı,

 

demircilik zanaatı,

 

deri işçiliği zanaatı,

 

çırpıcılık zanaatı,

 

duvarcılık zanaatı,

 

kamış işçiliği zanaatı,”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ve buna karşı gelinmeyecek

 

soylu asa,

 

değnek ve pruva halatı,

Ve buna karşı gelinmeyecek:

 

Doğruluk,

 

?,

 

?,

 

Ölüler Diyarına İniş,

 

Ölüler Diyarından Çıkış,

 

kurgarra.”

 

Kutsal İnanna alır onları.

 

Kudretim adına!

 

Abzu’m adına!

 

Kutsal İnanna’ya,

 

kızıma vereceğim şunları-

 

hançer ve bıçak,

 

sagursag,

 

kara giysi,

 

alaca giysi,

 

ensedeki (saçların) salıverilmesi,

 

ensedeki (saçların) toplanması.”

 

;) andım ben mesaj :) bir ritüelde kullanılacak herşey :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...