Jump to content

Paranormal Deneyimler


mescalin

Önerilen Mesajlar

PARANORMAL DENEYİMLER

 

Çeviren: Selman Gerçeksever

 

“ÖLÜME YAKIN DENEYİMLER GEÇİŞTİRİLEMEZ...”

Yukarıdaki sözler Wales Üniversitesi (İngiltere) Teoloji ve Dinsel Etüdler Bölümü doktora öğrencilerinden Dr.Penny SARTORI'ye aittir. Çalışmalarını Swansea Morriston Hastanesi'nin yoğun bakım biriminde sürdürmekte olan Dr.Sartori'nin etüdlerinin bazıları 'The Christian Parapsychologist' dergisi'nde yayınlanmaktadır.

 

Bayan Dr.Sartori'nin ölüme yakın deneyimler (ÖYD) üzerinde çalışması ilk değildir. Bu konuda Amerikalı araştırmacı Dr.Raymond MOODY'nin ilk sırada bulunduğunu ve bu konuda yayınlanmış kitapları olduğunu, hatta bunlardan birinin de dilimize çevrildiğini biliyoruz. Dr.MOODY'nin çalışmaları 30 yıl öncesine kadar gitmektedir. Dr.MOODY, incelemelerinin sonunda görmüştü ki, ÖYD yaşadıktan sonra yaşama döndürülmüş kimseler genellikle şunları rapor etmişti:

 

- Tünelden geçiş,

- Sakinlik ve sükunet hissi,

- Yaşamın gözden geçirilmesi,

- Çok güzel bahçelerde yürüyüş,

- Daha önce ölmüş yakınlarla karşılaşma,

- Işıklı bir varlıkla karşılaşma,

- Telepatik iletişim,

- En son olarak, belli bir sınıra kadar ilerle-yiş,

- Fizik bedene dönüş.

 

ÖYD etütlerinin yanı sıra, beden dışı deneyimler (BDD) üzerinde de çalışan Dr.SARTORI bu tür denemelerinde bazı semboller kullandığını da açıklamalarına eklemiştir. Sözkonusu semboller süjenin (yatar vaziyette iken, başucu tarafındaki du-varda ama sadece doğrulunarak (oturarak ya da ayağa kalkarak) görülebilecek şekilde duvara iliştirilmiştir. Bundan ayrı olarak, hastane personeli tarafından sembollerin görülüp, şu ya da bu nedenle süjelere bildirilmemesi konusunda da gerekli önlemler alınmıştır. Zaten, Dr.SARTORI; BDD çalışmalarını genellikle (ve hastanenin nispeten) tenha ve sessiz olduğu gece saatlerinde yapmaktadır. Son beş yıldan beri BDD ve ÖYD çalışmalarıyla dikkat çekmekte olan Dr.SARTORI, ÖYD'lerle ilgili anıların dikkat çekici bir şekilde hafızadan silinmediğini not etmiştir. Bu ilginç durum, süjelerle yapılan mülakatlarda da belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Konuyu derinlemesine incelememiş kuşkucuların iddialarına göre, ÖYD'lerde deneyimlenen ve rapor edilen haller oksijen yetmezliğinden dolayıdır. Dr.SARTORİ ise bu iddianın, gerçekle ilgisi olmayan bir 'geçiştirme' olduğunu açıklamış ve şunları da eklemiştir: "Uyuşturucu hapların ve karbondioksidin de buna neden olamayacağını burada belirtmek isterim. Bunlarla ilgili olarak ÖYD konusunda bundan önceki aleyhte tartışmalar da artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu konuyla ilgili bilimsel görüşler gözden geçirilerek genişletilmelidir. Günümüzde bilim, şuurluluğun beyin ile sınırlı olduğunu iddia etmektedir. Ancak, gerek yıllar öncesinden beri, gerekse tarafımızdan yapılan araştırmalar göstermiştir ki beynin işlevleri durduğu zaman bile şuurluluk sürmektedir."

 

ŞİFACININ MUCİZEVİ İYİLEŞTİRMESİNİ RÖNTGEN DOĞRULADI

İngiltere'de Barbara Allen adlı bir anne, 'Psychic News' Gazetesi'ne yaptığı açıklamada; 21 yaşındaki oğlu Steven'in ruhsal şifanın mucizevi etkisinden nasıl yararlandığını anlatmıştır: "Pek çok acılı günlerden ve 29 ameliyattan sonra oğlumun (oesophagus rahatsızlığından dolayı) midesi, göğüs bölgesine alınmıştı. Bu ameliyatlardan 8 tanesi de, önemli oldukları için, Londra'nın dünyaca ünlü hastanesi 'Great Ormond Street Hospital'da yapıldı."Bunca tıbbi müdaheleye rağmen bu rahatsızlıktan kurtulamayan Steven normal şekilde beslenemiyor, almak zorunda olduğu gıdaları da çok zorlukla boğazından geçirebiliyor, bundan dolayı da son derece zayıflamış durumda bulunu-yordu. Doğal olarak ameliyat olmaktan sadece bıkmış değil, aynı zamanda korkmuş durumdaydı. "Bununla birlikte çaresizlik içinde, ameliyat yapan doktorunu bir kez daha ziyaret ettiğimizde, doktor yine 'barium meal x-ray' çektirmemizi önerdi. Bu arada daha önce adını duyduğum Şifacı Ray Brown'ı arayarak, Leicestershire'daki kliniğine Steven'ı götürmek üzere randevu aldık. Ray'in rehberlerinin, oğluma artık yardım edeceklerinden hemen hemen emindim. Evet, umduğumuz gibi oldu; Ray, oğlumun üzerinde sadece bir çalışma yapmakla kalmadı, olayı video fimine çekmemize de izin verdi. Steven'ın üzerinde bu şekilde gerçekleştirilen ruhsal ameliyat ile bu rahatsızlıktan kurtuldu. Kansız ameliyat sırasında, oğlumun bilinci yerindeydi ve üzerinde gerçekleştirilen ruhsal ameliyatı kendisi de izliyordu. Ameliyat biter bitmez de rahatlık hissetti." Steven'ın ıstırapları artık tamamen dinmiş ve normal olarak beslenmeye başlamıştı. Bundan 3 hafta kadar sonra Steven barium metal testi için tekrar hastaneye gitti ama röntgen görevlisine hiç bir şey söylenmedi. Sonunda, çekilen röntgen filminden de anlaşıldığı gibi, Steven'in boğazı tamamen iyileşmiş ve barium metali rahatlıkla boğazından geçebiliyordu. Bu röntgen çekiminden önceki işlemler ve gelişmeler hakkında kendisine hiçbir şey söylenmeyen röntgen görevlisi bu son gelişmeden o kadar şaşırmıştı ki, sonuca inanmayarak, röntgen cihazında bir arıza olabileceğinden kuşkulanmıştı.

 

Paul'un ruhsal ameliyatını 'hayret verici' olarak niteleyen Barbara, onun hala Steven'in epilepsisi üzerinde çalışmakta olduğunu söylemiştir.

 

AÇIKLANMASI ZOR VİZYONLAR

(Philip SOLOMON, 'Psychic News' gazetesi yazarlarından ve medyom)

Birçok kimsenin deneyimlediği ve bir kısmını doğrudan doğruya kendim de araştırdığım açıklanması zor vizyonlardan birini çocukluğumda ben de görmüştüm: O yıllarda elbette ki, annemlerin yanındaydım ama o gün evde (evimizin sadık bekçisi 'al-satian' köpeğimizi saymazsak) tek başıma bulunuyordum. Evimizin büyük oturma odasında kendi kendime oynarken bir ara odanın açıldığı koridorda ayak sesler işitir gibi oldum.

 

Cesaretimi toplayarak koridora çıktığımda; koridorda, 19 yy.dan kalma giysiler içinde pek de dost görünümünde olmayan bir adamla karşılaştım: Başında Abraham Lincoln'unkine benzer bir fötr şapka vardı; doğrusunu isterseniz, Lincoln'a biraz benziyordu da… Doğrudan doğruya o da bana bakıyordu. Yanılmıyorsam, benimle koridorda karşılaşmaktan, en az benim şaşırdığım kadar o da şaşırmış görünüyordu. O sırada yanımda bulunan köpeğimizden bir tepki gelmedi. Samimi hissiyatım odur ki; sizlere betimlemeye çalıştığım vizyon ne bir ruh varlığı, ne de bir hayalet gibi bir şeydi ama ben çok eski yıllara ait bir vizyonu izliyordum o an ve o sanki beni kendisine göre gelecek olan kadim zamanlardan izliyordu.

 

Çok iyi tanıdığım iki arkadaşım da bana, benimkine benzer deneyimlerini aktarmıştı. Ama onlar bu deneyimlerini yetişkin yaşlarında yaşamıştı. Onlar bir defasında, Shropshire'ın Bridgnorth yöresinde arabalarıyla giderken, birden arabalarıyla birlikte kendilerini bir savaş alanının ortasında hissetmiş savaştan kaçan insanları gördüklerini sonradan betimlemeye çalışmışlardır. Anlattıklarına göre, bu savaşçılar eski Vikingler'i andırıyordu. Hatta onlardan biri (aynen benim deneyimimde bana gözlerini dikmiş bakan o Lincoln kılıklı adam gibi) dönüp, bir süre onlara bakmıştı. Evet, işte burada da; arkadaşlarım geçmişe bakarken, o zamanlardan biri de (kendine göre geleceğe) bakmaktaydı.

 

Bu durumla ilgili araştırmalarımdan elde ettiğim sonuca göre; o yörede Vikingler ile Saksonlar arasında bir meydan savaşı olmuştu.

 

Araba içindeki arkadaşlarıma dönüp de bakan savaşçı acaba savaş sonrasında sağ kalıpta, evine döndüğünde; savaş alanında, at ile ya da öküz ile çekilmeden ama önünden sesler çıkan ve kendi kendine gitmekte olan acayip bir araç gördüğünden söz etmiş midir, ne dersiniz? (Kaynak: Psychic News, July 17, 2004)

 

 

PRENSES DIANA'NIN "RUHU"

İngiltere'nin "Sci-Fi" kanalında, Prenses Diana ile ruhsal bağlantı kurulduğu açıklandı. Yapılan celsenin medyumları Craig ve Jane Hamilton Parker, geçtiğimiz aylarda Psychic News (Oct.2,'04) gazetesine verdikleri beyanatta şunları söylemişlerdi:

 

"The Spirit of Diana” adlı program 4 bölüm halinde, sansüre uğratılmadan verildi. Programın sansüre uğratılmadan yayınlanması okuyucu açısından çok önemli. Çünkü, onlar bu sayede Spiritüalizm ve medyumluk hakkında iyi bir örnek görmüş oldular. "The Spirit of Diana", İngiltere'den sonra, başta ABD olmak üzere başka bir çok ülkenin televizyonunda gösterildi.

 

Geçtiğimiz Ağustos (2004) ayında da medyum Craig bir Yunan televizyonunda, paranormal olaylarla ilgili iki programda yer almıştı. O programla ilgili olarak, Craig, "Tekinsizlik olaylarının ortaya çıktığı yöreleri filme alıyor ve hayaletlerle ruhlar arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorduk. Yunan televizyonu o programı ve konuyu çok ciddiye almakla kalmadı, bizi başka programlar için de davet etti." dedi.

 

Craig ve Jane ikilisi Kasım'04 içinde Icelandic TV'de görünmeyi planlamaktalar. Craig, Discovery Channel için de başka bir programın filmini tamamlamış bulunuyor. Craig'in bu filmi, önce Avustralya'da, sonra da dünyanın öteki ülke televizyonlarında gösterime girecektir. Sussex'deki Varney Kalesi'nde çekimi tamamlanan bu filmi için Craig, "Bu dizi, acayip gözlemleri olduğu ka-dar, hayvan hayaletlerini de içermektedir. Ruhsal yeteneklerimize dayalı olarak yörenin tarihini verdik ve bu betimlemelerimiz yöreyi bilen arkeologlarca da doğrulandı.

 

Diana'yla ilgili haber hakkında bilgi- sine baş vurulan Jane, bu konuda da, "Doğrusu, günde ortalama olarak 200 kadar e-mail alıyoruz; bu insanlar Diana ile kurduğumuz bağlantının içeriği hakkında ayrıntı istiyor. Bunların arasında; aktörler, film yıldızları, TV sunucuları, hatta kraliyet ailesinden kimseler de bulunuyor ama, biz insanların mevkilerine ve beşeri statülerine bakmaksızın, rehberlerimizin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket ediyoruz." (Kaynak: Psychic News Gazetesi, Oct.2, 2004)

 

BBC-2 TELEVİZYONU

Ölümden sonraki yaşamı araştırıyor… BBC-2 TV, üç bölümlük bir dizi halinde sadece ölümden sonraki yaşamı değil, medyumluğu da (Eylül 2004'te) görüntüledi. Programla ilgili filmin çekildiği ülkelerden biri de Amerika'ydı.

 

Bir BBC Manchester belgeseli olan "Medyumlar Ölülerle konuşuyor" herkese yönelik bir program niteliğindedir. Tanıtılan ve ye-tenekleri görüntülenen medyumlar arasında; Gordon Smith, Bay ve Bayan Craig ve Jane Hamilton-Parker ve görme özürlü medyum Sharon Neill bulunmaktadır.

 

Yetkililerin verdikleri bilgiye göre, belgeselin bir amacı da, medyumları aksiyon halinde görüntüleyerek, İngiltere'de medyumluğun üzerindeki perdeyi kaldırmaktır. BBC'den bir yetkilinin PSYCHIC NEWS Gazetesi'ne (Eylül'04) yaptığı açıklamaya göre, Gordon Smith'in İngiltere'nin en iyi medyumu olduğu anlaşılmıştır. Çünkü, G.Smith'in ser-gilediği yetenekler en katı/inatçı septikleri bile susturacak niteliktedir. Gordon Smith, yaptığı bir çalışmada Greta ve Andrew RHODES'leri ölmüş oğullarıyla görüştürerek, onların rahatlamalarına yardımcı olmuştur. Medyumu San Francisco'ya kadar izleyen TV ekibi, onun orada yaptığı gösteride izleyiciler tarafından dakikalarca alkışlanmasını filme almıştır.

 

Benzer şekilde, söz konusu program çekimi çerçevesinde, görme özürlü Sharon Neill de izlenerek, yaptığı celseler filme alınmıştır. Craig ve Jane (klervoyan/durugörür) ikilisi zaten bir yıla yakın bir süreden beri uzaktan yakından izlenmekteydi. Filmin Craig - Jane ikilisiyle ilgili bölümünde "hayalet avcılığı" da vardı ki, burada Jane, erkek kardeşi öldürülen bir kadınla ilgili tekinsizlik vak'asını aydınlatıyordu. Bu, aynı zamanda; öncelikle kadın ve programın izleyicisi için ölümden sonraki yaşamın kanıtı oluyordu. Bundan ayrı olarak Craig ve Jane , yaptıkları bir çalışmada ilk olarak ruhsal bağlantı gerçekleştirmiş genç ve acemi bir medyuma da (Darren Stephens'a) yardım etmişti. (Sözkonusu program 29 Eylül 2004 akşam saat 09:00'da gösterime girmişti.) (Kaynak: Sep.25,'04, PSYCHIC NEWS Gazetesi.)

 

KUŞKUCU BİLİM ADAMI VE BAŞARILI MEDYUM

Dik kafalı bir kinik (kuşkucu) bilim adamı, bir dizi testten sonra, sonunda medyumun başarılarını kabul etmiş bulunuyor…

 

Daily Mail'de yayınlanan bir habere göre, Dr. Danny Penman, Sally Morgan'ı tanıdıktan sonra, genel yaşam ve dün-ya görüşünün değişmiş olduğunu itiraf etmekten kendini alamamıştır. Hatta doktor, kendi katı akılcı, yaklaşımının, bir daha bir araya getirilemeyecek şekilde paramparça olduğunu sözlerine eklemiştir.

 

Prenses Diana'dan bilgiler aldığını söylemesi üzerine Bayan Morgan ile ilgilendiğini belirten Dr. Penman o zamana kadar katı bir ön yargı ile tüm medyumları "şarlatan" olarak kabul ediyordu.

 

Medyumun, kendisine yönelik bir celse yapmasını tereddütle kabul etmesinden sonra, medyumlar hakkındaki kanısı birden değişivermişti. Bu çalışmasında medyum, Dr.Penman'ın ölmüş babasıyla ilgili ayrıntılı ve doğru bilgiler vermişti.

 

Bu bilgiler sadece ölmüş babayı değil, tüm aileyi içermekteydi. "Bunca ayrıntıyla ilgili olarak, bu kadar kesin ve isabetli nasıl konuşabildi?" derken şaşkınlığını gizleyemeyen Dr. Penman sözlerine şunları da eklemeden yapamamıştır: "Ailemiz ve özellikle de annem ile babam arasındaki yıllar boyu sürmüş çekişme hiçbir yerde kayıtlı değildir…"

 

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Sally Morgan doktorun, ölmüş büyükbabasıyla da bağlantı kurmuş ve büyükbaba gelir gelmez kendisini takma adıyla tanıtmış, hemen ardından da ayaklarının biraz daha iyi olduğunu sözlerine eklemiştir. Büyükbaba dünyasal yaşamında postacıydı.

 

Kuşkucu doktor, ne yazık ki yukarıda belirtilen itiraflarına rağmen bununla da yetinmemiş ve medyumu gizlice (3 kişiyle birlikte) test etmeye yeltenmiştir ama bu kişiler de, medyumun sergilediklerinden dolayı hayranlıklarını ve şaşkınlıklarını gizleyememişlerdir. Örneğin, bunlardan biri olan, tarih uzmanı Isabella Sandwell, "Medyum bana, bilebilmesi hiçbir şekilde olası ol-mayan şeyler söyledi" derken; ötekisi, bir fabrika yöneticisi Claire Jakeman), "Bayan Morgan benim yaşama bakış açımı tamamen değiştirdi!" diyordu.

 

Sonunda, tıp doktoru Penman, "Medyumların bu işleri nasıl başardıklarına aklımız ermiyor diye, sergilediklerinin gerçek olma-dığını söyleyemeyiz…" demiştir. (Kaynak: Sep.25,2004-PSYCHIC NEWS Gazetesi)

 

ARTIK DAHA ÇOK İNSAN HAYALETLERE İNANIYOR...

İngiltere'de yapılan bir kamu oyu yoklaması göstermiştir ki, yarım yüz yıl öncesine göre günümüzde daha çok insan hayaletlerin varlığına inanmaktadır.

 

1954'te İngiliz yaşam tarzının ve inançlarının genel görünümünü ortaya çıkarmak için Gallup tarafından ilk olarak bir girişim başlatılmıştı. Son 50 yıl içinde günlük yaşamda ve bireysel eğilimlerde ne gibi değişiklikler olduğu konusu UKTV adına ICM tarafından ele alındı. 1954'de Britonlar'ın %90'ının evinde bir İncil varken, bu oran son 50 yıl içinde %65'e düştü.

 

"Hayaletlere inanır mısınız?" sorusuna 1954'te %33 "Evet" yanıtı çıkmışken, bu oran son ankette %42'ye yükselmiştir." ((KAYNAK: Psychic News,Dec.11,2004)

 

 

MEDYUM, KATİLİN YÜZÜNÜ 'GÖRÜYOR'

İngiltere, Sawston (Cambs)'dan durugörü medyomu Denis McKenzie; Amerika'daki bazı katliam bölgelerini gezdikten sonra, İngiltere'ye dönmüş bulunmaktadır.

 

Söz konusu bölgelerdeki katillerden biri 1994 ile 1986 yılları arasında 8 kişiyi öldürmüş ama yakalanamamıştı. 2004 Kasım ayı içinde D.McKenzie bu yörelerden biri olan Kansas, Wichita'yı ziyaret etmişti. Bu ziyaretinde, medyumun yanında bir İngiliz TV ekibi de (medyomun incelemelerini görüntülemek amacıyla bulunuyordu. Bu görüntülerin 2005'te yayınlanacağı öğrenilmiştir.

 

"Bu katilin öldürdüğü insanların hepsinin evlerini dolaştım." Diyerek açıklamalarına başlayan D.McKenzie sözlerini şöyle sür-dürmüştür: "Katil birinci evde tüm aileyi (anne, baba, oğul ve kız) katletmiş. Aradan geçen bunca yıldan sonra enerjisi hala oradaydı... Bu etkili ve sarsıcı algılamayı bodrum katındaki odalarında deneyimlemiştim. O odaya girdiğimiz zaman irkilmem üzerine, evin kız çocuğunun orada asılı bulunduğunu açıkladı yanımdaki polis memuru."

 

Hep birlikte Amerika'ya uçmadan önce TV ekibi tarafında programın konusu hakkında medyoma hiçbir açıklama yapılmamıştı. Söz konusu mekanlar gezildikten sonra, McKenzie, katilin (illüstrasyon) bir resminin çizilmesine yardım etmiş ve bu resim polise verilmiştir. Bu olaydan sonra medyom McKenzie polis tarafından (psişik yardımına başvurmak amacıyla) daha çok ve sık aranır olmuştur. (Kaynak: PSYCHIC NEWS, Dec.11,2004)

 

DURU GÖRÜ MEDYUMUNUN İDDİALARI

Metropolitan Polis Teşkilatında 30 yıl çalışmış olan medyom Keith Charles polisin medyomlardan yeterince ciddi olarak yararlanmadığını ifade etti.

 

K.Charles. "Daily Miror"da hakkında yazılar /haberler yayınlanmış birkaç polis medyumdan biridir. Halen 54 yaşında olan K.Charles bu yeteneğinin farkına gençlik (öğrencilik) yıllarında varmış ama arkadaşlarına/meslektaşlarına bundan söz etmemişti. "Örneğin, Lord Lucan'ın ortalardan kayboluşunun hemen ardından, onun bakıcıyı öldürdükten sonra tek kurşunla kendini de öldürdüğüne dair bir hissiyata sahip olmuştum. Olayın sonucu benim hissiyatım yönünde çıkınca, daha fazla polis meslektaşım bana (psişik yardım için) başvurur oldu. Dünyanın çeşitli yerlerindeki polis güçleri için şimdiye kadar 40 olayda yardımcı olmaya çalıştım. Bu yardımlarımda, onlara her zaman; bana olay kurbanının adından ve bir resminden başka bilgi vermemelerini ısrarla rica etmişimdir."

 

Yine İngiltere'den başka bir medyom ve halen Wales'deki Swansea Üniversitesi'nde okumakta olan Christopher Heth ise Dily Mirror'a verdiği bilgide, ilk psişik deneyimini 7 yaşında iken yaşadığını ifade etmiştir.

 

"Bir gün yaşlı bir kadın bana el salladığı zaman, büyük annemin odasında bulunuyordum. Sonradan anlaşıldı ki o yaşlı kadın, 50 yıl önce vefat etmiş olan büyük annemin annesiymiş." Christopher orta okul yıllarında insanların auralarını da görüyordu. "Bunlardan hiçbir zaman korkmamışımdır. Herkesin de benim gördüklerimi gördüğünü düşünürdüm. 16 yaşıma geldiğim zaman, arkadaşlarımın ölmüş yakınlarıyla onları görüştürmeye başlamıştım." (Kaynak: PSYCHIC NEWS, Dec.11,2004)

 

 

FİLLER TABANLARIYLA GÖRÜYOR

Güney Asya tsunami afetinde, hayvanların; paranormal algılamalarıyla felaketi önceden sezip sezmedikleri BBC Radyo-4 tarafından "Nature" adlı programda ele alındı.

 

BBC Radyo-4' ün daha önceki programlarında, bir doğa araştırmacısının, felaketten kaçan maymun sürüsünü izleyerek yaşamını kurtardığını dinleyiciler işitmişti. Aynı radyoda programın sunucusu Lionel Kelleway'ın belirttiğine göre, "Tsunami olayından sonra; gelen raporlarda, dev dalgalar kıyıya vurma-dan önce, bazı hayvanlar sürüler halinde hızla kıyıdan uzaklaşıyordu." Bu hayvanlar arasında Patanangala Plajı'nda üç filin hareketleri görgü tanıklarını özellikle etkilemişti. Bu üç fil de, dalgalar kıyıya vurmadan önce oradan uzaklaşmaya çalışıyordu, hem de aceleyle…

 

"Her nasılsa, fillerin bir tür farkındalığı vardı ki, bu sayede hayvanlar kıyıdan yüksek kesimlere doğru hızla ilerliyorlardı. Hayvanların bu şekilde kaçışlarıyla telefatları, insanlara oranla hemen hemen "hiç" denecek kadar az oldu. Zaten çok eski zamanlardan beri yaygın olan bir inanca göre; hayvanların, büyük doğal afetleri önceden algılama yetenekleri bulunmaktadır."

 

Konuyla ilgili olmak üzere, California'daki Stanfort Üniversitesinden Caitlin O'Connel Rodwell, fillerin kendi aralarındaki komünikasyonu yıllardan beri incelemektedir. Caitlin' in belirttiğine göre, "Gözlemlere dayalı raporlara bakılırsa, deprem zamanı filler, her zamankinden farklı davranışlar içine girmektedir." Sri Lanka'lı gözlemcilerin de prog-rama katılımını sağlayan sunucu Kelleway fillerin tabanlarının sismik sinyallere duyarlı olduğunu ve fil vokalizasyonları üzerine etütler yapılmakta olduğunu da sözlerine eklemiştir. Sismik titreşimlere karşı fillerin tabanlarının mı duyarlı olduğu, yoksa, bu hayvanların, tabanlarından aldıkları titreşimleri kemikleri aracılığıyla orta kulağa mı aktardıkları henüz bilinmiyor. Bunların her ikisini içeren olasılık da geçerli olabilir.

 

Belki, bazı insanlar; fillerin bizden daha du-yarlı algılamaları olamayacak kadar kaba saba hayvanlar olduğunu düşünebilir. Ama araştırmacı Caitlin'in de kuşkulandığı gibi; filler eğer gerçekten düşük frekanslı vola-lizasyonları sismik dalgalar şeklinde tabanlarından (toprak aracılığıyla) yayıyorlarsa, yine tabanları aracılığıyla bu dalgaları neden alıyor olamasınlar? Yine Caitlin' in araştır-maları çerçevesinde olmak üzere, Oakland Hayvanat Bahçesi'ndeki Dona adlı fil üze-rinde yapılan testler sayesinde fillerin, ayaklarıyla sözkonusu titreşimleri algıladıkları anlaşılmıştır. (Kaynak: Psychic News, Mar.12'05)

 

 

RUHSAL ALEM GERÇEKTİR

Kraliyet Kolejinin saygın psikiyatristlerinden Dr. Alan Sanderson "Daily Mail"e verdiği bir beyanatta, ruhsal alem konusunda hiç bir kuşkusu bulunmadığını açıklamıştır.

 

Adı geçen gazetede yayınlanan egzorsizm (şeytan çıkarma ya da obsesyon tedavisi) konulu makale Dr. Danny Penman'a ait olup, birkaç gün önce; İngiltere'deki Kanal-4 televizyonunda aynı konulu programla bağlantılı olarak okuyucuların dikkatine sunulmuştu.

 

Dr. Penman sözkonusu makalesinde Dr. Sanderson'un şu açıklamalarına yer vermiştir:

 

"Bizimle ilişkisi olan pek çok ruhsal varlığın bulunduğuna inanıyorum. Bunların en yaygın olanları, dünyadan ilişkilerini koparamamış olanlardır. Bunların arasında negatif olanlar ve hayvan ruhları da yok değildir." Okuyuculara pozitif bir yaşam sürdürmelerini öğütleyen Dr. Sanderson, negatif duyguların bireyleri istenme-yen ruhsal ilişkilere bağlayabileceğini kaydetmiştir: "Ouija tahtalarıyla oynamayın, alkollü içkiler ve uyuşturucular almayın. Olabildiğince dürüst ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeye çalışın."

 

Makalede görüşlerine yer verilen başka bir araştırmacı Prof. Dr. Peter Fenwick (Londra Üniversitesi) ise, egzorsizmin giderek akademik ilgiyi cezp ettiğini ifadeyle, "Sorulacak en önemli soru şudur: Hastalar kendilerini iyi hissediyorlar mı? Doğru bir teşhis ile kendilerine iyi bir egzorsizm uygulanan hastalar şifaya kavuşmaktadırlar." demiştir.

 

Dr. Penman, makalesinin sonunda, Kraliyet Psikiyatristler Koleji'nin "spiritüel tıp" konusunda da araştırma ve incelemeler yapmakta olduğunu kaydetmiştir. (Kaynak: Psychic News, Mar. 12, 2005)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben geceleri birinin üstümü örttüğünü ve saçımı okşadığını hissediyordum. Apartmanın kapısında anneme anlattım. O arada üst komşumuz duydu. Kendisi hristiyan ve yaşlı bir teyze. Bana seni çağırıyorlar seni içlerine kabul etmişler dedi annem yokken tabi. Şok oldum ve kendime gelemedim. Dayanamadım sonra teyzenin evine gittim. İçeri haçla doluydu. Beni görünce hiçbirşey demedi. Mumlar filan yaktı. Bana çok saçma gelmişti. Bir kaseye su döküp birşeyler mırıldandı. Elimi kaseye filan soktu. Ben birşey anlamadım tabi. Elime iğne batırdı. Kanı kaseye döktü. Altıma edicek gibi olmuştum. Sonra birşeyler daha dedi başını kaldırıp bana baktı. Elimi de çok sıkı tutuyordu ama ayağa kalkıp Allah ne verdiyse kaçtım. Eve gittim banyo yaptım. Birkaç ay sonra taşındık zaten. O kadını da bir daha görmedim. Ama ne yaptıysa geceleri daha huzurlu uyuyorum

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım okudun mu bilmem ama Ergün Candan'ın kitapları gayet güzel. Ben bu yazarın Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri diye bir kitabını okumuştum. Uygulamalı olarak astral seyahat, durugörü,telepati,telekinezi gibi birçok konuya gayet güzel değinmiş. Ben baya bişeyler kaptım o kitaptan. Öncelikle sabrediceksin tabi, zamanla her şey. Psiwhel le başlarsın sen artık ...

ya psişik güçleri fln öğreten bir kişi yada kurs var mıdır istanbul da?
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ghost Adventures programında paranormal olayların deniz kenarında daha çok olduğundan bahsetmişlerdi. Gerçekten inceledikleri yerlerin çoğu da deniz kıyısında, mesela İtalya gibi. Özellikle tarihi bir otelde çok kanıt bulmuşlardı ve o otelin tam içinden nehir geçiyordu. Ama nedenini bilmiyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...