Jump to content

Ya 2012 Değilse?


madc0de

Önerilen Mesajlar

Maya takviminin 21 Aralık 2012'de sona erdiğine inanmanın riskleri!

İlginisi çeken herkes okumalı.

Perşembe, 18 Haziran 2009

- Fatih Keçelioğlu'nun Carl Johan Calleman'dan çevirisidir. -

Yaklaşık sekiz yıl önce ben ve John Major Jenkins Maya takviminin son tarihinin anlamı üzerine bir tartışmaya girmiştik ve özellikle de Uzun Sayım enerjilerinin 28 Ekim 2011’de mi yoksa 21 Aralık 2012’de mi bittiğine odaklanmıştık. Bu hala “2012 fenomenine” ilgi duyan herhangi birisi için en önemli soru olarak duruyor. O zamanlar bu teorik ve hatta saç yoldurtan cinsten bir tartışma gibi gözüküyordu, ancak bugün bu soru çok önemli ve geleceğe nasıl baktığımızı somut olarak şekillendiriyor. Pek çok kişi son tarih meselesini halının altına süpürüp unutmayı tercih etse de aslında entelektüel dürüstlüğü bozulmamış kişiler için bu imkânsız. O tartışmadan sonra Jenkins 21 Aralık 2012 tarihinin dünyanın sonunun geleceği “kıyamet günü” olarak sunulduğu bir History Channel belgeselinde ekranlara çıktı. YouTube’da da yayınlanan bu belgeselin ardından aralarında genç insanlarında bulunduğu kişilerden bu tarihte dünyanın sonunun geleceğinden korktuklarını yazdıkları mektuplar almaya başladım. Pek çok bilgili kişi büyük ihtimalle Maya takviminin bu şekilde sunulmasını reddeder ama yine de bunun kime faydası olacağını sormak gerek. Kanımca bu tür belgesellerde gözüken kişiler ve onlardan hariç pek çok kişinin de Maya takviminin 21 Aralık 2012’de sona ereceğini iddia etmesinden çıkarı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla 28 Ekim 2011 tarihinin medyada duyurulmamasının bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. Her şeyden önce, bildiğim kadarıyla bitiş tarihini 28 Ekim 2011 olarak sunan hiç kimse bunu önceden belli bir kıyamet günü olarak sunmuyor ve uygunsuz bir şekilde Maya takvimini korku ile beraber akla getirmiyor.

 

Yukarıda belirttiğim tartışmadan beri iki olası son tarih arasında iki farklı entelektüel kültür oluştu, bir tanesi inanç (21 Aralık 2012) diğer ise delil üzerine kurulu (28 Ekim 2011). Bu iki kültür arasında ki mesafe neredeyse ikisinden birinin Gregoryen (güneş) takviminin kullanımına olan mesafesi kadar uzaktır. 21 Aralık 2012 önerisi kanıtlanmamış bir inanç olan yalpalama (precession) döngüsünün insan evrimi için bir anlamı olduğuna dayanıyor ve inanılmaz bir şekilde bu son tarihi savunan hiçbir kişinin bu basit öneriyi kanıtlamaya çalıştığını görmedim. Öte yandan 28 Ekim 2011 tarihi, eski Maya kaynaklarından bilinen Dokuz Altdünya ve On Üç Üstdünyanın evrensel evrimi tüm yönleriyle tanımladığını destekleyen muazzam kanıtlara dayanmaktadır. Dahası Mayaların kehanetlerini ve tahminlerini baktun, katun, tun gibi zaman birimlerine dayandırdığını kanıtlayan kapsamlı deliller olmasına rağmen tek bir Maya metni 26,000 yıllık yalpalama döngüsünden bahsetmez. 21 Aralık 2012 son tarihini savunanlar, bu son tarihe götüren Maya takvimi değişim noktalarını tanımlamıyorlar. Bu yüzden ciddi herhangi bir bilimsel teorinin temel taşı olması gereken, tahminlerden yola çıkarak test edilebilirlik vasfı onların hipotezinde yer almıyor. Dolayısıyla bu bilim olmaktansa inanç olarak tanımlanabilir. 21 Aralık 2012 tarihi etrafında inançtan başka hiçbir şeye dayanmayan bir kültür ortaya çıktı ve bu Maya takviminin kalıplarına dayanarak bilimsel olarak anlaşılabilen ve kanıtlanabilen bir şey olmaktansa fanteziler, korkular ve umutlar için uygun bir yansıtma perdesi görevi görüyor.

 

28 Ekim, 2011 son tarihi ise mantıkla anlaşılabilir. Bu son tarih ayrıca birtakım tahminlerle onaylandı ve en güncel olanı benim ekonomik çökümün geleceğini ve zamanını tahmin etmem: “Böyle bir [finansal] çöküş hangi şekilde vuku bulursa bulsun, öyle görünüyor ki bu büyük olasılıkla Beşinci Gecenin Kasım 2007’deki [daha net konuşursak 19’u] başlangıcına yakın bir tarihte vuku bulabilir” (Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü, sayfa 278). Bu tahminle uyumlu bir şekilde bugün ekonomistler başlangıç tarihinin Aralık 2007 olduğunda hemfikirler (Bakınız Şekil 1). Bu tahmini benim İngilizce de ki ilk kitabım olan, 1999 yılında yazdığım ve 2001'de basılan Zamanımızın En Büyük Gizemini Çözmek: Maya Takvimi (sayfa 187) adlı eserde açık olarak belirtmiştim bile. Bu gerçektende Edgar Cayce’in zamanında yaptığı meşhur New York borsasının çöküşü tahmini ile paralel, ancak benim tahminim yaklaşık on yıl öncesinden yapılmıştı ve herhangi bir profesyonel ekonomist bu kadar zaman öncesinden böylesi bir ekonomik düşüşü tahmin edemezdi. Ancak ben sıra dışı psişik yeteneklerim olduğunu savunmuyorum aksine bu tahmin, doğru son tarih olan 28 Ekim 2011 ile Maya takvimin gizeminin çözüldüğünü tasdik ediyor. Bu tahminlerin doğru olduğunu kitaplarımda belirttiğim sayfaları incelerseniz sizde onaylanabilirsiniz. Öte taraftan Maya takviminin 21 Aralık 2012'de biteceğini öne süren herhangi birisi benzer bir tahminde bulunmadı ve aslında Maya takvimine dayanarak bir tek isabetli tahmin yaptıklarını iddia edemezler. Bu Maya takvimi ile medeniyetin evrimini anlamaya çalışan birisi için kırmızı ışık anlamına gelmeli.

 

http://www.derki.com/haberportal/images/stories/haberyeni/dow.jpg.jpg

Maya takvimini kanıta dayalı veya inanca dayalı olarak yorumlamanın pratik sonuçlarına gelmeden önce zamanın doğasını ve Maya takvimini özel kılan şeyin ne olduğunu ele almamız gerekiyor. Diğer bir deyişle Maya takvimi ile ilgilenmek için nedenlerimiz olup olmaması önemlidir. Neden diğer tüm takvimlerden farklı olarak Maya takviminin bir son tarihi var? Bunun cevabı, Maya takviminin diğer takvimlerden tamamen farklı bir tür zamanı ifade etmesidir. Çoğu takvim, Gregoryen, İslam, Budist ya da İbrani takvimleri astronomik döngülere dayanırlar ve sürekli devam eden bir zaman algısı getirirler. Ölçülebilir mekanik zamanı tarif ederler ki bu zamanın Eski Yunanlıların Chronos dedikleri yönüdür. Aslında modern dünyada zamanın tanınan tek yönü budur. İster ayın ister dünyanın döngüleri olsun isterse yalpalama döngüsü olsun bu döngüler önümüzde ki milyarlarca yıl boyunca devam edecekler ve bu yüzden bu döngülere dayanan takvimlerin sonra ermesi için bir neden yoktur. Maya takviminin ise bir sonu olduğundan bunun mekanik zamandan farklı bir zaman türüne dayandığı ortadadır ve dolayısıyla son tarih konusuda bilince dayalı zaman çerçevesi içinde tartışılmalıdır. Bilince dayalı zaman Eski Yunan’da Kairos olarak bilinirdi ve dolayısıyla biz bunun kaynağının ne olduğunu sormalıyız.

 

 

Eğer Maya Uzun Sayımının kaynağı için bilgi bulma amacıyla eski kaynaklara gidersek bunun astronomik döngülere dayandığını asla söylemediklerini görürüz1. Aksine Palenque’de ki Yazıtlar Tapınağı gibi Maya kaynaklarının açıkça söylediği şey Uzun Sayımın Dünya Ağacına ya da diğer kaynaklarda geçtiği ismiyle Yaşam Ağacına dayandığıdır. Yakında yayınlanacak olan The Purposeful Universe (Inner Traditions, Aralık 2009) adlı kitabımda* ele alacağım gibi Maya zamanı aslında nicemlenmiş (quantized) zamandır ve Evrensel Yaşam Ağacının farklı kuantum hallerini tanımlamaktadır. Maya takvimi daima böylesi kuantum zaman değişimleri çerçevesindedir ve sürekli devam eden astronomik döngülere dayanmaz. Bu sayede hem kendi bireysel hayatımızın hem de insanlığın ve uygarlığın önemli anlarını anlayabiliriz. Bu kuantum değişimlerinin arkasında olan evrenimizin merkezinde ki Evrensel Yaşam Ağacı, modern bilim tarafından ancak 2003 yılında bulundu. Onun gerçekliğinin artık kanıtlanmış olması ve sadece bir sembol veya mit olmaktan çıkması bizim tüm varoluşu anlayışımızda bir devrim çağrısıdır. Bu sadece bilimi etkilemez, aynı zamanda sık sık Yaşam Ağacına göndermelerde bulunan dini kehanetleri nasıl anladığımızı da etkiler. Mesela İncil’in Vahiyler Kitabı buna göndermede bulunur ve biz farkındalığımızı buna odaklanmaya başladık. Maya takviminin Yaşam Ağacından meydana gelmesi sadece günlük düzeyde geçerli değildir, her günün bir işareti ve sayısı olduğu gibi her katun, baktun, pictun vs bir sembolle ifade edilir ve farklı kuantum hallerini ifade eder. Bu haller ise Mayaların çağlar dediği, evrensel evrimin coğrafi ve tarihi dönemlerini yaratır. Pek çok insan Maya takvimi sona ererken kuantum sıçramaları bekliyor ve bunda da haklılar. Ancak sürekli devam eden astronomik döngüler tanımları gereği asla kuantum sıçramalarını bize göstermezler. Maya takviminin fosil kayıtlarında ve insanlık tarihinde ki zihinsel dönüşümlerde (bunlar yavaş ve düzenli olmaktan çok uzaktırlar) bulunan bu kadar çok kuantum sıçramasını açıklayabilmesinin nedeni diğer takvimlerden farklı olarak nicemlenmiş olmasıdır.**

 

Maya zamanını nicemlenmiş olarak anlamak, aynı zamanda potansiyel olarak bile dünyanın sonu olmayan sözde son tarihe daha anlamlı bir şekilde bakmamızı sağlıyor (Bu yüzden 28 Ekim 2011 tarihini kucaklayan hiç kimse bunu dünyanın sonu olarak görmüyor). Son tarih basit olarak Evrensel Yaşam Ağacının en yüksek kuantum haline eriştiği nokta anlamına geliyor. Bu aynı zamanda başlayacak yeni bir döngünün olmaması demek. Bu temeli oturtmak Kehanetler Kitabında tanımlanan “Yeni Kudüs”te barış dolu bir mutluluk çağı yaratacak halide rasyonel olarak anlamanın da tek yolu. Ya da bunun yerine bir Hindu benzetmesi kullanırsak bu en yüksek halin Karma tekerleklerinden (döngülerinden) özgürleşmek anlamına geldiğini düşünebiliriz. Kanıt temelli Maya takvimini inceleyen bir öğrenci bilir ki neredeyse insanlık tarihinde ki tüm savaşlar ve çatışmalar evrensel enerjiler arasında ki kuantum değişimlerinden meydana gelir ve Dünya’da uyumun hâkim olması için ciddi bir umut ancak bu kuantum değişimlerinin sona ermesi ile mümkündür. Dolayısıyla bu tür bir Maya takvimi yorumunda son tarihin yaşamın sonu veya dünyanın sonunun geleceği bir “kıyamet günü” olarak düşünülmesi için kesinlikle hiçbir neden yoktur.

 

28 Ekim 2011 son tarihi enerjiler arasında ki değişimlerin sona ereceği anlamına gelir ve bu yüzden bunu takip edecek yıl olan 2012’nin çok özel olduğunu pek çok kişinin sezmesine şaşırmamak gerekir. Şimdiye kadar evrensel evrimi yürüten süreçler sona erecekler ve bir süre sonra her şey sakinleştiğinde insanoğlu kendi başına evrimi yaratmaya devam edecek. Benim görüşüme göre son tarih sadece yeni bir değişim demek değil. Aksine bu o noktaya kadar Yaşam Ağacının kuantum hallerinin birbirini izlemesinden kaynaklı değişimlerin sonu anlamına geliyor. Bu değişimlere bir örnek olarak Beşinci Gece’nin başlangıcında ekonominin düşüşe geçmesine yol açan kuantum değişiminden yukarıda bahsetmiştim. Böylesi bir yeni Cennet Bahçesi vizyonu (daha üst bir seviyede de olsa) Maya takviminin mekanik astronomik döngülere dayandığına ve dolayısıyla yeni bir döngünün başlayacağına inanan insanlara rasyonel gelmeyecektir. İnsanlığın kurtuluşunu ve gelecekte geri gelecek bir Cennet Bahçesini anlamak temelde nicemlenmiş zamanı anlamayı gerektirir. Bu önemli bir prensibi ortaya koyar: kanıt temelli Maya takvimini anlamak zor değildir ve o saçma değildir. Bu sizin eski düşünme kutunuza düşüncesizce koyabileceğiniz bir şey değildir. Maya takvimi diğer tüm takvimlerden temelde farklıdır ve bunun neden ve nasıl olduğunu anlamak onu derin bir şekilde şereflendirmeyi ve saygı duymayı gerektirir.

 

http://www.derki.com/haberportal/images/stories/haberyeni/Galaktik.jpg

 

Bu perspektiften bakıldığında görüyoruz ki döngüsel dönüşümlerin sonuna ve evrenin en yüksek kuantum seviyesine yaklaşıyoruz. Bu durumda mantıken yaşadığımız ekonomik düşüş takvimin daha önce ki Gecelerinde yaşadığımız gibi sadece bir “durgunluk” veya “geri çekilme” olmayacaktır. Bu gerileme aslında ekonominin döngülerinin sonunun başlangıcıdır. Maya takviminin zaman döngülerini incelediğimizde ve Gecelerde ki ekonomik daralmaları göz önüne aldığımızda, ekonomik döngülerin nasıl sona ereceğine dair bazı tahminler yapabiliriz. Büyüme ekonomisini aşağı çeken ilk dalga Beşinci Gece ile geldi ve büyümede, borsa değerlerinde ani bir düşüşe yol açtığı gibi işten çıkarılmalar ve hacizlerarttı. Biz şu anda böylesi Geceler arasındayız, Altıncı Gündüzde (Bkz. şekil 2) aynı süreçler daha yavaş bir hızda devam ediyor ve hatta geçici olarak tersine dönebilir. Altıncı Gecenin başladığı tarih olan 8 Kasım 2009’a doğru ekonomik gerilemenin güçlenmesini ve Amerikan Dolarının çökmesini ve buna bağlı olarak dünyada kurulu para sisteminin çöküşünü bekleyebiliriz. Pek çok olay böylesi bir etkinliği tetikleyebilir ama önemli olan bunu ne tetiklerse tetiklesin, kaldı ki bu bir politik olay olabilir, sonuçta Altıncı Gecenin enerjisinin bir sonucu olacaktır. Aklıma gelmişken bu Altıncı Gündüzün ikinci yarısında ki yeniden doğuş enerjisinin neden bu kadar önemli olduğunu da açıklamaktadır.

 

Böylesi bir çöküşün ne anlama geleceğini ancak hayal edebiliriz ancak sanıyorum herkes bunun günlük hayatlarımıza yansımasının çok güçlü olacağı konusunda hemfikirdir. Zorlukların çok fazla gelmesinden dolayı pek çok insanın Yaratılışa inancını kaybetmesi veya cezalandırıldığımızı düşünmesi sözkonusu olabilir. Ben buna farklı bakıyorum: Galaktik Altdünya’nın bilinci gezegen için önceden planlanan bir koruma mekanizmasını uygulamaya koyuyor ve öncelikle büyümeyi durduruyor, tıpkı bir kanser doktorunun bir iyileşme olmadan önce yapması gerektiği gibi.2 Şimdi belki fark ettiğiniz üzere Maya takviminin son tarihi tartışması önemli bir konu haline geliyor çünkü gelecekle nasıl bağımızı kuracağımız buna dayanıyor. Bu ne saç yoldurtan türden akademik bir tartışma ne de sorumsuz bir Yeni Çağ fantezisidir. Kanıt temelli Maya son tarihi olan 28 Ekim 2011’i savunanlar, aslında Altıncı Gece ile gelecek olan daha derin bir ekonomik kriz için insanların hazırlık yapmasını öğütlüyorlar. 21 Aralık 2012 hakkında konuşanlar ise mantıkları ile tutarlı bir şekilde gelecekte ki bu fantezi sahnesine yansıtma yapmaya devam ediyorlar. Bu kişilerin aslında söyledikleri şey şu: “Kendinizi şimdi Yeni Dünya için hazırlamayın! 21 Aralık 2012’de değişim gelene kadar bekleyin!”. Çünkü onlar bu tarihten önce ki kuantum sıçramalarının farkında değiller. Son tarihi tam olarak bilmek insanlar için son derece büyük bir öneme sahip çünkü bu şimdiki anda hangi kuantum sıçramasını yaşamakta olduğumuzu bilmenin tek yoludur. 21 Aralık, 2012 tarihini savunanlar basitçe modaya ayak uydurup kendilerini öne çıkarma çabasındalar (ve bir takım ürünler satma peşindeler). Bence artık bu kişilerin yaptıklarından dolayı başkaları için nasıl bir sorumluluk taşıdıklarını fark etmeleri gereken zaman geldi. Büyük ihtimalle bu yüzden Maya takvimi ve 21 Aralık 2012 tarihi ile ilgili çekilen ve kesinlikle insanların kafasını karıştırmak için yapılan ilk Hollywood filmi Kasım 2009’ta gösterime girecek, yani Altıncı Gece başladığında. Sonrasında hâkim olan medya 21 Aralık 2012 tarihini gerçeği çarpıtmak için kullanacak ve elbette ki bu oyuna katılmak isteyenler olacak. Bu durumda Maya takvimini onunla uyumlanmayı imkânsız kılan geç bir tarihe yansıtmanın kimin işine yaradığını görmek oldukça kolaydır.

 

Kurulu olan uluslararası para sistemi Altıncı Gecede çöktüğünde gidilebilecek iki yol olacak. Birinci yolda bankalar, kâr ve büyümenin olmadığı sokakta ki insanın organize ettiği yeni bir ekonomiye geçilecek ve bu yenidünyada hâkimiyetin yeri olmayacak. Uluslar arası para sisteminin çöküşü özellikle de tüm borçların donmasına yol açacağından gerçekten tamamıyla eşitçi, gönüllü ortaklaşmaya dayalı ve açgözlülüğün dünyayı yok etmeyeceği bir dünyayı yaratma potansiyelini taşıyor. Bu tabii ki bir azınlığın kârı için organize edilmiş ve insanların ihtiyacındansa soyut değerlere yönelinen bir banka ve para sistemini dışarıda bırakıyor.

 

Yine de evrensel plana göre böylesi bir Yeni Dünya’nın uygulamaya konmasının dirençle karşılaşmamasını beklemek çok naifçe olur diye düşünüyorum. Bazı insanlar diğerleri üzerinde kurdukları güçlere tutunmak isteyeceklerdir. Pek çok kişi için mevcut olan insanın insana hâkimiyeti düzeninin düşüşü şoke edici olacaktır, çünkü bu alışageldikleri güven içinde yaşanan bir dünya deneyimini bozacaktır. Bankacılar, hükümetler, medya kuruluşları ve dünya çapında hüküm süren kurumlar tek bir yeni dünya para birimi oluşturmaya çalışacak ve egemenliklerini sürdürmeye çalışacaklardır ve buna da çok iyi hazırlanmış olduklarını düşünüyorum. Bilhassa insanlar kanıta dayalı Maya takviminin farkında değillerse ve bu zor dönemin yeni bir dünya yaratmak için gerekli sürecin bir parçası olduğunu görmezlerse bu durum gerçek olacaktır. Ancak ben yaklaşan Evrensel Altdünyanın yeni bir birlik bilinci getireceğini ve sırf varoluşun mutluluğunun ve var olan her şeyi olduğu gibi kabul ederek sevgi ve şefkat duyma halinin geleceğine ikna oldum. Yani belki her şey eski ekonomi açısından “daha iyi” olmayacak, ancak hayat daha eğlenceli olacak çünkü daha yeni bir bilinç seviyesi sayesinde dünyanın farklı bir şekilde algılanması mümkün olacaktır. Bu yüzden önümüzde ki yıllarda gerçekleşecek, görünüşte çelişkili görünen gelişmelerin kafa karışıklığı bizleri bekliyor. Buna hazırlığın kritik bir parçası ise (her ne kadar gelişmelerin yerine oturması son tarihten sonra bir süre daha devam edecek olsa da) en azından insanlara evrimin ritmini isabetli bir şekilde gösterecek olan ve 28 Ekim 2011’de biten, kanıta dayalı Maya takvimi bilgisidir.

 

Bu yüzden önümüzde ki dönem için ortaya çıkan vizyon ne “dünyanın sona ereceği” ne de “hepimizin mutlu şekilde uçacağıdır". Bunun yerine biz geleceği anlamak için elimizde ki en iyi delillere dayanan oldukça karmaşık bir senaryo görüyoruz. Bunun Vahiyler Kitabında anlatılan “Yeni Kudüsün” zorlu doğum senaryosu ile çok benzerliği vardır. Bu kitapta anlatıldığı gibi bu Yeni Dünya herkes için değildir ve ona tahammül edebilmek için kişinin kesinlikle manevi güce ve bütünlüğe ihtiyacı vardır. Bu tartışmaya dini bir hava katmak istemiyorum ama kesin olan bir şey var ki bu yeni dünyaya adım atmak isteyen herkes samimi bir şekilde hakikati aramalı ve basite kaçan açıklamalardan kaçınmalıdır.

 

Maya takvimi evrensel olsa da ve Vahiyler Kitabına özünde bağlı bulunsa da bugün ki Mayaların kendi son tarihlerini nasıl gördüğünü bilmek önemlidir. Doğal olarak bazıları takvimlerinin dünya çapında ilgi görmesinden mutlular ve arkeologların onlara söylediklerine yani 21 Aralık 2012 tarihine basitçe inanıyorlar. (Bu tarihin kökeninin dayandığı Uzun Sayım, Mayaların uzun süredir kullanmadığı bir sistemdir, dolayısıyla bu tarih onlara modern arkeologlarca iletilmiş durumdadır). Ancak İhtiyarlar Heyeti Lideri Don Alejandro Oxlaj gibi daha güven duyulan kaynaklar bu sürüye dahil olmuyorlar.Onunla iki yıl önce yaptığım röportajı izleyenler (Mayan Majix sitesinde DVD olarak bulabilirsiniz) onun 21 Aralık 2012 tarihini yanlış bir hesaplama olarak reddettiğini görebilirler (Bu o sırada benim için bir sürpriz olmuştu). O da On Üç Baktun ve 13 Ahau kehanetini taşıyor ve bu 28 Ekim 2011 tarihi ile tutarlıdır (bu tarihte bir 13 Ahau günüdür). Her ne kadar o benim gibi bir son tarih belirtmese de son katun döngüsünün (son 7200 günlük kehanetsel dönem) 1992’de başladığı konusunda hemfikir olduk. 10 Şubat 1992’de başlayan bu katun ile yeni bir dünyanın ortaya çıktığı önemli olayların ve kuantum sıçramalarının gerçekleştiğini kolaylıkla görebiliriz: Soğuk Savaşın sonu ve Sovyetler Birliğinin çöküşü (25 Aralık 1991), Avrupa Birliğinin Kuruluşu (7 Şubat, 1992) ve Dünya Çapında Ağın (WWW) başlatılması (Ağustos 1991). 21 Aralık 2012 insanları tarafından savunulan katun döngüsü (John Jenkins History Channel’da ki “Kıyamet Günü” belgeselinde Nisan 1993 diyor) yeni dünya çoktan ortaya çıkmıştı bile. Bu son tarihi kucaklayan insanlar gelecekte de her zaman için dünyada gerçekten olan şeylerin su birikintisinde yüzecekler. Bu durum son tarihin en büyük önemini ortaya koyuyor. Yaklaşan kuantum sıçramalarının bilinçli olarak bir parçası olmak isteyen ve bunlardan kaynaklanan yaratılış dalgalarında sörf yapmak isteyenler eğer kanıt temeli Maya takvimini ve 28 Ekim 2011 son tarihini reddederlerse bu fırsatları kaçıracaklardır. Eğer delilleri görmezden gelirseniz ve 21 Aralık 2012 “hizalanma” 3 peygamberlerini dinlerseniz büyük ihtimalle sizin hayatınızda çok ciddi direk sonuçlar doğacak ve bu geleceğe nasıl yaklaştığınızı etkileyecektir. Galaktik Altdünya’da hızlanan zaman yüzünden iki son tarih arasında ki 420 günlük fark gerçekten gece ve gündüz arasında ki fark kadar büyük olacaktır.

 

Seattle, 15 Mayıs 2009 (1 Kan)

 

1 Hiçbir Maya metni Uzun Sayımın son tarihinin önemi üzerinde bir yorumda bulunmaz. Ancak Uzun Sayımın başlangıcı çeşitli yerlerde tartışılmıştır ve bunun için önemli bir kaynak şudur: Freidel, Schele and Parker, Maya Cosmos, sayfa 59-122, The Hearth and the Tree.

Eski Mayaların politik hayatlarının nasıl astronomik olmayan döngülere bağlı olduğuna dair çok iyi bir kaynak şudur: Prudence Rice, Maya Political Science.

Mayaların kehanetlerinin nasıl astronomik olmayan döngülere dayandığını incelemek isterseniz Chilam Balam kitaplarında katun kehanetlerine bakmanızı öneririm.

 

2 Ben şahsen Yaratılışın rotasına müdahale eden bir Tanrı olduğuna inanmıyorum (Her şeyden önce böylesi bir fikir yaratılışın mükemmel olmadığını ima eder). Bunu şöyle açıklayabiliriz: Galaktik Altdünya soyut değerlere aracılık eden sol beyin yarıküresinin zararına olacak şekilde sağ beyin yarıküresinin tarafını tutuyor. Dolayısıyla biz banka bilgisayarları ve kâğıt banknotlardaki soyut değerlerin bir çöküşünü izliyoruz. Birkaç ay önce Larry King’in yaptığı bir röportajda Bill Clinton, dünya servetinin üçte birinin geçen yıl yok olduğunu söyledi. Bu soyut terimlerle düşünme tarzına harika bir örnek. Gerçeklikte herhangi bir gerçek değer yok olmadı. Yok olan şey banka bilgisayarlarındaki rakamların üçte biridir. Bu soyut değerlerin çöküşü henüz dibe vurmaktan çok uzaktır.

 

3Bu sözde hizalanma aslında 1998’de gerçekleşti, ancak bu çok nadiren halka sunuluyor çünkü şu anda “2012 fenomeni” satan medya için herhangi bir kar getirmeyecektir.

 

*Çevirenin Notu: Calleman’ın bu kitabının Türkçeye çevrilme süreci başlamıştır.

 

**Çevirenin Notu 2: Yazar burada “quantized” ifadesini kullanıyor. Fizik dilinde “nicem” sözcüğünün eş anlamlısı “kuantum” olarak geçiyor. Bu ifade Maya takviminin kuantum sıçramalarını gösteren bir doğası olduğuna işaret ediyor.

 

Carl Johan Calleman Stockholm Üniversitesi’nden aldığı Fiziksel Biyoloji Doktoru ünvanına sahiptir ve geçerli bilim yazınında yaklaşık 1500 kez referans gösterilmiştir. Seattle’daki Washington Üniversitesinde Çevresel Sağlık Kıdemli Araştırmacısı olarak görev yapmıştır ve ayrıca Dünya Sağlık Örgütü (WHO) için kanser uzmanı olarak çalışmıştır. Solving the Greatest Mystery of Our Time: The Mayan Calendar (Garev 2001) kitabı ile Maya takviminin kanıt temelli araştırmasına öncülük etmiştir ve bunu The Mayan calendar and the Transformation of Consciousness (Bear and Co, 2004) [Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü (Akaşa, 2004)] takip etmiştir. Yakında basılacak olan The Purposeful Universe (Bear and Co, Aralık 2009) ilk kez olarak Yaşam Ağacının fiziksel gerçekliğini tanımlamaktadır ve son 150 yıl içinde Darwinizm’e alternatif olarak sunulan ilk eksiksiz teoriyi takdim etmektedir. Carl’ın web sitesi www.calleman.com adresindedir.

 

Kanıt temelli Maya takvimine dair diğer yazıları takip etmek için ayrıca http://mayatakvimi.blogspot.com adresine bakabilirsiniz.

 

 

Derki.com'dan alıntıdır. Eğer verildiyse(bulamadım) özür dilerim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

calleman'ın bu araştırmalarını çok aydınlatıcı buldum desem yalan olmaz .. ama ara bir yerde 2012yi kullananlar var para için diyor ama işte bu konuşmamız şu dvd'de mevcut diyor .. böyle çelişkili bir yapısıda var sanırım .. önümüzdeki kasımda yeni bir ekonomik kriz bekleniyor tarih belli 7 kasım .. başlayacak ve 2010 ilk çeyreğinde şiddeti artmaya başlayacak .. eğerki olursa ..bekleyip göreceğiz .. yalnız callemanın eksikleri var çünkü neden astronomik olaylar onu desteklemiyor tam söylediğinin aksine hareketlenmeler var ... 2012 de insanlık aynen devam edecek demesi iyi olmamış çünkü ne zaman neyin ortaya çıkacağı hiç belli olmaz .. heleki şu an da ilginç şeyler olurken ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://www.universetoday.com/wp-content/uploads/2008/11/cosmic-rays.jpg

Scientists have discovered an unidentified source of high-energy cosmic rays bombarding Earth from space. They say it must be close to the solar system and it could be made of dark matter. "This is a big discovery," says John Wefel of Louisiana State University and Principal Investigator for ATIC, Advanced Thin Ionization Calorimeter, a NASA funded balloon-borne instrument high over Antarctica. "It's the first time we've seen a discrete source of accelerated cosmic rays standing out from the general galactic background."

 

The new results show an unexpected surplus of cosmic ray electrons at very high energy — 300-800 billion electron volts — that must come from a previously unidentified source or from the annihilation of very exotic theoretical particles used to explain dark matter.

 

"This electron excess cannot be explained by the standard model of cosmic ray origin," said Wefel. "There must be another source relatively near us that is producing these additional particles."

 

According to the research, this source would need to be within about 3,000 light years of the sun. It could be an exotic object such as a pulsar, mini-quasar, supernova remnant or an intermediate mass black hole.

 

"Cosmic ray electrons lose energy during their journey through the galaxy," said Jim Adams, ATIC research lead at NASA's Marshall Space Flight Center in Huntsville, Ala. "These losses increase with the energy of the electrons. At the energies measured by our instrument, these energy losses suppress the flow of particles from distant sources, which helps nearby sources stand out."

 

The scientists point out, however, that there are few such objects close to our solar system.

 

"These results may be the first indication of a very interesting object near our solar system waiting to be studied by other instruments," Wefel said.

 

http://www.universetoday.com/wp-content/uploads/2008/11/counts_strip.jpg

alternative explanation is that the surplus of high energy electrons might result from the annihilation of very exotic particles put forward to explain dark matter. In recent decades, scientists have learned that the kind of material making up the universe around us only accounts for about five percent of its mass composition. Close to 70 percent of the universe is composed of dark energy (so called because its nature is unknown). The remaining 25 percent of the mass acts gravitationally just like regular matter, but does little else, so it is normally not visible.

 

 

The nature of dark matter is not understood, but several theories that describe how gravity works at very small, quantum distances predict exotic particles that could be good dark matter candidates.

 

"The annihilation of these exotic particles with each other would produce normal particles such as electrons, positrons, protons and antiprotons that can be observed by scientists," said Eun-Suk Seo, ATIC lead at the University of Maryland, College Park.

 

The 4,300-pound ATIC experiment is carried to an altitude of about 124,000 feet above Antarctica using a helium-filled balloon about as large as the interior of the New Orleans Superdome. The goal of the project is to study cosmic rays that otherwise would be absorbed into the atmosphere.

 

Researchers from ATIC published the results in the Nov. 20 issue of the journal Nature.

 

Sources: NASA, Science@NASA

 

 

Is a Nearby Object in Space Beaming Cosmic Rays at Earth?

 

http://www.universetoday.com/wp-content/uploads/2009/05/fermi.jpg

Data from several different space and ground based observatories imply the presence of a nearby object that is beaming cosmic rays our way. Scientists with the Fermi Space Telescope say an unknown pulsar may be close by, sending electrons and positrons towards Earth. Or another more exotic explanation is that the particles could come from the annihilation of dark matter. But whatever it is, the source is relatively close, surely in our galaxy. "If these particles were emitted far away, they’d have lost a lot of their energy by the time they reached us," said Luca Baldini, a Fermi collaborator.

 

Comparing data from the Fermi space telescope with results from the PAMELA spacecraft and the High Energy Stereoscopic System (H.E.S.S.) ground-based telescope, the three observatories have found surprisingly more particles with energies greater than 100 billion electron volts (100 GeV) than expected based on previous experiments and traditional models.

 

Fermi is primarily a gamma ray detector, but its Large Area Telescope (LAT) is also tool for investigating the high-energy electrons in cosmic rays.

 

Video of the LAT detecting high energy particles.

 

Cosmic rays are hyperfast electrons, positrons, and atomic nuclei moving at nearly the speed of light. Unlike gamma rays, which travel from their sources in straight lines, cosmic rays wend their way around the galaxy. They can ricochet off of galactic gas atoms or become whipped up and redirected by magnetic fields. These events randomize the particle paths and make it difficult to tell where they originated. But determining cosmic-ray sources is one of Fermi's key goals.

 

Using the LAT, which is sensitive to electrons and their antimatter counterparts, positrons, the telescope looked at the energies of 4.5 million cosmic rays that struck the detector between Aug. 4, 2008, and Jan. 31, 2009 and found more of the high-energy variety than expected, those with more than 1 billion electron volts (eV).

 

A spokesman from the Goddard Space Flight Center said the exact number of how many more is not currently available, due to peculiarities of the data.

 

But results from Fermi also refute other recent findings from a balloon-borne experiment. The Advanced Thin Ionization Calorimeter (ATIC) captured evidence for a dramatic spike in the number of cosmic rays at energies around 500 GeV from its high atmospheric location over Antarctica. But Fermi did not detect these energies.

 

"Fermi would have seen this sharp feature if it was really there, but it didn't." said Luca Latronico, a team member at the National Institute of Nuclear Physics (INFN) in Pisa, Italy. "With the LAT's superior resolution and more than 100 times the number of electrons collected by balloon-borne experiments, we are seeing these cosmic rays with unprecedented accuracy."

 

"Fermi's next step is to look for changes in the cosmic-ray electron flux in different parts of the sky," Latronico said. "If there is a nearby source, that search will help us unravel where to begin looking for it."

 

Source: NASA

 

 

Sources of Earth-Bombarding Cosmic Rays May Have Been Located

 

http://www.universetoday.com/wp-content/uploads/2008/11/cosmic-ray-hot-spots-580x340.jpg

 

Last week's announcement of a puzzling and unknown source of high energy cosmic rays bombarding the Earth is now joined by another discovery of two sources of unexpected cosmic rays from nearby regions of space. A Los Alamos National Laboratory cosmic-ray observatory has seen for the first time two distinct hot spots that appear to be bombarding Earth with an excess of cosmic rays. "These two results may be due to the same, or different, astrophysical phenomenon, said Jordan Goodman, principal investigator for the Milagro observatory, commenting on last week's announcement by the ATIC experiment and the new discovery by his team. "However, they both suggest the presence of high-energy particle acceleration in the vicinity of the earth. Our new findings point to general locations for the localized excesses of cosmic-ray protons." The cosmic rays appear to originate from an area in the sky near the constellation Orion.

 

Researchers used Los Alamos’ Milagro cosmic-ray observatory to peer into the sky above the northern hemisphere for nearly seven years starting in July 2000. The observatory is unique in that it monitors the entire sky above the northern hemisphere. Because of its design and field of view, Milagro was able to record over 200 billion cosmic-ray collisions with the Earth’s atmosphere.

 

Cosmic rays are high-energy particles that move through our Galaxy from sources far away. No one knows exactly where cosmic rays come from, but scientists theorize they might originate from supernovae—massive stars that explode— from quasars or perhaps from other exotic, less-understood or yet-to-be-discovered sources within the universe.

 

“Our observatory is unique in that we can detect events of low enough energies that we were able to record enough cosmic-ray encounters to see a statistically significant fractional excess coming from two distinct regions of the sky,” said collaborator Brenda Dingus.

 

Because Milagro was able to record so many cosmic-ray events, researchers for the first time were able to see statistical peaks in the number of cosmic-ray events originating from specific regions of the sky near the constellation Orion. The region with the highest hot spot of cosmic rays is a concentrated bulls eye above and to the right visually of Orion, near the constellation Taurus. The other hot spot is a comma-shaped region visually occurring near the constellation Gemini.

 

But the researchers cannot be sure they have precisely located the sources of the cosmic rays. "Whatever the source of the protons we observed with Milagro, their path to Earth is deflected by the magnetic field of the Milky Way so that we cannot directly tell exactly where they originate," said Goodman. "And whether the regions of excess seen by Milagro actually point to a source of cosmic rays, or are the result of some other unknown nearby effect is an important question raised by our observations."

 

A new, second-generation cosmic ray observatory has been proposed, which may be able to solve the mystery of the origin of cosmic rays. The experiment, named the High Altitude Water Cherenkov experiment (HAWC), would be built at a high-altitude site in Mexico.

 

Sources: UMD, Science Daily

 

 

burada gama ışımaları haberleri var ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birşeyde anlaşalım sarkma vesaire diğer tanımlamalar yanlış .. bu bir periyoddur ve bu periyod içerisinde sıra sıra herşey vuku bulacaktır .. 2012 de tık diye birşey olmayacak hemen herşey sırasıyla başlayıp belki de bizlerin vereceği cevaba göre ya uzun sürecektir ya da biraz daha kısa .. ben açıkcası fiziksel anlamda değişimler bekliyorum dünya olsun insanlık olsun .. birde bu pleiadesin neden etkisi olmasın .. güneş sistemi pleiades'e (seven sisters) 400 ışık yılı, samanyolu merkezine ise 26.000 ışık yılı uzaklıkta .. sirius bize daha yakınki yaklaşık 9 ışık yılı .. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Afganistan'da Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Çekildi

Afganistan'da 7 Kasım'da yapılacak olan ikinci tur seçimler için cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Abdullah, seçimlerden çekildiğini açıkladı.

 

Afganistan'da 7 Kasım'da yapılacak olan ikinci tur seçimler için cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Abdullah, seçimlerden çekildiğini açıkladı.

 

Ülkedeki seçim koşullarında şeffaf bir seçimin yapılamayacağına ve seçimlere yeniden hile karışacağına inandığını ifade eden Abdullah, Kabil'de destekçilerine hitaben yaptığı konuşmada, seçimlerin şeffaf olması için önerdiği isteklerin reddedildiğini vurguladı. Destekçilerine seçim komisyonu üyelerinin değişmesini istemeleri gerektiğini söyleyen Abdullah, 7 Kasım'da yapılacak olan seçimleri protesto etmemelerini de söyledi.

 

Afganistan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai'nin rakibi olan Abdullah Abdullah, ikinci tur seçimler için bazı şartlar önermiş ancak bu şartlar onaylanmamıştı.''Alıntıdır ;)

 

7 Kasım'da böle bişey olcak işinize yarar mı?:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Afganistan'da Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Çekildi

Afganistan'da 7 Kasım'da yapılacak olan ikinci tur seçimler için cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Abdullah, seçimlerden çekildiğini açıkladı.

 

Afganistan'da 7 Kasım'da yapılacak olan ikinci tur seçimler için cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Abdullah, seçimlerden çekildiğini açıkladı.

 

Ülkedeki seçim koşullarında şeffaf bir seçimin yapılamayacağına ve seçimlere yeniden hile karışacağına inandığını ifade eden Abdullah, Kabil'de destekçilerine hitaben yaptığı konuşmada, seçimlerin şeffaf olması için önerdiği isteklerin reddedildiğini vurguladı. Destekçilerine seçim komisyonu üyelerinin değişmesini istemeleri gerektiğini söyleyen Abdullah, 7 Kasım'da yapılacak olan seçimleri protesto etmemelerini de söyledi.

 

Afganistan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai'nin rakibi olan Abdullah Abdullah, ikinci tur seçimler için bazı şartlar önermiş ancak bu şartlar onaylanmamıştı.''Alıntıdır ;)

 

7 Kasım'da böle bişey olcak işinize yarar mı?:)

 

ne alaka 2012 ile??

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

7 Kasım ile alakalı.Bağlantıyı ister kur ister kurma banane.7 Kasım'da olucak baska bisey yada biseyler var mı sence?Ben bunu buldum.Ya da sana şöyle sorayım.7 Kasım'da bisey olup olmayacıgnı biliyor muydun?Ne diyo yukarda.7 kasımda politik bir olayın moral bozmasından ötürü doların çöküşü diyo.Lütfen soru sormadan önce konuyu dikkatli okuyun.Moralim bozuluyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...