schizophrana Oluşturma zamanı: Aralık 20, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 20, 2008 Giallo http://sinemaestro.metalattack.net/resimler/karisik/beyond.gif Giallo 20. yüzyıl İtalya’sında ortaya çıkmış olan bir sinema ve edebiyat türüdür ve Fransız ”fantastique” i, suç, korku ve erotizm türleri ile yakından ilintilidir. Terim aynı zamanda türün bir örneğinden bahsedilirken de kullanılır. Giallo kelimesi İtalyancada sarı anlamına gelmektedir ve kelime türün ortaya çıktığı sarı, karton kapaklı kitaplardan ortaya çıkmıştır. Edebiyatta Giallo Terim orijinalinde ilk olarak The Mondadori Publishing House tarafından 1929 yılında basılmış olan suç-gizem türündeki kitaplar için türetilmişti. Kitapların sarı kapakları 1920ler ve 1930lardaki Amerikan kopyaları gibi whodunit leri kapsıyordu ve İngilizce ile olan bu bağ sürekli İngiliz takma isimleri alan İtalyan yazarlar sayesinde kuvvetlenmişti. Erken dönemindeki birçok Gialli İtalyancaya çevrilmiş İngiliz romanlarıydı. Ucuz karton kapaklı olarak basılan Giallo’ nun başarısı geleneksel hale gelmiş olan sarı karton kapağı da unutmayarak kendi versiyonlarını yayınlamaya başlayan diğer yayınevlerinin de dikkatini çekti. Romanlar o kadar popülerdi ki Agatha Christie, Edgar Wallace ve Georges Simenon gibi yabancı suç-gizem yazarlarının çalışmaları bile İtalya’da ilk yayımlandığında, Gialli olarak nitelendiriliyordu. Giallo Mondadori günümüzde türün en uzun süreli yayını olarak her ay basılmaya devam edilmektedir. Bu Giallo’nun İtalyancada-şu anda İngilizcede olduğundan daha fazla soysal önemle gizem, suç ve dedektiflik hikayelerinin türüyle aynı anlama gelmesini sağladı, özellikle sinemada. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Empire/bava.jpg Sinemada Giallo 1960larda bu romanlardan ortaya çıkan tür kitapların tam uyarlamaları şeklindeydi fakat hemen sonrasında benzersiz bir tür yaratmak için modern sinema tekniklerinden yararlanmaya başladı. Yurt dışında Giallo olarak bilinen filmler İtalya’da macera olarak adlandırılır ki genelde Dario Argento ve Mario Bava gibi yönetmenlerin 1970lerdeki klasikleri söz konusudur. Özellikleri Türün filmleri uzun ve kanlı cinayet sahneleri, artistik kamera kullanımları ve sıra dışı müzik düzenlemeleri ile karakterize edilir. Whodunit öğesi şiddet ile harmanlanmış hali ile korunurken, İtalya’nın çoktandır devam eden geleneği opera tarafından süzülür ve Grand Guignol draması ile sahnelenir. Aynı zamanda bol miktarda çıplaklık ve seks içerir. Giallo genellikle delilik, c,nnet ve paranoyanın güçlü fiziksel örneklerini sergiler. Örneğin Sergio Martino’nun Your Vice is a Locked Room and Only I Have the Key’ i(aynı zamanda Eye of the Black Cat olarak da bilinir) açıkça Edgar allan Poe’ nun Black Cat adlı kısa öyküsünden uyarlanmıştı. Tür müziği etkileyici kullanması bakımından kayda değerdir. Özellikle Dario Argento’ nun Ennio Morricone, müzik yönetmeni Bruno Nicalai ve goblin isimli grup ile çalışmaları önemlidir. Gelişim Edebiyattaki İtalyan Giallo geleneğinin yanı sıra, filmler başlarda Alman “Krimi” - 1960ların Edgar Wallace hikayelerinden etkilenerek çekilen, orijinali siyah beyaz olan filmler- sinden de etkilenmiştir. Giallo’ yu tür olarak yaratan ilk film Mario Bava’ nın La ragazza che sapeva troppo ( The Girl Who Knew Too Much) sudur (1963) . Filmin adı Alfred Hitchcock’ un Anglo-amerikan kültürü ile sıkı bağları olan, ünlü The Man Who Knew Too Much(1956) ‘ ına ithafen konulmuştur. Mario Bava’nın 1964 yapımı Blood and Black Lace isimli filminde Giallo’nun simgesel öğesi sunulmuştu: siyah deri eldivenli elinde parlayan bir silahla maskeli bir katil. Kısa bir süre sonra Giallo kendi kuralları ve tipik İtalyan tadıyla (keskin renk ve stil eklemeleri) kendine özgü bir tür haline geldi. Giallo terimi de ağır, teatral ve yapay bir görsellikle özdeşleşti. Tür altın çağını düzinelerce Giallo’ nun yayımlandığı 70lerde yaşadı. Türün en öne çıkan yönetmenleri ise Dario Argento, Mario Bava, Lucio Fulci, Aldo Lado, Sergio Martino, Umberto Lenzi ve Pupi Avati oldu. Sık sık suç ve dedektiflik üzerine örülü bir hikayeye sahip olsa da, Giallo 1970lerdeki diğer popüler İtalyan suç türleri ile (örneğin sert polislerin aksiyonlarını anlatan Poliziotteschi ile) karıştırılmamalıdır. Yönetmenler ve oyuncular sıklıkla iki tür arasında gidip gelmişlerdir ve bazı filmler iki tür içinde de sayılabilir (Massimo Dallamano’ nun 1974 yapımı “What they have done to your daughters?” ı gibi). Önemli Giallo filmleri: * The Girl Who Knew Too Much (Mario Bava, 1963, The Evil Eye olarak da bilinir) * Blood and Black Lace (Mario Bava, 1964, Fashion House of Death, Six Women for the Murderer olarak da bilinir) * The Bird with the Crystal Plumage (Dario Argento, 1970, Phantom of Terror, Point of Terror, The Gallery Murders isimleriyle de bilinir) * Five Dolls for an August Moon (Mario Bava, 1970, diğer bir adıyla Island of Terror) * Lizard in a Woman's Skin (Lucio Fulci, 1971, aynı zamanda Schizoid olarak da bilinir) * The Strange Vice of Mrs. Wardh (Sergio Martino, 1971, Blade of the Killer, The Next Victim, Next! isimleriyle de bilinir.) * The Cat o' Nine Tails (Dario Argento, 1971) * Four Flies on Grey Velvet (Dario Argento, 1971) * Short Night of the Glass Dolls (Aldo Lado, 1971, diğer bir adıyla Paralyzed) * The Case of the Bloody Iris (Giuliano Carnimeo, 1972, bir diğer ismi de What Are Those Strange Drops of Blood Doing On Jennifer's Body? dir.) * Don't Torture a Duckling (başrolde Barbara Bouchet, Lucio Fulci, 1972) *Who Saw Her Die? (Aldo Lado, 1972, The Child olarak da bilinir.) * Your Vice is a Locked Room and Only I Have the Key (Sergio Martino, 1972, Poe'nun "The Black Cat" isimli hikayesinden uyarlama, Eye of the Black Cat olarak da bilinir.) * What Have You Done to Solange? (Massimo Dallamano, 1972, Ennio Morricone'nin müzikleriyle) * Knife of Ice (Umberto Lenzi, 1972, diğer bir adıyla Silent Horror) * They're Coming to Get You (Sergio Martino, 1972, All the Colors of the Dark, Day of the Maniac, Demons of the Dead isimleri ile de bilinir.) * Torso (Sergio Martino, 1973) * Eyeball (Umberto Lenzi, 1974, The Devil's Eye, The Eye, The Secret Killer, Wide-Eyed in the Dark isimleri ile de bilinir.) * A Dragonfly for Each Corpse (Leon Klimovsky, 1974, diğer bir adıyla Red Killer) * Deep Red (Dario Argento, 1975, Profondo Rosso , şu isimler ile de bilinir: The Hatchet Murders, The Sabre Tooth Tiger) * Strip Nude for Your Killer (Andrea Bianchi, 1975) * The House with Laughing Windows (Pupi Avati,1976, şu isimle de tanınır: Casa dalle finestre che ridono, La) * The Psychic (Lucio Fulci, 1977, Murder to the Tune of the Seven Black Notes, Seven Notes in Black adlarıyla da tanınır.) * The Blood Stained Shadow (Antonio Bido, 1978, Solamente nero adıyla da bilinir) * Tenebrae (Dario Argento, 1982, diğer bir adıyla Unsane or Under the Eyes of the Assassin) * The New York Ripper (Lucio Fulci, 1982) * Camping del Terrore (RuggeroDeodato, 1987) * Deliria (iMichele Soavi, 1987) * Opera (Dario Argento, 1988, Terror at the Opera olarak da bilinir) * Sleepless (Dario Argento, 2001) Heist Film Heist, bir şeyi çalmaya çalışan bir grup insanın etrafına örülü karmaşık bir senaryosu olan film türüdür. Bunların komik versiyonları Caper filmleri olarak geçer ve film tarihindeki Caper hikâyelerinin benzerleri olarak görülebilir. Genel olarak birçok konu şaşırtması içerir. Film, karakterlerin bir planı oluşturma, onu uygulama ve çalınacak olanlarla kaçması üzerine odaklıdır. Hikâyede bir otorite figürü ya da, çetesine veya elemanlardan birine ihanet etmiş olan eski bir üye olarak karşımıza çıkabilecek olan, kaçınılması gereken bir cezalandırıcı bulunur. Köken Heist filmlerinin çoğunda hikâyenin yürüdüğü üç ana hat vardır. İlkinde, soygun için gerekli olan hazırlıklar yapılır; kişiler toplanır, soyulacak olan mekânın planı oluşturulur, soygun sırasında kullanılacak olan teknoloji tanıtılır ve en önemlisi ise son sahnede ortaya çıkacak olan şaşırtmacalar için zemin hazırlanır. İkinci aşamada soygun gerçekleştirilir. Çok az bir istisna ile soygun başarılı olur fakat bu sırada birkaç beklenmedik olay da meydana gelir. Üçüncü aşamada ise konunu tamamı açığa çıkar. Karakterler ya birbirlerine düşman olurlar ya da karakterlerden biri olaya karışacak olan bazı dış mihraklar ile anlaşma yapmıştır. Normalde soygunda yer alan karakterlerin birçoğu filmin sonunda ölmüş, çalınan mallar olmadan hapis cezası almış olur, fakat özellikle hedef ahlaki olarak düşük bir değere sahipse (kumarhaneler, rüşvet yiyen kişiler ya da kurumlar, ya da suçlular gibi) son zamanlarda komplocuların başarılı olması daha popüler durumdadır. Konudaki çeşitlilikler Türün ortaya çıktığı zamanlarda olduğu gibi, konuda eksik olan elementleri doldurmak için izleyicinin olaya aşinalığından yararlanarak film içerisinde birkaç hat birden yürütmek 1950lerde popüler olmaya başladı. Mesela Touchez pas au grisbive Reservoir Dogs’ un her ikisinde de film asıl soygun bittikten sonra başlar. Bazı filmlerde ise olay doğrusal ilerlemez: The Killing ve Reservoir Dogs’ da olduğu gibi. Son büyük iş Heist’ in en sık kullanılan formlarından biri de son büyük iştir. Burada bir grup soyguncu onlara servet ve soygundan sonsuza kadar uzak bir hayat kazandıracak son sıçrayışlarını yapmak için toplanırlar. İş bittiğinde elde edilecek olan hayatla birlikte sunulan ek risk Suspense için doğal bir ortam sağlar. Hikaye daha sonra işin (soygunun) yapılması, ya da eğer iş baştan tamamen ters giderse kalanların çabalarını gösteren bir yol izler. Bu filmlerin örnekleri: Sexy Beast, Heat, The Score. Bağlantılı film türleri Heist birçok bağlantılı türün en ünlüsüdür. Bu türlerin her biri ayrıntılı hazırlık ve dramatik bir sonuç gerektiren ortak çabalar içerir. Örnek olarak hapishaneden kaçış, suikast ve genellikle ters açıdan yani kaçırılanların ve kurtarıcıların gözünden gösterilen rehine filmlerini verebiliriz. Birkaç casus filmi de Heist’ a benzer konu taşımaktadır. Ek olarak, filmlerde Heist’ ın model alındığı bölümlerin olması da yaygındır (National Treasure’ da olduğu gibi). Tarihçe Film Noir’in 1940lar ve '50lerdeki klasik periyodu, John Huston’ ın Asphalt Jungle’ı (1950) ya da Stanley Kubrick’in 1956 yapımı The Killing’i gibi filmler ile türü üne kavuşturdu. Bu tarihten beri hırsızlık filmleri çok çeşitli türlerde çekildi. Tarantino’nun Reservoir Dogs’ unda olduğu gibi bu türler genellikle zanaatkarlığın yenilikçi yönlerini ortaya koyuyordu. Günümüz Hollywood’ unda bile tür hâlâ umut vaat eder durumda. Kanıt olarak Ocean’s Eleven’ın ve The Italian Job’ ın 2001 ve 2003 yapımlarını sunabiliriz. Heist’ın gidebileceği yönlerin örnekleri içerisinde ise bir komedi olan Topkapi’ yı, western-Heist olarak görülebilecek olan The War Dragon’ u, savaş-Heist olan Kelly’s Heroes’ u ve daha birçok casus filmlerini ve Heist içerikli konusu olan TV programlarını (Mission: Impossible ve It Takes a Thief gibi) sayabiliriz. Örnekler After the Sunset (2004), The Asphalt Jungle (1950), Bandits (2001), Blood and Wine (1996), Bob de Flambeur (1956), Bound (1996), Catch Me If You Can (2002), Die Hard 1-3-4 (1988, 1995, 2007), Dirty Rotten Scoundrels (1988), Dobermann (1997), Dog Day Afternoon (1975), Entrapment (1999), Family Business (1989), A Fish Called Wanda (1988), The Getaway (1972),The Grifters (1990), Heartbreakers (2001), Heat (1995), High Sierra (1941), The In-Laws (1979), Inside Man (2006), The Italian Job (1969), Jackie Brown (1997), Johnny Handsome (1989), The Killers (1946), The Killing (1956), The Ladykillers (1955), The Lavender Hill Mob (1951), Lock, Stock and Smoking Barrels (1998), Mission: Impossible (2006), National Treasure (2004), Ocean's Eleven (1960), Out of Sight (1998), Payback (1999), How to Steal a Million (1966), The Pink Panther (1963), The Return of the Pink Panther (1975), The Pink Panther Strikes Again (1976), Point Break (1991), The Pope of Greenwich Village (1984), Reindeer Games (2000), Reservoir Dogs (1992), Rififi (1955), Ronin (1998), The Score (2001), Small Time Crooks (2000), Snatch (2000), Sneakers (1992), The Sting (1973), Swordfish (2001), The Thomas Crown Affair (1968), Thunderbolt and Lightfoot (1974), Three Kings (1999), To Catch a Thief (1955), Topkapi (1964), True Romance (1993), The Usual Suspects (1995), The Wild Bunch (1969). Suspense ve MacGuffin Suspense, çoğunlukla izleyicilerin algılayışına dramatik bir çerçeve kullanarak, onların belirli hareketlerin sonucu hakkında merak ya da ilgi sahibi olmalarını sağlamaktır. Suspense, gerilimin olayın bir parçası olarak hissedildiği, dramatik bir ana ya da büyük bir olaya götürecek herhangi bir durum olarak görülebilir. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/Rear%20Window.jpg Sinemada Suspense: Alfred Hitchcock sinemada suspense’ i kullanan ilk yönetmen olarak görülür. Hitchcock'a göre, suspense yaratabilmek için seyircinin karakterin bildiğinden daha çok şey bilmesi gerekir. Hitchcock’un bir filme suspense eklemek için birçok yöntemi vardır: Masum insanlar çözemedikleri bir probleme bulaşırlar, Hitchcock burada, aşağıda etraflıca açıkladığımız MacGuffin’i kullanır. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/an%20inspector%20calls.jpg Literatürde Suspense: J. B. Priestley suspense seviyesi yüksek birçok oyun yazmıştır. Bunların en popüler olanı ise “An Inspector Calls”tur. Robert Ludlum uluslararası suspense tarzında birçok kitap yazmıştır. Jason Bourne serilerinde ana karakterin amnezi rahatsızlığı vardır; kim olduğunu, ne yaptığını, bulunduğu yere nasıl geldiğini hatırlamaz. Tüm bu teknikler okuyucuda merakı artırmak için kullanılır. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/the%20birds.JPG Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 20, 2008 MacGuffin MacGuffin (bazen McGuffin olarak da görebilirsiniz) karakterleri motive eden ya da hikâyeyi ilerleten fakat başka bir biçimde detaylarının bir anlamı bulunmayan bir çeşit konu aracıdır. MacGuffin’i diğer konu araçlarından ayıran nokta ise konunun spesifik olarak ne olduğunun önemi olmaması, motive eden herhangi bir şeyin de aynı görevi görecek olmasıdır. MacGuffin belirsiz bile olabilir. MacGuffin’ in önemi hikâyenin karakterleri tarafından kabul edilmiştir fakat başlı başına hikâye üzerinde bir etkisi olması gerekmez. Genel ya da yoruma açık olabilir. MacGuffin filmlerde özellikle gerilim türünde yaygındır. MacGuffin her zaman olmasa da sık sık ilk bölümde filmin odaklanan noktasıdır fakat karakterlerin çabaları ve amaçları ortaya çıktıkça önemi azalır. Bazen MacGuffin her şeydir fakat filmin sonuna gelindiğinde unutulur. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/1.JPG http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/2.JPG Tarihçe: Film tarihçisi Kalton C. Lahue’ nün kitabı “Bound and Gagged –sessiz film serilerinin tarihçesi-” a göre, aktris Pearl White “The Perils of Paruline” nin çapraşık konusu ve Pearl’ ün oynadığı diğer bütün sessiz filmler boyunca iyi ve kötü adamların birbirlerini kovalamasını zorunlu kılan herhangi bir fiziksel objeyi (bir rulo film, nadir bir demir para ya da pahalı elmaslar) tanımlamak için “zayıf” sıfatını kullandı. Yönetmen ve yapımcı Alfred Hitchcock hem terimi hem de tekniği üne kavuşturandır. Oxford English Dictionary ‘ ye göre Hitchcock terimi 1939’ da Columbia Üniversitesi’ nde verdiği bir ders esnasında şöyle açıklamıştır: “ Stüdyoda kullandığımız bir isim var; MacGuffin. Bu herhangi bir hikâyede bizi olaya bağlayan mekanik bir elementtir. Hırsızlık hikâyelerinde bu genelde kolye, ajan hikâyelerinde ise kâğıtlardır. 1966’da Francois Trauffaut ile yaptığı röportajda Hitchcock MacGuffin’ i şu hikâye ile örneklemiştir: “ Bu iki adamın bir trende geçen hikâyesinden alınmış İskoç bir terim olabilir. Aralarında şöyle bir diyalog geçer: Şu bagajda duran paket de ne? Oh, o mu? O bir MacGuffin. MacGuffin de neyin nesi? O İskoç Dağlarında aslan avlamak için kullanılan bir tür aparattır. Ama İskoç Dağlarında aslan yoktur ki! O zaman MacGuffin diye bir şey de yoktur! Gördüğünüz gibi MacGuffin aslında hiçbir şey.” Hitchcock bu anektodu daha sonra Richard Schickel’ in “The Man Who Made The Movies” isimli belgeseli için bir röportajda anlatmıştır. Hitchcock’un açıklaması ikinci adamın MacGuffin açıklamasının diğer adama kendi işiyle ilgilenmesi gerektiğini göstermek için kullanılmış dolambaçlı bir yol olduğunu kesinleştirmiştir. Yazar Ken Mogg’ a göre Hitchcock’ un bir arkadaşı olan senarist Angus McPhail terimin orijinal halini türetmiş olabilir. Kısaca, Hitchcock MacGuffin’i zaman zaman TV röportajlarında hikâyenin etrafında döndüğü ve aslında izleyicinin umurunda olmayan obje olarak tanımlamıştır. Eleştirmen Roger Ebert, 2007 yapımı Transformers’ daki All Spark’ı, amacı pek de önemli olmayan “uzaylı bir MacGuffin” olarak tanımlamıştır. MacGuffin’in bir başka kullanımı ise Quentin Tarantino’nun Pulp Fiction’ındaki ‘gizemli çanta’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Samuel L. Jackson’ın karakteri Jules çantayı ele geçirebilmek için hayatını riske atsa da, çantanın içeriğini asla bilemiyoruz. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/torn%20curtain.jpg MacGuffin’ i tanımlarken karşılaşılan problemler: Film endüstrisinde bulunun herkes MacGuffin’i tamamen aynı yönde kullanmıyor. Star Wars’un 2004 yılında yayımlanan açıklamalı DVD sinde yönetmen ve yapımcı George Lucas R2-D2 yi şöyle tanımlıyor: “filmin ana sürükleyici gücü, film endüstrisinde MacGuffin olarak adlandırdığınız şey, herkesin aradığı obje”. Terimin Hitchcock’a ithaf edilen MacGuffin’in ‘sadece karakterleri motive eden, başka bir önemi olmayan şey’ tanımına karşılık, R2-D2 konunun gelişmesi için önemli bilgiler taşıyan, kendi çapında önemli bir karakter. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/Alfred%20Hitchcock%20with%20his%20pet%20Sealyham%20Terrier,%201963.JPGhttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Hitchcock%20Says/dial%20m%20for%20murder.JPG Slapstick Slapstick, abartılmış fiziksel şiddet ve aktiviteleri barındıran (karakterin yüzüne tavayla vurmak, duvara tam hızla koşmak vb.) bir komedi türüdür. Bu tarz, bu tür eğlencelerde ortaktır; seyirci bu kadar abartılmış şiddetin mantığın sınırlarını aştığını anlar, böylece zalim olmayan bu kahkahalar tescillenir. Slapstick, en büyük modern temsillerdir, bu yüzden çizgi filmlerde ve basit, büyütülmüş film komedilerde, daha genç seyirci kitlelerini hedef alır. Ayrıca The Muppet Show gibi popüler şovlarda da biraz kullanılmıştır. Her ne kadar terim küçük düşürücü olarak kullanılsa da, slapstick komedi performansı —zarif zamanlama ve kesin işlem hesaplaması, karakter tepkisi ve seyirci kahkahası— artistin karşılaşacağı en zor görevlerden kabul edilir. Köken Tabir battachio kelimesinden gelir –ingilizcede slap stick— Commedia dell’arte‘de kullanılmış iki suntadan meydana gelmiş sopa benzeri bir alettir. Vurulduğunda battachio yüksek bir tokat sesi çıkartır, aslında kişiye vurulduğunda çok az bir güç kullanılır. Böylece aktörler birbirlerine çok az fiziksel hasar vererek tekrarlı olarak duyulabilir şekilde vurabilir. Şişirilebilir mesane ile birlikte, bir kişinin üzerinde taşıyabileceği en eski özel efekt formu olmuştur. Tarih Tiyatro tarihçileri slapstick’in bir şekilde hemen hemen orta çağdaki kilise reformundan beri varolduğunu tartışırlar (Kimileri ise Yunan ve Roma tiyatrosunda da olduğunu tartışır). Mesela şeytanın bacağını kırmak deyimi bir komedi unsuru olarak ciddi dinî oyunlarda kullanılmıştır. Shakespeare de komedilerinde bir çok kovalama ve dövme sahnesini birleştirmiştir. Sonrasında popülaritesini 19. ve 20. yüzyılın başlarında Amerikan varyete evlerinin etnik rutinine kuran tarz, siyah-beyaz ve sessiz filmlerin “altın çağı”nda keşfedildi. Mack Sennett ve Hal Roach ve Mabel Normand, Roscoe “Fatty” Arbuckle, Buster Keaton, Charlie Chaplin, Laurel ve Hardy, Marx Kardeşler, Keystone Kops ve Three Stooges örnek gösterilebilir. Slapstick ayrıca Tom ve Jerry ve Looney Tunes gibi çizgi filmlerde de yaygındır. Çizgi filmci Brendon Small geç saatlerde yayınlanan kanlı ve şiddet içeren Metalocalypse’i de bir slapstick formu olarak kabul etmektedir. Whodunit Whodunit (Who done it), "kim yaptı" türünde polisiye filmlere denir, tür kaynağını aslen dedektiflik romanlarından alır. Yap-boz gibi işleyen bu romanların başyazarı Agatha Christie, baş kahramanı ise Arthur Conan Doyle kaleminden çıkma Sherlock Holmes'tir. Raymond Chandler (The Big Sleep), Dashiell Hammett (The Maltese Falcon, The Thin Man, Red Harvest) ve Mickey Spillane (Mike Hammer) de bu türün diğer başlıca yazarları arasındadır. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/image.jpg Gizemin ("mystery") ön plana çıktığı bu romanlar, okuyucuya bir cinayet ve çeşitli ipuçları sunar, çoklu karakterlerin yer aldığı hikayelerde olayların sürükleyiciliği içinde esrar da yapboz taşları gibi yavaş yavaş çözülerek aydınlanır ve suçlu adalete teslim edilmek suretiyle roman son bulur. Bu tür daha sonra "kapalı oda esrarı" (locked-room mystery) denilen bir alt tür kazanmış ve her iki alanda üründen de sinemada yararlanılmıştır. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/murder.jpghttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/shot.jpg En bilinen Agatha Christie uyarlaması 1974 tarihli Murder on the Orient Express'tir, birçok ünlü oyuncunun rol aldığı filmle Ingrid Bergman da yardımcı rolle 3. Oscarını almıştır. Columbo dizisiyle ekranlarda uzun süre boy göstermiş Peter Falk'ın başrolünde olduğu ve Alec Guinness, David Niven, Peter Sellers, Maggie Smith gibi birçok sağlam oyuncunun rol aldığı Murder By Death (1976) vePeter Sellers'in Müfettiş Clouseau karakterini canlandırdığı Pembe Panter serisinin 1964 tarihli 2. filmi A Shot in the Dark ise türün parodisini yapan kaliteli ve eğlenceli yapımlardır. 1942 yapımı The Corpse Vanishes filminde Bela Lugosi'yi film boyunca "katil uşak" olduğundan şüphelenilen eğlenceli rolünde izlemek de son derece keyiflidir. 1963 yapımı Cary Grant, Audrey Hepburn, James Coburn ve Walter Matthau'lu CharadeHitchcock'un özenle kaçtığı bu türün sinemasına verilmiş Hitchcockvari bir başyapıttır. ise http://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/7879579.jpghttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/corpse.jpghttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/charade.jpg Hitchcock, izleyicisine esrarın anahtarını önceden verip, baş kahramanın bunu çözme aşamasında seyircinin de onunla bütünleşip hikayeye dahil olmasını ve gerilmesini amaçlar ve bunu çok iyi başarır. "Suspense" denen bu türün ustası olan yönetmenin iki tür hakkındaki görüşleri şöyledir: ''Gerilim yaratmanın her zaman kullanılan biçiminde izleyicinin, olan bitenin son derece mükemmel biçimde farkında olması gereklidir. Aksi takdirde, gerilim oluşmaz. Benim düşünceme göre esrarengiz şeyler, pek gerilim yaratmazlar. Örneğin 'kim yaptı' (whodunit) adı verilen tür filmlerde gerilim unsuru değil, entellektüel bir bilmece vardır. Bunlar, duygusallıktan uzak bir tür merak öğesi içerirler. Halbuki, duygular gerilimin temel dayanağıdırlar.'' http://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/maltese-sized.jpghttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/300px-Bigsleep2.JPG Klasik dönemde Humphrey Bogart'ın (Sam Spade ve Philip Marlowe karakterleriyle) rol aldığı The Maltese Falcon (John Huston, 1941) ve The Big Sleep (Howard Hawks, 1946), yakın dönemde Robert Altman'ın yönettiği ve -olmazsa olmaz- Maggie Smith'in rol aldığı Gosford Park (2001) ve fransız sinemasının sembol olmuş yüzlerinin rol aldığı Francois Ozon filmi 8 Femmes (2002) whodunit filmlere örnek gösterilebilir. http://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/mfalc-lg.jpghttp://www.sinemaestro.com/images/stories/Whodunit/basil_rathbone.jpg Sherlock Holmes karakterine hayat veren Basil Rathbone, 1939- 1946 yılları arasında tam 14 filmde dedektifi canlandırmıştır. Son derece başarılı bu uyarlamalar, halen en saygın polisiye filmler arasında yer alır ve whodunit türünü başarıyla temsil eder. Kaynak:wikipedia Çeviri : Ezgi Ferek Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.