Jump to content

Tüm zamanların sinematografik kabusu: Ed Wood!


schizophrana

Önerilen Mesajlar

http://i44.tinypic.com/w9e7ub.jpg

 

 

Filmi eklenmişken ben de korku sinemasının bu korkunç yönetmenini tanıtayım.

Tüm zamanların en kötü yönetmeni... Sinema tarihinin en büyük kabuslarından biri...

Valda Hansen ‘‘gelmiş geçmiş en sıradışı sinemacı’, ‘‘tüm zamanların en kötü yönetmeni’ Ed Wood'u işte bu cümleyle tanımlıyor.

1999 istanbul film festivali bu eşine az rastlanır sinemacıyı yakından tanıma olanağı sunmuştu sanatseverlere. Garip ve trajikomik illüzyonist, düşük bütçeli filmler dünyasının büyük kralı Ed Wood, birbirinden ilginç filmleriyle konuk olmuştu festivale.Elbette onu daha önceden tanıyanlarda vardı...

Edward D. Wood Jr. sadece bir kült yönetmen değil aynı zamanda oyuncu, senarist görüntü yönetmeni, yapımcı, dublör, efekt uzmanı...

Kısacası tepeden tırnağa bir sinemacıydı. Bu aslında kendi tercihi değildi Wood'un., Yaşadığı maddi zorluklar onu bu yola sürüklemişti. Pek çok kişi tarafından 'yeteneksiz' olarak nitelenmesine karşın sadece sinemaya değil yazmaya da meraklıydı. Bir dönem pulp tarzı romanlar yazarak şansını bu yönde de denemişti. Sadece yaptığı ‘‘tüyler ürpertici’ filmleriyle değil, pembe süveter takıntısı, alkol, uyuşturucu ve porno tutkusu ile de ilgi çekici bir kişilikti Ed Wood.

Bu sıradışı yönetmenin ilk filmi Laredo'nun Kavşakları, asla tamamlanamamış bir Western olarak geçti sinema tarihine. Son derece şaşırtıcı ve şiirsel bir anlatım içeren bu film, seyirciyle buluşamadı bir türlü.

Ed Wood'un yaşamdaki en büyük tutkularından biri de, bir dönem korku sinemasının yıldızlarından olan Bela Lugosi'ydi. Ve günün birinde hayranı olduğu bu yıldızla tanışması Wood'un hayatını tamamen değiştirdi. Lugosi, Wood ile tanıştığında sefil bir eroinman, yaşlı ve işsiz bir oyuncu eskisiydi. Ama bütün bunlar Wood'u etkilemedi bile. Onun gözleri Lugosi'ye duyduğu hayranlığın etkisiyle kamaşmıştı. Hiç bir şeyi net olarak göremiyordu.

Bu garip ilişki Glen mi Yoksa Glenda mı ya da diğer adıyla Travesti adlı filmi çıkardı ortaya. Wood'un kadın giyimine olan düşkünlüğünün dışavurumu olan filmi David Lynch ‘‘gerçeküstücülüğün doruğu’ olarak nitelendirecekti yıllar sonra.

Lugosi'nin bir kuklacıyı oynadığı film, Maila Nurmi, Valda Hansen ve Crawford Thomas gibi Wood'un ‘‘takım arkadaşlarını’ biraraya getiriyordu. ‘Glen mi Yoksa Glenda mı?’, Hollwood eleştirmenleri tarafından ‘‘sinema tarihinin en büyük kábuslarından biri’ olarak tanımlanıyor.

Ed Wood bundan sonra çektiği Jailbat'in ardından Bela Lugosi ile bir dizi çalışma daha gerçekleştirdi. Dehşet verici ikili Lugosi ve Wood'un, ikinci çalışması The Bride of The Monster (Canavarın Gelini) bu çılgın adamın ruhunu en iyi yansıtan filmlerden biri oldu. Hiç bir sinemasal kurala uymayan, doğaçlama, kesinlikle ucuzluk, iğrençlik ve basitliklerle dolu bir yapıt... Lugosi bu filmde ilerleyen yaşına ve hastalığına rağmen çılgın bilim adamı rolünde gözyaşartıcı bir kompozisyon çiziyordu. Bu filmle Wood'un takımına, eski bir güreşçi olan Tor Johnson'da katılmıştı artık.

 

9 NUMARALI PLAN

 

Bela Lugosi'nin 1956'daki ölümü Wood için kesinlikle bir yıkım oldu. Hem en iyi dostu artık hayatta değildi, hem de onunla birlikte gerçekleştirmeyi düşündüğü tüm projeler suya düşmüştü. Ama yılmadı... Lugosi ile olan ortaklığını onun ölümünden sonra da sürdürdü.

Elindeki çeşitli çekim planlarını kullanarak Plan 9 From Outer Space (Uzaylıların 9 Numaralı Planı) adlı filmi çekti. Ve belki de diğer filmlerinden çok, bu filmle sinema tarihine damgasını vurdu. Eleştirmenler bu film için de ağız birliği ettiler: ‘Tüm zamanların gelmiş geçmiş en kötü filmi’

Wood, 1960 yılına kadar korku filmi Night Of The Ghouls, The Bride and the Beast, The Sinister Urge gibi filmlere imza attı. Bütün bu filmlerinde de kalitesizlikten asla ödün vermeyerek (!) yarattığı üslubunu sürdürdü.

 

TALİHSİZ YÖNETMEN

 

Fakat bundan sonra Ed Wood'un yaşamı iyice zorlaştı. Hayatını sürdürebilmek için seks filmleri çekmeye başladı. Son yıllarını alkol, uyuşturucu ve inanılmaz bir sefalet içinde geçirdi Wood. Ama öldüğü dakikaya kadar sinema yaşamının en büyük tutkusu olarak kaldı hep.

Sinema yazarı Bill Warren, ‘‘kelimenin tam anlamıyla yaratıcı bir sinemacıydı’ diye tanımlıyor onu. ‘‘Ama’ diye ekliyor Warren ‘‘Aynı zamanda yeryüzündeki en talihsiz ve belki de buraya ait olmayan tek insandı...’

 

 

sinemafanatik.com

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...