Jump to content

Babil,Mesih Papa ve Avrupa´nın kodları


MALCOLMX

Önerilen Mesajlar

Papa 2. Urban 28 Kasım 1095`te Haçlı Seferleri`ni başlatmak için o meşhur çağrısını yapmıştı. Yani 911 yıl önce İkinci Milenyum`un ilk yüzyılında.

Üçüncü Milenyumun başında, 28 Kasım 2006`da ise Papa 16. Benedikt Hıristiyan rekonkistasının bir numaralı hedefi olan Türkiye`yi ziyaret ediyor.

 

Papa II. Jean Paul da 1979 yılının 28 Kasım`ında Türkiye`yi ziyaret etmişti.

 

İkinci bin yılın başındaki çağrı semeresini vermişti. Haçlı savaşları, Papa II: Urban`ın Fransa`da gerçekleştirilen Clearmont Konsili`nde 1095`te `Deus Vult-Tanrı istiyor` çağrısıyla başlar.

 

Bunu fırsat bilen Doğu Roma İmparatoru 1. Aleksios Komnenos Türklere karşı paralı asker yardımı istemişti.

 

Avrupa açlık, hastalık ve sefaletin pençesinde kıvranıyor… Dördüncü yüzyıldaki Türk meselesi, şimdi de karşılarında Müslüman Türk meselesi olarak Avrupalıların İsa Mesih`i beklemesine sebep oluyordu.

 

Halk; Mesih, Kudüs ve İstanbul`un kutsiyeti ile motive edilirken bir taraftan da zengin Türk-İslam dünyasından yağmalayacağı savaş ganimetleri hayali ile Haçlı ordusuna katılmaktaydı.

 

Vatikan, Hıristiyanların kutsal cihadı için Tanrı adına kutsal topraklarda savaşmaya gideceklere cennet garantisi de vermişti.

 

Esas gaye doğunun, İslam coğrafyasının zenginliği idi. Hıristiyanlık adına cihat ise işin motivasyonu.

 

Haçlı Seferleri`ni İtalya`daki Kabalist-Kripto Yahudi bankerler de desteklemişti.

 

Haçlı ordusunun başlangıçtaki askerlerinin çoğunluğu avamdan fakirler ve köylülerdi. Münzevi bir keşiş olan Piyer yola ilk çıkandı. Sonra şövalyeler, baronlar, prensler…

 

Dördüncü Haçlı Seferi`nde, 1204`de Katolikler Ortodoks İstanbul`u yağmaladı, talan etti. Bizans İmparatoru tahtını İstanbul`dan İznik`e taşıdı. İstanbul`da 1261 senesine kadar devam eden Latin İmparatorluğu kuruldu.

 

Haçlılar 1212`de 30 bin Hıristiyan çocuğu kandırarak gemilerle Cezayir`e götürüp köle olarak sattılar. Kurt Vonnegut `Mezbaha No 5` adlı romanında `Çocukların Haçlı Seferleri` alt başlığı ile bu trajediyi anlatır.

 

Papa liderliğindeki yaklaşık 200 yıl süren Haçlı Seferleri`nde, Birinci Haçlı Seferi hariç hepsinde yenilmelerine rağmen, Katolikler İslam dünyasının bilim, teknik ve fikirlerini Avrupa`ya taşıdılar.

 

2006 yılına gelindiğinde Vatikan Ortodokslardan özür dilemiş olarak Papa İstanbul`a gelmekteydi.

 

16. Benedikt 26 Kasım 2006 Pazar ayininde yaptığı konuşmada Türkiye ziyaretini `kutsal bir görev` olarak niteledi.

 

Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos ile Katolik dünyası lideri Papa 16. Benedikt bir araya gelerek bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar.

 

Birincisi Rus Ortodoksluğu üzerinden Rusya`ya karşı operasyon.

 

İkincisi, Türkiye üzerinden medeniyetler çatışmasına hız vermek. Hıristiyanlığın doğduğu Anadolu topraklarına olan ilgilerini bir kere daha Türk-İslam ve dünya kamuoyu önünde medya vasıtasıyla sergilemek.

 

Time dergisinin `Papa İslam`la yüzleşiyor` kapağı ile analiz ettiği Papa`nın Türkiye ziyaretini `tehlikeli` olarak nitelemesi boşuna değildi.

 

Haçlı seferleri bitmemişti ve kıyamete kadar da biteceği yoktu.

 

Anlaşılan 1096`da başlayıp1270 yılında biten sekiz haçlı seferi `eski fikirlerdi` ama `yeni metotlarla` Üçüncü Milenyum`un başında tedavüle sürülecekti.

 

Yeni Ahit`te yedi Asya kilisesinden bahsedilir. Bunlar Efes Kilisesi (Ephesus), İzmir Kilisesi (Smyrna), Bergama Kilisesi (Pergamos), Akhisar Kilisesi (Tiyatira), Salihli Kilisesi (Sart), Alaşehir Kilisesi (Filadelfiya) ve Pamukkale Kilisesi (Laodikya). Görüldüğü gibi Hıristiyanlığın ilk dönemine ait yedi kutsal kilisenin tamamı günümüzde, 900 yıldır olduğu gibi Türk toprakları üzerindedir.

 

Evanjelistler dahil bu yedi kilise Hıristiyanların hac merkezleridir.

 

Günümüz Hıristiyanlarının dört İncil`inden birini yazan Yuhanna`nın mezarı Selçuk`taki Ayasuluk tepesi üzerine inşa edilen Büyük Kilise`nin içindedir.

 

Ayrıca bugünkü Hıristiyanlığın kurucusu sayılan Pavlus`da Tarsusludur. Pavlus Hıristiyanlığı judaize ederek Hz. İsa`nın dini olmaktan çıkarmıştır. Hıristiyanlığa pagan ve Yahudi geleneklerini sokmuştur.

 

Gelelim Papa 16. Benedikt`e.

 

Benedikt günümüzün bir nevi yeni Pavlus`u. Katolik Hıristiyanlığı adeta yeniden formatlayarak Illuminati`nin çizgisine yaklaştırmaktadır.

 

Yani Roger Garaudy`nin `Roma Entegrizmi` olarak tanımladığı Vatikan bağnazlığı yeni bir merhaleye taşınmaktadır.

 

Vatikan hükümet organı;

 

 

 

· Roma Engizisyon Heyeti,

 

· 1908 yılında `Kutsal Görev Heyeti`,

 

· 1965 yılında` İman Doktrini İçin Heyet` adı altında faaliyetini sürdürerek dünya siyasetine yön veriyor.

 

`İman Doktrini İçin Heyet`in müdürü Kardinal Ratzinger bugün Papa 16. Benedikt unvanını alan Joseph Alois Ratzinger, `Hitler Gençlik Örgütü`nde ve Hitler`ci Alman ordusunda görev almış bir faşist.

 

Kardinal Ratzinger (Papa 16. Benedikt) 4 Nisan 1986`da `Kurtuluş Teolojisi ve Hıristiyan Hürriyeti` adlı bir yazı yayınlıyor. Ratzinger o tarihte `İnanç Doktrini Rahipler Heyeti` başkanıdır.

 

Ratzinger`in makalesi, Kuzey Brazilya metropoliti Mos. Frogoso`nun sözünü ettiği `Kurtuluş teolojisiyle mücadelede Latin Amerika`nın tamamı için geliştirilmiş bir planın` ilk resmi politikasının ifadesidir.

 

`Kardinal Ratzinger`in metnine iki Cizvit papazı cevap verir. Bunlardan ilki; Salvador Katolik Üniversitesi rektörü Peder Ellacuria -ki 1989`da rejimin kiralık katilleri ve Amerikalı koruyucuları CIA tarafından öldürülür- 1984`de İlahiyat Mecmuasında yayınlanan `Kurtuluşun ve Bazı Yönleri Üzerinde Eğitimin Teolojik Etüdü` adlı makalesi ile diğeri ise Peder Segundo,1985`de Madrid`de yayınlanan `Kurtuluş Teolojisi, Kardinal Ratzinger`e Cevap` kitabı .` (Roger Garaudy, Entegrizm, s.39)

 

Açıkçası Papa 16. Benedikt Katolik dünyası içinde makbul biri değildi.

 

Dünya Katolikliğinin yarısı Güney Amerika ülkelerindeki halklardan oluşmasına rağmen Hıristiyan Batı (Avrupa ve ABD) Güney Amerika`yı soyup soğana çevirmekteydiler ve milyonlarca insan papaların gözleri önünde açlık ve sefalet içindeydi.

 

Ratzinger Katolik Kilisesinin ikiye bölünmesinden sorumlu tutuluyor.

 

Bir tarafta `öğretici-ruhbancı kilise`, diğer tarafta daha çok Güney Amerika`da taraftar bulan `eğitilmiş halkçı kilise`.

 

Bugünkü Papa 16. Benedikt`e göre ikinci gruptakiler ahlaksız ve komünist destekçileriydi.

 

`Kardinal Ratzinger`in 26 Haziran 1989 tarihli `ilahiyatçının kiliseye intisap arzusu` üzerinde tedrisat çalışması her türlü diyaloğa kapıları kapatmaktadır. İlahiyatçıların protestolarına verdiği cevapta, `kilise otoritesi İsa adına icra edilen bir otorite olması hasebiyle, Tanrı kelamının tek otantik müfessiridir` açıklamasında bulunur. Papa ve piskoposlar `hatadan münezzeh` olarak nasiplendirilmiş kişilerdir… Geçmişe yönelik her türlü iç muhasebeden tamamen uzakta, kompleksli olmayan bir muzafferiyetçilik vardır. Kardinal Ratzinger tedrisinde: `Kilise`, der `kişiye rağmen, kişinin dinde zorlanmaması gerektiğine her zaman dikkat çekmiştir.` Her şeyden önce `Roma Engizizasyonu Papazlar Topluluğu` adındaki bir topluluğun başında olan Kardinal, ne İspanya`da alevler içine atılan insanları, ne Amerika yerlilerini nedense hatıra getirmemektedir.` (Roger Garaudy, Entegrizm, s. 47)

 

İşte böyle bir Papa 12 Eylül 2006`da Rogensburg Üniversitesi`nde yaptığı konuşmada Hz. Peygamber`e ve İslam`a saldırma cüretinde bulunuyor. `Regensburg İsa`dan 400 yıl önce Kelt Lejyonunun garnizonuydu.` Roma tarihinde önemli bir yeri var.

 

Frederik Barbarossa Mayıs 1189`da Üçüncü Haçlı Seferi`ni bu şehirden başlattı.

 

Regensburg, merkezi Avrupa`da Osmanlı-Türk ordusunun saldırısına uğrayan en kuzeydeki yerleşim birimiydi.

 

Şehirdeki Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu dönemini gösteren Ortaçağ`daki merkezi özenle korundu ve Regensburg 13 Temmuz 2006`da `Dünya Kültür Mirası`olarak tanındı.

 

Şehrin armasında kırmızı zemin üzerinde çapraz şekilde iki gümüş anahtar yer almakta. Anahtarlar hem Hz. İsa`nın havarilerinden Aziz Petrus`u, hem de Hz. Süleyman`ın anahtarını sembolize ediyor.

 

Yani hiçbir şey tesadüfi değil.

 

Papa 16. Benedikt `Türkiye AB`ye giremez` derken neyi kastetmişti?

 

Elbette AB`ye Türkiye`nin girmesi ekonomik açıdan değerlendirilse mesele yoktu. Türkiye AB`ye 2005`te alınan ülkelerin tamamından daha iyi makro ekonomik göstergelere sahipti.

 

Ancak AB`nin ve Vatikan`ın Türkiye`ye bakışı, temeli Mısır büyücülüğü ve Babil kehanetlerine dayalı Kabalizm, Eski Ahit ve Yeni Ahit formatlıdır.

 

Brüksel`de bulunan AB merkez binası Babil Kulesi şeklindedir. İki Euro (Avro) nun üzerinde yer alan hayvan üzerindeki kadın figürü Kitabı Mukaddes kaynaklı `Babil fahişe`liğine atıfta bulunur.

 

Kıvanç Galip Över `Avrupa`nın Kodları` (Ümit Yayıncılık 0312-4193826) adlı kitabında Leonardo Da Vinci ile Papa 16. Benedikt`in benzer metotları savunduklarına dikkat çektikten sonra `Papa 16. Benedikt, Avrupa ve Ayasofya`nın yolları Leonardo Da Vinci ile kesişmektedir`der.

 

Da Vinci `Sion Tarikatı` yöneticisi olup, Kabalist`tir. Katolik kilisesi düşmanıdır.

 

Kıvanç Galip Över, yukarıda zikrettiğimiz kitabında Papa 16. Benedikt`in Hitler`in gençlik örgütü, 3. Reich`in üyesi olduğuna dair belgeyi yayınladı.

 

`Roma İmparatorluğu, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ve AB`nin `genişleme süreçleri` büyük ölçüde benzeşiyor. Gerek Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, gerekse Avrupa Birliği Roma sınırlarına ulaşmak için topraklarına katamadığı ülkelerle özel ilişkiler kurdular.` (K.G.Över, Avrupa`nın Kodları, s.316)

 

Över`in kitabında yer alan iki resmin altında şunlar yazılı:

 

`Ayasofya`nın bugünlere gelmesini sağlayan Justinyanüs, Hıristiyanlığın rüyası olan `iki kilisenin birleşmesi` için büyük çaba gösterdi. Resimde Justinyanüs`ün bu amaç için Ravenna`ya ziyareti gösteriliyor. Altında ise Fener Rum Patrikhanesi`nin hala kullandığı ve Roma`dan devam eden `Ekümenik Patrikhane` arması var.` ( a.g.e, s.316)

 

Demek ki 16. Benedikt bir misyonu tamamlamak için Fener Rum Patrikhanesi`ni ziyaret ediyor.

 

Ve çok önemli bir ayrıntı.

 

`AB`nin merkezi Brüksel`in simgesi olan Atomium`un mimari çizimi ve dolayısıyla üç boyutlu hali, Hıristiyanlık inanışında büyük önemi olan `hayat ağacı` ve `Kabala` ile inanılmaz derecede benzeşiyor. Bir tesadüf olabilir mi?` (K.G. Över, a.g.e, s.318)

 

Babil, Papa, Avrupa`nın kodları özetle böyleydi.

 

Peki, Mesih ne idi? Dinlerarası diyalogcular ne diyordu?

 

Mesih, Hıristiyanlar için Hz. İsa, Yahudiler için Kral Davud soyundan gelen Kral Mesih, Şii İslam için kayıp 12. İmam Mehdi idi. Türkiye`de özellikle Nurcu ve Fethullahçı diye tanımlanan dini cemaatler başta olmak üzere bazı tarikatlar için ise Hıristiyanları Müslümanlaştıracak, Hz. İsa`nın 3. kez gelmesi ile arkasında namaz kılacağı Ahir Zaman kurtarıcısı.

 

Bu cemaatlere göre Mehdi ve Hz. İsa aynı dönemde geleceklerdi. Hz. İsa Hıristiyanlara dönüp, `Buyurun namaza` diyecek, `İsevi Müslümanlık` başlayacaktı.

 

Bunun yolu da `Dinlerarası Diyalog`dan geçmekteydi.

 

`Bir kısım zihinler hala eski çağın derinliklerinde yaşadıkları için, dünyanın ve özellikle Batı`nın /Hıristiyanlığın geçirmekte olduğu dönüşümü kavrayamıyor, dolayısıyla diyalog meselesini anlayamıyorlardı. Ve körü körüne diyalog taraftarlarına saldırıyorlardı… Bediüzzaman Said Nursi nerede ise bir yüzyıl önce Hıristiyanlığın dönüşümünü haber vermişti… Hz. Muhammed demişti ki; Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaiki İslam ile birleşecek, manen Hıristiyanlık bir nevi İslamiyet`e inkılap edecek… İsevilik ve İslamiyet ittihat neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip, dağıtacak… Hatta bazı Misyonerler de dini İsa`nın hakiki Ruhanisi de o daireye gireceklerine emareler vardı. Hıristiyanlık İslam`a teslim olacaktı… Bediüzzaman Said Nursi, hadisi sahihle Ahir zamanda İsevilerin hakiki dindarları ehli Kuran ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacaklarını müjdelemişti. Kastamonu lahikasında geçen; `Ve madem Ahir Zaman`da Hz. İsa`nın dini hakikisi hükmedecek İslamiyet`le omuz omuza gelecek; elbette şimdi, Fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa`ya mensup Hıristiyanların mazlumları çektikleri felaketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir…` (Faruk Arslan, Hıristiyanlığın Gizlenen Tarihi-Mesih`in Hızır`ı Barnaba, s. 292-293)

 

Yukarıdaki diyalogcu, Kanada ve Türk vatandaşı olan Zaman gazetesi Toronto temsilcisinin yazdıklarına ait yorum siz okuyuculara ait.

 

Ancak Peygamberimizin yukarıda zikredilen tarzda bir hadisin olmadığını, danıştığım Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri özellikle belirttiler.

 

Mehdi ve kadınların başını örtmesi meselesini mukayese ettiğimizde, örtünme meselesi Mehdi`ye yüklenen fonksiyonların yanında çok küçük bir detay durumunda kalır.

 

Buna rağmen dinimizin kitabı Kur`an`da başörtüsü ile alakalı ayet (Nur suresi-31) yer alırken Mehdi`nin geleceğine dair tek bir ayet bile yer almamaktadır.

 

Mehdi, dinlerarası diyalog, ılımlı İslam, Vatikan ve Illuminati kaynaklı siyasi operasyonlardır.

 

Maksat Müslüman Türk milletini Mehdi`yi bekleyen `Avanak Avniler` sürüsü haline getirmektir. Vatikan ve Illuminati`nin istediği `milliyetsiz İslam`, `Muhammed`siz İslam` ile Türk milletinin dini, dili ve milli, laik, üniter Türk devleti parçalanmak isteniyor.

 

Milliyetsiz İslam için Babil-Irak örneği çok şey anlatıyor.

 

Papa 16. Benedikt`in Türkiye ziyareti Bush`un `Haçlı Seferi`nin yeni açılımıdır.

 

-alıntı-

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...