Jump to content

Deizm


sidarta

Önerilen Mesajlar

teizm ve deizm birbiriniden tamamen ayrılır... benzetilmesini tanrıya olan inanöla bagdastırabilirz sadece.. deizmde tanrı yaratmıstır ve yarattıklarını izlemek uzere geri cekilmiştir.. mudahale yoktur... iman ibadet yoktur.. yaradana tesekkur edilebilir ama bu yurektedir ... kutsal sayılan yerlerde kutsal ibadetler yoktur kısacası...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzde, Tanrıyı maddeye dayandıramayan ya da pozitif bilimler ekseninde metafizik ve tanrıcılığı açıklamakta zorluk çeken materyalistlerin de çıkış noktası olmuştur Deism. Onlar evreni tanrının (sadece) yarattığını ancak sonrasında evren üzerinde hiçbir hakimiyet kurmadığını iddia ederler...

Engels'in deyimiyle; "Deizm, bir materyalist için dinden kurtulmanın en ucuz yoludur

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merabalar..

Forumda araştırdım bulamadım Deizmle ilgili birşer o yüzden açıyorum konuyu. Var ise çok özür diliyorum ve soru cevap şeklinde bir alıntıyla deizmi anlatmaya başlıyorum :)

Deism ile ilgili sık sorulan sorular

Deism neye dayanır?

-Akıla ve doğaya. Evrene bakınca bir düzen görürüz ve bu düzen bizi bir tanrı ya da tasarımcı inancına götürür.

Deism ateismin bir çeşitimidir?

- Hayır. Ateism tanrıyı reddeder. Deisme göre tanrı vardır. Deism dinleri reddeder.

Eğer deism tanrı inancını kabul ediyorsa deism ve yahudilik, islam, hristiyanlık gibi diğer dinler arasında ne fark vardır? Deism yukarda da geçtiği gibi doğaya ve akla dayanır, vahye dayanmaz. Diğer tüm dinler vahye ya da kutsal kitaplara dayalıdırlar. Deismde bir rahibe papaza ya da imama gerek yoktur. Deismde ihtiyaç olan tek şey kendi sağduyumuz ve düşünme becerimizdir.

Deistler tanrının evreni yaratıp geri çekildiğine mi inanıyorlar? -Bazı deistler öyle düşünüyor, bazı deistler tanrının insan

davranışlarına müdahale edebileceğini düşünüyor. Örneğin, George Washington long island'dan çekilme ya da teslim olma arasında daha riskli olan çekilmeyi seçmiştir ve kendisine niye daha riskli olanı seçtiği sorulduğunda, bunun yapabileceğinin

en iyisi olduğunu ve gerisinin tanrının taktiri olduğunu söylemiştir.

Deistler dua ederler mi?

-Sadece şükür ve teşekkür için dua ederler, tanrıya dikte etmezler.

Deistler tanrıyı nasıl görürler?

-Tanrıyı istediği kadar gücü olan ölümsüz bir varlık olarak görürüz. Albert Einsteindan

alıntı Deismin tanrı tanımı için iyi bir örnek olacaktır: " Benim dinim kendini zayıf aklımızla algılamamız zor olan sonsuz güç sahibi üstün ruha alçak gönüllü bir şekilde hayran olmaktan ibarettir. Bu üstün düşünen gücün duyguları derinden etkileyen ikna ediciliği, ki bu kendini anlamak mümkün olmayan evrende ifşa eder, benim tanrı anlayışımı oluşturur"

Deism bir mezhep midir?

-Deismin bir mezhep olması imkansızdır çünkü Deism kendine dayanmayı öğretir ve insanları daima akıllarını kullanmaya teşvik eder. Deism otoriteyi bedeli ne olursa olsun otoriteyi sorgulamayı öğretir. Deism vahye dayalı dinler gibi muhakemesi olmayan iddialarda bulunmaz. Vahye dayalı dinler insanları tanrının söylediklerine teslimiyete ya da bu sözlere karşı düşünme gücünüzü ertelemeye çağırır. Bunu iman olarak adlandırırlar. Örneğin, musanın denizi yardığına ya da isanın suyun üstünde yürüdüğüne

ya da muhammedin kuranı bir melekten aldığına inanmak ne kadar mantıklıdır? Bu masallara karşı düşünme gücünüzü ertelemek Jim Jones'a ya da David Koresh'e inanmaya giden yolun emsalini teşkil eder.

Deismin dünyadaki fenalıklara karşı cevabı nedir?

-Dünyadaki fenalıkların büyük bir kısmı eğer tanrı vergisi aklımızı

kucaklasaydık ortadan kalkabilirdi. Unutulmamalıdır ki, Doğanın bulduğumuz ve ilerlemekte kullandığımız bütün kanunları- bilgisayardan tıppa ve uzay yolculuğuna kadar- önceden beri vardı. Ama biz bilgimizi ilerletmek ve öğrenmek yerine batıl

itikadları ve korkuyu seçtik. Başarının gereği olan zor işleri becermektense kendi davranışlarımızdan sorumlu olmadığımızı düşünmek daha çok yatıştırıcıdır.

Deism her soruya bir cevabının olduğunu iddia etmemektedir, Deism sadece bu sorulara giden doğru yolda olma iddiasındadır.

--- Yanlış bir bilgi vermemek adına alıntı yapmayı tercih ettim pek ayrıntılı birşey bulamadıgımdan ve amacım sadece deizmin ne oldugunu anlatabilmek oldugundan bunu seçtim. bende kısa bi özet geçmek istiyorum..

Deizm, Yalnızca bir tek tanrı oldugunu ve o tanrının bizleri, dünyayı vs.. yarattıgını ve bize pek mudahale etmedigini iddia eder. Var olan tek tanrı'nın Kimligi ile ilgili bilgi sahibi olunsun veya olunmasın ona inanmaktır. "Tek bir tanrı var ve ben ona inanırım. Kim oldugunu bilsemde bilmesemde, ondan bi ışık alsamda almasamda..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünya genelinde her ne kadar tek tanrılı inanış egmen olsada her bireyin tanrı kavramının kendisinde ne anlama geldiği ve idrakına dayalı özde sürekli tanrı kavramının yeni bir boyut kazanımıyla değiştiği ve geliştiğini dikkate alırsak bir o kadarda çok tanrılı bir egemenlik söz konusu olabilir. Fakat bu durum tanrının pek çok olduğuylamı yada tek bir tanrının algılamasının her bir insanın zihninde dinginliğe ulaşma gayesi (özünde kendini keşf etme) farklılıklar değişim arz etmesiylemi çok tanrılıkmı oluşmakta?

Buradaki dikkat etmemiz gereken; tanrıdan insana olan yaklaşımdanmı konuya bakıyoruz, yoksa insandan tanrıya olan yaklaşımdanmı söz ediyoruz.

Bu farklılığı dikkate almamız gerekir. İki değerlendirmeyle konuyu açmak gerekirse;

Temelde iki farklı yaklaşım sonucunda

1- Evrensel ahlak yasaları yoktur:

2- Evrensel aklak yasaları vardır:

ve bu her iki yalaşımda kendi içinde yukarıda belirttiğimiz şekliyle

-insandan tanrıyamı algılama- yada -tanrıdan insana yaklaşım- olarak ikiye bölünürki bunlar;

** subjektif özellikler belirler: Evrensel ahlak yasaları insandan onun özel yaşamından kaynaklanır. buna örnek olarak aşağıda belirtilmektedir;

-hiççilik(nihilizm): akıl yerine istenci, toplum yerine de bireyi koyan felsefe akımıdır. F. W. Nietzsche ye göre iki sınıf insan ve iki tür toplumsal sınıf vardır; halk ve seçkinler. Din ve ahlak kuralları halk için geçerlidir. Zaten halkında işlevi seçkin sınıfın oluşumuna elverişli bir ortam yaratmaktır. Seçkin sınıfın bireyleri için din ve kimi filozofların öne sürdüğü ahlaki değerler miskinlıkten ve acizlikten başka birşey değildir.

oysa bu sınıfın uyması gereken ahlaki kurallarını dehalar üstün insanlar, en yüce iyiyi yani güç ü kullanarak belirleyeceklerdir.

 

** objektif özellikler belirler: Evrensel ahlak yasaları insandan bağımsız olarak vardır. Ahlak yasalarını belirleyen insanın yaşamı değil insan yaşamını belirleyen evrensel ahlak yasalarıdır. Aşağıda örneklendirilmiştir.

-Platon: Bir eylemin iyi yada kötü olması onun iyi ideasına uygunluğu ile anlaşılır. Yani bir eylem iyi ideasına uygunsa iyi uygun değilse kötüdür. Bunu bu dünyanın bilgisi ile anlamak değerlendirmek mümkün değildir. Onun için her insan idealar evrenine yönelmeli ve onu kavramalıdır.

 

Burada nietzsche bir kitabında ''tanrı öldü'' sözü ve hristiyanlığı hakarete varan suçlamalarıyla kavgacı haksızlıkların karşısında kapitalizm karşıtlı görüşleri ile rönasans çağınının etkileri altında kaldığı gözlenmektedir aslında nietzsche bu başkadırısı yasaklara yani hristiyanlık dini altında engizisyonları kilisenin katı tutumunu eleştirmektedir: Hristiyanlık, eski kültürün mirasını bizden çaldı. Sonra da bizi, İslam kültürünün mirasından yoksun bıraktı. Temelde bize, Grek ve Roma'dan daha yakın olan ve doğrudan duyu ve zevkimize hitap eden İspanya'nın muhteşem Magribi kültürü ayaklar altında çiğnendi. Neden? Çünkü soyluydu, çünkü kökenlerini insanca içgüdülerden alıyordu...

Nietzsche tanrı dan ziyade insanların elindeki tanrı ile insanların sömürülerek zulme uğratılmasını eleştirmiştir. ve kendini sömürenlere halkın neden buna izin veriyorsunuz eleştirilerini yöneltmiştir.

''ilk ve son hristiyan çarmağta öldü'' demiştir.

Burada ki benzer davranış hareketinin temelini oluşturan insandan tanrıyı eleştirme tutumu kabuktan öze hareket olarak değerlendirebiliriz.

 

Platon ise cosmo evren yapısından biginin hikmetler bazında hareketini gözlemleyerek bunların kişinin kendi idealarıyla yani niyetleri ile arasındaki etkileri ve iletişimi temel alarak ahlaken olgunlaşmanın temelini özden kabuğa hareketle gerçekleştiğini düşünmektedir.

deizm doğanın inceliklerinin sembolik değerlerinin anlaşılması ile mantığın karaları ile bilgeliğin insan mantığının doğasından hayata geçirilmesini temel alır.

bir rönesans dönemi akımı olan deizm mutluluğun kaynağını bilgelik olarak tanımlamış tır peki bilgelik nedir:

Avrupa da sanırım y.y lardır tartışılan en önemli konu SAF AKLIN KRİTİĞİ için bunca zaman sonra bile henüz net bir cevap bulamamıştır. yani saf akıl vahiy varmıdır? hala tartışılmaktadır.

insanlar mutluluk anlayışları kişiye göre değişsede her insan bir bilinmezliğin ve sonrası aydınlanmanın ve hayatı bu yeni boyutta yakalamayı mutluluk atfedebilirler gözlemlediğimizde doğmatik yada humanistlik insanların insanı kamil, bilge, nirvana belli bir niyetlere sahip olabiliyorlar. Önemli olan senin için neyin uygun olduğunu yine senin karar varebileceğindir. birşeyleri anlama eyiliminde olan bir insan fanatik davranmaz karşılaştırmalar yaparak - + kutuplarda değil nötr olmayı tercih edecektirki ikisindende mahrum kalmayı düşünemez.

 

ALINTIDIR

wikipedia

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bende bir aleviyim...cevaplarını bulamadığım sorular var din hakkında..hristiyan insanlar var,yahudi insanlar var, müslüman insanlar var..islam inancında veya kuranda bu diğer dinlere inanan insanların sonsuz mutluluğa yani inanılan bir cennet hayatına ulaşması için mutlaka islam inancına yönelmesimi gerekmektedir ? yoksa tanrının onlara indirdiği kitaplara inanmaya devam edip o şekilde ibadetlerini yapmaları yeterlimidir? bunu kuranda yazan ve birçok ilahiyatçının dediği gibi islam dininin en son inen ve allah ın onu esas din olarak kabul etmesini göze alarak soruyorum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

@Avelox: Kutsal kitaplara dayalı inancın varsa gereklerini tam olarak yerine getirmelisin. Şimdikilerin yaptığı gibi ılımlı islam, bilimsel islam triplerine girmeden. Bunu yapman için de 7. yüzyılın yaşayış biçimini bulman gerek. Bol şanslar.

 

Bir de :

 

-Tanrıyı istediği kadar gücü olan ölümsüz bir varlık olarak görürüz. Albert Einsteindan alıntı

 

Einstein'ın böyle bir lafı yok. Einstein...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...diğer dinlere inanan insanların sonsuz mutluluğa yani inanılan bir cennet hayatına ulaşması için mutlaka islam inancına yönelmesimi gerekmektedir? yoksa tanrının onlara indirdiği kitaplara inanmaya devam edip o şekilde ibadetlerini yapmaları yeterlimidir?

İslamiyete göre sadece müslümanlar cennete girecek. Çünkü islamiyete göre diğer dinler bozuldu. Yine islamiyete göre islamiyetin gönderiliş sebebi zaten bu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

@Avelox: Kutsal kitaplara dayalı inancın varsa gereklerini tam olarak yerine getirmelisin. Şimdikilerin yaptığı gibi ılımlı islam, bilimsel islam triplerine girmeden. Bunu yapman için de 7. yüzyılın yaşayış biçimini bulman gerek. Bol şanslar.

 

Bir de :

 

 

 

Einstein'ın böyle bir lafı yok. Einstein...

 

"Bunu yapman için de 7. yüzyılın yaşayış biçimini bulman gerek " bunu nereden biliyorsunuz? Birde Einsten ın böyle bir sözü olmadığını nereden biliyorsunuz?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaratıcıyı değil ama peygamberleri ve dini reddeden insan dinlerdeki "tanrı" kavramını "tanrısal" değil "acımasız" bulan, evreni insanüstü bir gücün oluşturduğunu prensipte kabul eden ve 'müdahil olmayan' bir yaratıcıya inanan kişi.

 

Deizm sözcük olarak Fransızca da deizm, Türkçe de Yaradancılık veya neden tanrıcılık olarak ifade edilir. Deizm de varlığı akılla bilinebilen ve evrene karışmayan bir tanrı anlayışı hâkimdir. Tanrı ilk neden olarak evreni yaratmıştır, ancak evreni yaratmakla işini bitirmiştir. Evren artık kendi yasaları ile işlemektedir. Deizm, sadece yaradan ve ilk neden olan Tanrı nın başka nitelik ve güçleri üzerinde durmaz. Tanrı nın daha sonra evrene müdahale etmesi akla aykırı olup, tıpkı bir saatçinin, saatini imal edip, saati kurduktan sonra, onunla bir ilişkisinin kalmaması gibi, evrene aşkındır. İnsan için en önemli ödev, evren ve yasalarını akıl yoluyla bilmek ve anlamaktır. İşin özü kimse yaratanın arkasına din, kitap, peygamber diyerek sığınıp başkalarını suçlayamaz.....

Yaradancılık.. İnsan aklına ve mantığına güvenir ve dinin dogmalarını kabul etmezler.

 

Evrenin tanrı ya da başka bir güç ile mutlaka bir şekilde yaratılmış olduğunu bütün bunların tesadüf olamayacağını, ama bu yaratıcının iradesi olan bir varlık olmak zorunda olmadığı, her hangi bir güç olabileceğini savunan düşünce akımıdır, yaratılışa sebep veren olay iradesi olan bir varlık değilse şu anda yaşanılanlara ya da ileride yaşanılacak olanlara karışamayacağı için deizmde din kavramı yoktur

Dinlerin tanrıdan gelmediğini, fakat başka bir tanrının var olduğunu savunan görüş

 

Önderliğini Jean Jacques Rousseau nun üstlendiği düşünce akımı. Tanrının varlığı kabul edilmekte ancak kitaplar reddedilmektedir

Dönemim Fransız filozof ve din adamları deizme ilgi duyanları, ateizmi toplum baskısı yüzünden yaşayamadıkları için böyle bir kılıfa soktuklarını ve daha ılımanlaştırdıklarını ileri sürmüşlerdir ancak ilgisi yoktur. Çünkü Deizmin tanrı inancına en ufak bir sıçraması söz konusu değildir, aksine son derecede bağlıdır, sadece din, kitap, peygamber üçlüsüne karşıdır bunun da savunmasını tanrının iyi niyetliyle beraber gayet mantıklı bir şekilde yapar, dinlerin tamamen ticari güdülerle, insanları susturmak, bastırmak, kalıplara sokmak, sürü gibi yönetmek amacıyla ortaya atıldığını ve kullarını bu kadar seven bir tanrının da dinlerle beraber ortaya çıkan savaş, katliam ve ölümleri destek vermeyeceğini savunur. Zira bambaşka dinlerde olan insanlar ha tanrıya el açıp, ha mum dikip dilekte bulunsunlar bunun ne önemi olabilir...

Yaradancılık veya batı dillerindeki karşılığı ile deizm, yalnızca Tanrı'nın yaratıcı olma özelliğine ağırlık verir. Bu görüşe göre dünyadan ayrı yani aşkın bir Tanrı vardır ve o, dünyayı veya evreni zaman içinde, bilgisine ve iradesine uygun olarak yaratmıştır. Yalnız bu görüş, teizmden farklı olarak Tanrı'nın bu yaratımdan sonra artık dünyada olup biten şeylere müdahale etmediğini veya çok nadir olarak müdahale ettiğini ileri sürer.

 

DEİZM

 

Deizm sözcük olarak Fransızcada: “Déisme”, Türkçe’de: “Yaradancılık” veya “Neden tanrıcılık” olarak ifade edilir.

Kavram olarak Deizm, ilk olarak XVI. yüzyılda İngiltere’de ortaya atıldı. Lâtincede Tanrı anlamındaki "Deus" sözcüğünden türetilmiş ve özgür düşüncecilerin (kiliseye bağlı olmayanların) Tanrı inancını betimlemek için ortaya konmuştu. Önceleri “Tanrıtanımazlık” (ateizm) karşısında, “Tanrıcılık” ya da “Tanrının varlığına inanmak” anlamında kullanıldı. Daha sonra “Yaratıcı-Tanrı” anlamına gelen "Teizm" sözcüğü benimsenince "Deizm", varlığı akılla bilinebilen ve evrene karışmayan bir Tanrı anlayışı olarak kendine özgü felsefi bir nitelik kazandı.

 

Deizmi, Ortaçağ Avrupa’sında Hıristiyan din adamlarının, Kilisenin ve papaların menfaat ve hükümranlıklarını sürdürebilmeleri için ortaya attıkları dışkutsal dogmalara ve “Tanrı adına” diyerek halkın inançlarına, bilim dünyasına ve devlet yönetimlerine yaptıkları müdahale ve baskılara bir karşı tepki olarak oluşan, felsefi bir düşünce ve inanç sistemi olarak ifade etmek olasıdır.

 

XVI. yüzyılda Rönesans hareketi hızla Kıta Avrupa’sını etkisi altına almaya başlamıştı. Bu akım giderek aydınlanma hareketine dönüştü ve Kilise erki büyük ölçüde kırıldı. Kilisenin savunduğu Tanrı tasarımı vahye dayalı ve teistik bir tasarımdı. Başka bir deyişle, Kişi-Tanrı tasarımıydı. Aydınlar, Kilise otoritesi kırarlarken, doğrudan Tanrı’yı yadsımak yerine, Tanrı tasarımını değiştirmeyi daha uygun buldular.

 

Deizmi savunanların, kişileştirilmiş, yöneticiliği ve deneticiliği kabul edilmiş Tanrı algılayışına karşı, kişilik dışı ve yalnızca ilk neden ya da ilk devindirici olmakla yetinen bir Tanrı anlayışı ortaya koyması, Hıristiyanlığın Tanrı’sına açık bir savaş ilanı olmuştu. Çünkü böyle bir Tanrı’nın evren ve insan ilişkisi yalnızca bir ilk nedene bağlı tutulmuştu, o kadar. (Aristo’nun Tanrı’sı gibi). Buna karşın, vahiy, ilham, elçi (peygamber), kutsal kitap, yazgı (kader), kilise, papaz, ruhun ölümsüzlüğü gibi, kişi, kavram ve kurumların tümü yadsınmıştı. Deist anlayış içersinde, Kilisenin bilimsel çalışmalara “Tanrı” ve “Din” adına karışmaması, bilim adamlarına özgür bir ortam sağladı. Zaten, devindirdikten sonra Tanrı bile evrene karışmıyorsa, ne kişiler ne de kurumların Tanrı adına yaptırımı olamazdı. Ve yine Tanrı, evreni, dünyayı ve insanı yönetmiyorsa tarihte hiçbir şey kutsal olamazdı. Kilise, Tanrı’nın bedeni değil düpedüz insan eseriydi. Kimse onun arkasına sığınıp başkalarını suçlayamazdı. Bunun yanında Batılı bilginler doğa ile ilgili yeni bilgiler elde ettikçe, dinsel inançlara başvurmadan evreni açıklamanın olanaklı olduğunu anladılar. Ayrıca akıl, doğası gereği Tanrı’nın var olduğunu bilir, iyiyi, kötüyü ayırabilirdi. Bu nedenle otonom ve mekanik evren görüşü yandaşları "vahyi" de bir karışma olarak gördüler ve yadsıdılar.

 

 

Deizme göre:

 

* Tanrı, ilk neden olarak evreni yaratmıştır, ancak evreni yaratmakla işini bitirmiştir. Evren artık kendi yasaları ile işlemektedir. Deizm, sadece yaradan ve ilk neden olan Tanrı’nın başka nitelik ve güçleri üzerinde durmaz. Tanrı’nın daha sonra evrene müdahale etmesi akla aykırı olup, tıpkı bir saatçinin, saatini imal edip, saati kurduktan sonra, onunla bir ilişkisinin kalmaması gibi, evrene aşkındır.

 

* İnsan için en önemli ödev, evren ve yasalarını akıl yoluyla bilmek ve anlamaktır.

* Dinlerdeki duygusal ve akla aykırı Tanrı kanıtlamaları gereksizdir.

* Akıl, vahiyle uyum içindedir. Ya da vahiy akla uygun olmalıdır. Dinin kutsal kitabı, aklın ışığında analiz edilmeli ve mistik öğelere ve mucizelere yer verilmemelidir. Buradan da anlaşılacağı gibi, söz konusu anlayış, peygamberlere ve dinlere gerek olmadığı ve bir tür ‘’doğal din’’ düşüncesini benimseyip savunmaktadır. Cherburi (1581-1648 ), J. Locke, J.J. Rousseau, Voltaire tarafından temsil edilen ve savunulan bu Tanrı anlayışı, hoşgörü ve laisizmin gelişmesinde etkili olmuştur.

* Deizm anlayışındaki Tanrı, Vahiy, Kutsal Kitaplar ve Peygamberler göndermeyen bir Tanrı olup, bu anlayış Vahyi, Kutsal Kitapları ve Peygamberleri kabul etmez.

 

Deizmi, Tanrı’yı yalnızca ilk neden olarak benimseyen ve onun başlıca nitelik ve güçleri üzerinde fikir yürütmeyen, ya da kesin tanımlamalarda bulunmayan, Tanrı kavramını kişileştirmeyen, öncelikle akıl yöntemini rehber edinen dinsel öğretilerin genel adı” şeklinde özetleyebiliriz. Deizm hiç kuşkusuz bir Tanrı inancıdır, ancak o Tanrı’nın belli hiçbir dini yoktur.

 

Pratikte deist görünümlü İslamcı tipi:

Bu tipteki kişiler İslamcın hükümlerini uygulamakla pek işi olmayan insanlardır. Pratik bir deistten hiç bir farkları yoktur. Bir Allah'a inanırlar. Fazla "kurcalamazlar", ' islamın hükümlerini de yerine getiremiyorum ama..' diye dövünürler. Kadın tipleri 'evet islamın baş örtmeyi emrettiğini' ama kendisinin bu emri yerine getiremeyeceğini söylerler. Erkekleri de aynı şekilde ibadetleri yapmazlar. Yani 'evet bu hükümleri yerine getirmediğimiz için cehennemde cayır cayır yanacağımızın farkındayız' duruşundadırlar. Polemiğe filan girmezler. 'Allah vardır, ama emirleri uygulayamıycaz' diye düşünürler. Sosyete güzel bir örnektir,

Dünyanın yaratıcısının dünyadan bağımsız bir kavram olduğunu dünyada olan bitene karışmadığını ve dolayısıyla da din kavramının olmadığını düşünen insanlardır

 

Ateistlerden farklı olarak Allah’ın varlığına inanan ama bir şekilde dinlere olan inançlarını yitirmiş. Dinlerin saptırılmış ve amaç dışına çıkmış olduğuna inanan kimseler. İbadetlerinin belli bir sabit şekli yoktur, kişiye göre değişir. zaten olmaması da gerekir.

Tüm dünya böyle olsa ne savaşlar kalır ne de *''gavurlar''

 

DEİZM NEDİR?

Tüm dinleri reddeden ancak tanrının varlığına inanan inanç şeklidir. Dinler reddedildiği için peygamberler, kutsal kitaplar, cennet ve cehennem, melek, şeytan gibi kavramların hiçbirinin deizm inancında yeri yoktur. Sadece evreni ve doğa kanunlarını koyan, bunun ardından evrene ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan tanrıya inanılır. Bu tek inancın kaynağı, dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan (tanrı) olması gerektiğine olan inançtır.

Deizmde ibadetlerin ve dinsel ritüellerin olmamasından dolayı ateistler ile deistler arasında günlük hayatta, pratik anlamda bir farklılık yoktur.

Deizm, evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, tanrının oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir tanrıya inanmak, o tanrının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı fikrine de inanmayı gerektirmez. Semavi dinlerde yani Musevilik, Hıristiyanlık, İslam gibi dinlerde insanın, önceden evrim geçirmeksizin yaratıldığına inanılır. Bu inanış deizmde yoktur.

Sorular ve Yanıtlar:

 

Deizm neye dayanır?

Akıla ve doğaya. Evrene bakınca bir düzen görürüz ve bu düzen bizi bir tanrı ya da tasarımcı inancına götürür.

Deizm ateizmin bir çeşidi midir?

Hayır. Ateizm tanrıyı reddeder. Deizme göre tanrı vardır. Deizm dinleri reddeder.

Eğer deizm tanrı inancını kabul ediyorsa deizm ve Yahudilik, İslam, Hıristiyanlık gibi diğer dinler arasında ne fark vardır?

Deizm yukarda da geçtiği gibi doğaya ve akla dayanır, vahye dayanmaz. Diğer tüm dinler vahye ya da kutsal kitaplara dayalıdırlar. Deizmde bir rahibe papaza ya da imama gerek yoktur. Deizmde ihtiyaç olan tek şey kendi sağduyumuz ve düşünme becerimizdir.

Deistler tanrının evreni yaratıp geri çekildiğine mi inanıyorlar?

Bazı deistler öyle düşünüyor, bazı deistler tanrının insan davranışlarına müdahale edebileceğini düşünüyor. Örneğin, George Washington Long Island'dan çekilme ya da teslim olma arasında daha riskli olan çekilmeyi seçmiştir ve kendisine niye daha riskli olanı seçtiği sorulduğunda, bunun yapabileceğinin en iyisi olduğunu ve gerisinin tanrının takdiri olduğunu söylemiştir.

Deistler dua ederler mi?

Sadece şükür ve teşekkür için dua edebilirler, tanrıya dikte etmezler. Dua için belli bir yer ve zaman, belirli bir vücut duruşları yoktur.

Deistler tanrıyı nasıl görürler?

Tanrıyı istediği kadar gücü olan ölümsüz bir varlık olarak görürüz. Albert Einstein' dan alıntı deizmin tanrı tanımı için iyi bir örnek olacaktır: " Benim dinim kendini zayıf aklımızla algılamamız zor olan sonsuz güç sahibi üstün ruha alçak gönüllü bir şekilde hayran olmaktan ibarettir. Bu üstün düşünen gücün duyguları derinden etkileyen ikna ediciliği ki bu kendini anlamak mümkün olmayan evrende ifşa eder, benim tanrı anlayışımı oluşturur"

Deizm bir mezhep midir?

Deizmin bir mezhep olması mümkün değildir çünkü Deizm kendine dayanmayı öğretir ve insanları daima akıllarını kullanmaya teşvik eder. Deizm bedeli ne olursa olsun otoriteyi sorgulamayı öğretir. Deizm vahye dayalı dinler gibi muhakemesi olmayan iddialarda bulunmaz. Vahye dayalı dinler insanları tanrının söylediklerine teslimiyete ya da bu sözlere karşı düşünme gücünüzü ertelemeye çağırır. Bunu iman olarak adlandırırlar. Örneğin, Musa'nın denizi yardığına ya da İsanın suyun üstünde yürüdüğüne ya da Muhammedin Kuran'ı bir melekten aldığına inanmak ne kadar mantıklıdır?

 

Deizmin dünyadaki fenalıklara karşı cevabı nedir?

 

Dünyadaki fenalıkların büyük bir kısmı eğer tanrı vergisi aklımızı kucaklasaydık ortadan kalkabilirdi. Unutulmamalıdır ki, Doğanın bulduğumuz ve ilerlemekte kullandığımız bütün kanunları, bilgisayardan tıpa ve uzay yolculuğuna kadar önceden beri vardı. Ama biz bilgimizi ilerletmek ve öğrenmek yerine batıl itikadları ve korkuyu seçtik. Başarının gereği olan zor işleri becermektense kendi davranışlarımızdan sorumlu olmadığımızı düşünmek daha çok yatıştırıcıdır. Deizm her soruya bir cevabının olduğunu iddia etmemektedir, deizm sadece bu sorulara giden doğru yolda olma iddiasındadır

özgür irade :varlığın hiçbir baskı altında kalmadan istediği eylemleri gerçekleştirebilmesidir.bir varlık diğer bir varlığa özgür irade verebilmek için ne yapmalıdır.

Benim cevabım sadece bilinç vermeli her varlığa verdiği imkânı önada tanımalıdır .

evrenin sırları

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

deizm de inanç vardır. Ama en önemli kural iman yoktur. Bu yüzden bazı kötü niyetli kişiler herzaman deistleri kendi tarafına çekmeye çalışmış çoğu zaman başarılı olmuşlardır. Sebep ? Bahsettiğim imanın eksikliğidir. Halbuki bana göre deizm en saf ve en temiz inanç şeklidir kimseye zararı olmayan türklerin ulu tengrisi gibi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...