Şunu iyice anladım; hayat boyu stratejist olmalı insan... Kendisine karşı, çevresine karşı, öz güvenine karşı, korkaklığına karşı, duygularına karşı... Asla kötü bir çıkar için değil, yapabileceği doğru, sağlam bir plan için düşünerek hareket etmeli... Kurduğu cümleleri beş, on, on beş... sene ilerisini düşünerek kurmalı. Sağlığına, sevgisine, ailesine, çevresine, etrafına, bahçesindeki kedisine kadar öleceği son yeri başlangıç noktası alarak yaşamalı, yaşamaya çalışmalı... ["Bahçesindeki kedisine kadar..." cümlesini örnek olsun diye verdim, bu cümle bile yanlış hisler barındırıyor. Kedinin 'kadar'lık' bir canlı olmadığını hissedinceye kadar stratejist olmalı...]
Öngörüsünü eğiterek nice seçeneği eşleştirmesini, bu eşleştirmelerin olası sonuçlarını gözünün önüne getirmesini bilmeli... Saplandığı bataklıkta dahi; o bataklıkta ölecek olsa bile oraya katiyen teslim olmamasını unutmamalı... Olur da bir gün kurtulursa o bataklıktan, kurtardığı yalnızca onu uçuracak kanatları olmamalı... Bataklıkta bile kazanmasını öğrenmeli...
Böylece kavrayamayacağımız büyük planda tatlı bir farkındalık içinde gülümseyeceğiz...